Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

metanoiaz

metanoiaz
@metanoia_z
Evli
Çağımız, yaşamın da ölümün de sayılarla tarif edildiği ıskartaya çıkarılmış bedenler çağıdır. Her an sağlıklı olmaktan bahsedilen bu hastalıklar çağının insanları hızla ve hızlı yaşamakta, gençken dahi yaşlılık endişesiyle ihtiyarlayıp gözlerden ırak mekanik ölümlere yakalanıvermektedirler. Bu kısa yaşam serüveninde öncelenen niyet ve yön değil; devamlılık ve hızdır. Oysa aygıtlarla hızlandırılan zaman karşısında biraz olsun duraksayarak ve tefekküre dalarak yaşamak, duygulardan tekniğe tüm boyutlarıyla "doğal ölmek" ve ölümün her zaman vaktinde olduğunu bilmek gerekir. Yoksa bunlar olmaksızın, bunca öngörülebilirliğin ve göreceli bolluğun olduğu başarı odaklı çağdaş kültürümüz sağlığı, esenliği, huzuru. mutluluğu, özgürlüğü ve güvenliği garanti edemez.
Reklam
Yaşama ve ölüme insan iradesinin mütevazı penceresinden bakabilen olgun kişiler, söz konusu çalkantıları düzenin için de, onun bir parçası olarak görürler. Değerini geçiciliğinden alan beden, onların engin basiretinde asla yaşam manasına dönüşmez. Bedenleriyle yaşarlar ama onda yaşamazlar. Bu yüzden bedenlerinde ölürler ama bedenleriyle ölmezler. Ölüm yaşamlarının sonunda değil; daima ortasındadır. O kaçılan değil; beraber yaşanılandır. Erdemin mihenk taşıdır. Ölüm hayatidir, çünkü o neyin gerçekten kalıcı ve esaslı, neyin ise geçici ve pespaye olduğunun ölçüsüdür. Yaşamı varlığın kırılganlığı gerçeğinden hareketle okuyabilenler, hastalıklara tedbir almakla yetinirler ve tedaviyi -sırf aranması gerektiği için ararlar. Hastalıklara tedbir alan ama hastalıkları yadırgamayan ve tedaviyle beraber tedaviciyi de mutlaklaştırmayan biri, ancak resmin bütününü gösteren ölüm projeksiyonunun dirilttiği kişidir. Ölümü anmak, yani ölmeden önce ölmek, bozguncu arzunun ve yıkıcı tekebbürün terbiyecisidir. Fânilik hissinin kazandırdığı tevazu, samimiyet ve inanç, yalnızca ölüm-sonrasının değil; yaşamın da şaşmaz pusulasıdır çünkü.
Bir çocuğun duyduğu sözcük sayısı önemli olmakla birlikte, emirler ve yasaklar da çocuğun dil edinme kabiliyetinin gelişmesini engelliyordu. "Bir çocuğun ebeveyni ile etkileşimi ebeveyn tarafından 'Yapma!', 'Dur', 'Onu bırak' şeklinde emir ifadeleriyle başladığında, bunun gelişimi olumsuz etkilediğini gördük."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz adam olmayız düşüncesinin sonu başkalarına tutsak olmaktır.
Walter BENJAMIN
Bedensel hisler içerisinde insan için yalnızca acı, teknesini yüzdürebileceği, onu denize taşıyacak suyu tükenmez bir nehir gibidir. Haz, insanın peşine düşmeye çabaladığı her yerde, bir çıkmaz olduğunu açığa vurur.
Reklam
Siyaset palyatif bir alana yerleşerek her türlü canlılığını yitirir. "Alternatifsizlik" siyasi bir ağrı kesicidir. Muğlak "orta yol" palyatif bir etki gösterir. Tartışmanın ve daha iyi savlar uğruna mücadelenin yerini sisteme uyma baskısı alır. Demokrasi-sonrası bir toplum yapısı yaygınlaşmaktadır. Bu palyatif bir demokrasidir.
Palyatif toplum aynı zamanda bir "beğendim" toplumudur da. Bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır. Her şey beğeni kazanana kadar düzleştirilir. "Like" günümüzün imi, hatta ağrı kesicisidir. Sadece sosyal medyaya değil, kültürün bütün alanlarına hakimdir. Sadece sanat değil, bizzat hayat instagramlanabilir olmak durumundadır; yani acı verebilecek keskin kenarlar, uçlar, çatışmalar, çelişkiler giderilmiş olmalıdır. Acının arındırıcı olduğu unutulur. Acı katartik bir etki gösterir. Beğeni kültürü katharsis imkanından yoksundur. Bu da insanların beğeni kültürünün yüzeyi altında biriken olumluluk cürufunda boğulmasına yol açar.
Ürpermekten aciz bir bilinç, şeyleşmiş bir bilinçtir. Deneyim yaşamaktan yoksundur, çünkü deneyim "varlığın özsel başkalığının alışılmış olan karşısında kendini açığa vurduğu acıdır öz olarak. Her tür acıyı yadsıyan bir hayat şeyleymiş bir hayattır. Yalnızca "öteki tarafından dokunulmuş olmaktır hayatı canlı tutan. Aksi takdirde aynının cehenneminde hapis kalır.
Endüstri sonrası, kahramanlık sonrası çağda beden ne bir ön karakol ne de üretim aracıdır. Üst bir amaçla hiçbir bağlantısı olmayan, kendinden hoşlanan ve kendinin zevkini çıkaran hedonik bedenin acı karşısındaki tavrı, disipline edilmiş bedenin aksine, reddetme şeklindedir. Acıyı anlamsız ve yararsız görür.
Bağımlı kişi bağımlılığının farkında bile değildir. Kendini özgür sanır. Hiçbir dış baskı olmaksızın kendini gerçekleştirmekte olduğu inancıyla kendini kendi isteğiyle sömürür. Özgürlük baskılanmaz, sömürülür. "Özgür ol", "itaatkar ol" dan daha yıkıcı bir zorlama yaratır.
Reklam
"Aşırı toplumsal çelişkilerin mevcut olduğu 1920'lerde mali krizin arifesinde zenginlerin aşırılıklarını ve fakirlerin sefilliğini vurgulayan pek çok işçi temsilcisi ve radikal aktivist mevcuttu. Buna karşılık 21. yüzyılda bambaşka türde ve çok sayıdaki ideolog sürüsü bunun tam karşıtını yayıyor: eşitlikten son derece uzak olan toplumumuzda her şeyin iyi olduğunu ve çaba gösteren herkesin çok daha iyi bir konuma geleceğini. Motivasyon hocaları ve olumlu düşünmenin diğer temsilcilerinin sürekli çalkalanan iş piyasası yüzünden mali yıkımın eşiğinde bulunan insanlara iyi bir haberi var: en ürkütücü 'değişimler'i bile kucaklayın ve bunları fırsat olarak görün."
Tevbe 19-20
Ve Allah, değerleri yerinden etmiş bir toplumu doğruya yöneltmez. İman eden ve hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla her türlü çabayı gösterenler, Allah nezdinde daha yüce bir makama sahiptirler: zira işte onlar başarının gerçek sahibidirler.
Çoğu insan hayatını değiştiremeyeceği şeylere boşuna isyan ederek, değiştirebileceği şeylere pasifçe teslim olarak ve aradaki farkı öğrenmeye asla çalışmadan her iki durumda da kronik suç ve kendinden şüphe duyguları içinde geçirir.
Yumuşaklık ve zararsızlık bilinçli olarak kabul edilebilir tek erdem olduğunda, sertlik ve baskınlık bilinçsiz bir cazibe yaymaya başlar. Bunun gelecek için anlamı kısmen şudur: Erkekler kadınsılaşmaya fazla zorlanırlarsa, sert ve faşist politik ideolojiyle çok daha fazla ilgilenmeye başlarlar. Son yıllarda Iron Man serisi istisna olmak üzere, Hollywood tarafından yapılan belki de en faşist popüler film olan Dövüş Kulübü bu kaçınılmaz çekime kusursuz bir örnek sunuyor. ABD'de Donald Trump'a verilen desteğin popülist dip dalgası aynı sürecin bir parçasıdır, tıpkı (çok daha uğursuz bir biçimde) Hollanda, İsveç ve Norveç gibi ılımlı ve liberal yerlerde bile, aşırı sağcı politik partiler yükselişe geçmesi gibi.
Sayfa 426Kitabı okudu
10/10
Anlam yoldur; daha bereketli bir hayat yolu, sevginin kılavuzluğunda gerçeği dile getirerek yaşadığınız ve istediğiniz ya da isteyebileceğiniz hiçbir şeyin bunun üstüne çıkamadığı yerdir.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
Atlas Vazgeçti
Eğer bir toplum üretken, toplum yanlısı davranışı yeterince ödüllendirmez, kaynakları büyük ölçüde keyfi ve adaletsiz bir şekilde dağıtmakta ısrar eder, hırsızlığa ve sömürüye göz yumarsa, uzun süre çatışmasız kalmayacaktır. Hiyerarşileri önemli ve zorlu şeyleri halletme becerisi yerine sadece (ya da öncelikli olarak güce dayanıyorsa, aynı şekilde, çökmeye adaydır. Bunun, daha basit haliyle, şempanzelerin hiyerarşisi için bile geçerli olması esaslı, biyolojik ve keyfi olmayan gerçekliğinin göstergesidir
Küçük çocuklar, bir duvar arayan kör insanlar gibidir. Gerçek sınırların nerede durduğunu görmek için itmek ve denemek zorundadırlar (ve o sınırlar nadiren söylendikleri yerde bulunur). Bu tür eylemlerin tutarlılıkla ve sürekli olarak düzeltilmesi, çocuğa kabul edilebilir saldırganlığın sınırlarını gösterir. Yokluğu sadece merakı artırır, bu yüzden çocuk eğer saldırgan ve baskınsa biri bir sınır işaret edene kadar, vurur, ısırır ve tekme atar. Anneme ne kadar sert vurabilirim? İtiraz edene kadar.
... insanlar yalnızca acı çektiklerinde değil, sevindiklerinde de kendilerini ağlamaktan alıkoyamazlar. hatta benim kanaatime göre, insanlar hiçbir zaman o an yaşadıkları acıdan dolayı ağlamazlar. insanların ağlamasının asıl sebebi, daha önce hissettikleri bir acının hatırlanmasıdır. insanlar o anda hissettikleri acıdan dolayı değil de geçmişte hissettikleri bir acının hatırlanması sayesinde ağlarlar. bir kişi herhangi bir acı duyduğunda ki bu acı fiziksel bir acı dahi olsa; daha önce duyduğu bir acıyı hatırlar. sonra da kişi kendi durumunu olağan olarak acınmaya değer bulur ve ağlar. kişi, acıyı çeken kişiyi, yani kendisini bir başkasıymışçasına algılar ve bu sebeple ona içten bir acıma duygusuyla yönelir. böylece kişi, kendi acıma duygusunun nesnesi durumuna düşer. bir yardımsever duygusuyla, yardıma muhtaç bir kimseyi gözlemlercesine gözlemler kendisini ve büyük bir sabırla seyirci kalır bu duruma. bu karmakarışık duygunun içerisinde büyük ölçüde acı duygusu da vardır. acı, döner dolaşır ve yolunu yine bu kişiye yöneltir. görüldüğü gibi, acı önce bir yabancıya ait bir duygu olarak algılanır. sonra bu acı o kişiyle paylaşılır; ardından da bu acı birden bizzat tadılır. doğanın kendisi böylece, bir bedendeki kasılma ile kendisini rahatlatır. ağlamak, görüldüğü gibi kişinin kendi kendisine karşı beslediği bir merhamet duygusudur. acı döner dolaşır merhamete dönüşür ve sonunda ağlama eylemi olarak karşımıza çıkar. ağlama eyleminin temelinde sevgi, merhamet ve hayal vardır. bu sebeple de katı kalpli ve hayal gücü olmayan insanlar kolay kolay ağlamazlar.
İnanıyorum ki herkes ruhunun tapınağında yalnızdır ve yalnız olmalı, yalnız bırakılmalıdır. Bırakın herkesin içindeki bu mabet dokunulmamış, lekelenmemiş olarak kalsın. bırakın insanlar istedikleri elleri, istedikleri sevgi ve şiddetle sıksınlar. İnsanların mukaddes mabetlerinin kutsal eşiğinden içeri, onlara rağmen adım atmayın...
Her aptal, içinde hiçbir şeyin önemli olmayacağı bir zaman dilimi seçebilir. Kendinizi konuyla ilgisizliğe ikna etmek, derin bir Varlık eleştirisi değildir. Rasyonel aklın ucuz bir hilesidir.
Saygıyı hak ediyoruz. Saygıyı hak ediyorsunuz. Kendiniz için olduğu kadar başkaları için de önemlisiniz. Dünyanın yazgısında oynayacağınız yaşamsal bir rol var. Bu yüzden ahlaken kendinize iyi bakmaya mecbursunuz. Kendinize, sevdiğiniz birine bakacağınız yardımcı olacağınız ve iyi davranacağınız şekilde bakmalı, yardımcı olmalı ve iyi davranmalısınız.
Reklam
Şartlar değişebiliyorsa siz de değişebilirsiniz. Etkiyi etkiye ekleyen olumlu geri besleme döngüsü, amacınızı olumsuz bir yönde baltalayacak şekilde büyüyebilir ama aynı zamanda sizi ileriye taşımak için de işleyebilir. Price Yasası'nın ve Pareto Dağılımı'nın bir diğer ve çok daha iyimser dersi budur: Başlayanlar muhtemelen daha fazlasını elde edeceklerdir.
Bazen yenilgi çok daha ciddi sonuçlara yol açabilir. Baskın bir istakoz çok kötü yenilmişse, beyni en basit tabirle çözülebilir. Sonra istakoz yeni ve bir asta yakışacak türde, kendi yeni ve daha aşağı pozisyonuna daha uygun bir beyin büyütür." Orijinal beyni, kraldan ayaktakımına dönüşümün altından, tamamen çözülüp yeniden büyümeden kalkabilecek kadar sofistike değildir. Aşkta ya da kariyerde ciddi bir yenilginin ardından acı verici bir dönüşüm yaşayan herkes, bir zamanların başarılı kabuklu deniz hayvanıyla empati kurabilir.