Merve Nur

İç ses, diye söylendim Çocukken şöyle dua ederdim Tanrı'ya Tanrım bana hiç erimeyen, Kırmızı bir bonbon şekeri yolla. Eski tül perdelerden gelinlik biçerdik Kardeşimle kendimize durmadan, Olmayan çayları, Olmayan fincanlardan içerdik. Olmayan kapıları açardık, Olmayan ziller çaldığında. Siyah papyonlu olurdu mutlaka Resim defterimizdeki damat. Yedi günde yarattığımız dünya Mutlu olurduk pastel boya koksa Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya : Olanlar oldu Tanrım Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla
Sayfa 15 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ama başkasına -anlamsız demeyeyim- tuhaf anlamlı gelebilir benim seni ölesiye meraklanışım.
Sayfa 123 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Sevmem o kusursuz, o evliya görünüşlü kişileri. İçlerinde cehennemî uçurumlar olduğuna kalıbımı basarım. Sahtedirler mutlak. Aksi halde bir damarları, erkeklik ya da dişilik bezleri körelmiş, işlemez...
Sayfa 121 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünyayı, dünya eden de bu belki. Bellisiz kaybolmuşluk...
Sayfa 116 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Gözlerinden, gözlerinden öperim - Bir umudum sende- Anlıyor musun?
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Sen, ben için her şeyden evvel kendi kendimize dayanabilmek yetisi."
Sayfa 98 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hiçbiri, hiçbiri bilemez kim olduğunu. Onlara otuz yıl felsefe ve insanlık tarihi öğretmeliyim ki değerini anlayabilsinler. Ne güzel olur ama! Karşında bir ürkek, bir saygılı, bir aptal dururlar. Biz de basarız kahkahayı. Ben kendi adıma aptalların şahıyım ya, o da başka bahis.
Sayfa 94 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Bensiz üzülmene dayanamayacak kadar da egoistim.
Sayfa 92 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Benim her şiirimde varsın ve olacaksın. Ama dünyanın en dehşet şiiri bile 'sen' olamaz. Bunu yaşamak gerek. En asıl gerçek bu işte.
"Dost, dost diye hayaline geldiğim- Dost ise çevirmiş yüzünü benden-Hani dost uğruna baş verenler? - Evvel kekitmezdi gözünü benden", müthiş bir türkü bu. Şairi de çok çekmiş anlaşılan. Bak, yaşamış, dövüşmüş, yenilmiş, kelle vermiş gitmişler. Türküleri kalmış. Bizler insan olalım, sevişelim, kötülüklerin kökünü kurutalım diye kalmış türküler.
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Lalikom!
Bir eyyam da sana Lalikom diye seslenicem. "Benim dilsizciğim" diye anlam verilebilir. Ama bu bir ünlemdir daha çok. Sevili, yangın bir ünlem. Ne Türkçe ne Kürtçe ne de Zazacadır. Bu üç dilin bileşiminden doğan bir ünlem bu. Lal, Türkçedir. Laiklik ya da Lalo Kürtçe. Om eki Zazacaya kaçar. Ya işte böyle Lalikom! Ses et, konuş, sev, payla bir hal et ama. Küçük dilin yerindedir inşallah. Kurban olur, çoban dururum dillerine senin.
Cemal Süreya'dan mülhemle
Seni seviyorum, laleli'den 'göğe' giden bir tramvaydayız* gibi seviyorum.
Bu kaçıncı seviye?
Gözlerinden, burnunun, üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm. Yaşşa!
Sayfa 21 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
İNSAN sevgilim.
İnsandan mahrum bir cehennem karanlığında nasıl da bulduk birbirimizi...
84 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.