FOUCAULT: Siyasetle neden bu kadar ilgileniyorum, diye soruyorsunuz. Size çok basit bir cevap verecek olsaydım, "neden ilgilenmeyeyim ki?" derdim. Yani, belki de hayatımızın en canalıcı konusuyla, yani içinde yaşadığımız toplumla, onun içinde işlediği ekonomik ilişkilerle ve davranışlarımızın düzenli biçimlerini, tabi oldukları düzenli izin ve yasakları tanımlayan iktidar sistemiyle ilgilenmemek için nasıl bir körlük, nasıl bir sağırlık, ne kadar yoğun bir ideoloji çökmüş olmalı insanın üzerine! Hayatımızın özü kendimizi içinde bulduğumuz toplumun siyasi işleyişinden ibarettir ne de olsa. Yani neden ilgilendiğim sorusuna cevap veremiyorum; sadece neden ilgilenmeyeyim ki, diye cevap verebiliyorum.
Noam Chomsky:
Önündeki küplerle bir şeyler inşa etmek, yeni bir şeyler öğrenmek ya da karşısına çıkan işi yapmak istemeyen bir çocuk görmedim hiç. Yetişkinlerin böyle olmamasının tek nedeni de, onlardaki bu isteği yok etmiş olan okullara ve diğer baskıcı kurumlara gönderilmiş olmaları galiba.
Reklam
Noam Chomsky:
... Ulusların çatışması konusunu ele alalım. Birbirini yok etmeye çalışan iki toplum vardır. Ortaya bir adalet sorusu çıkmaz. Ortaya çıkan tek soru hangi tarafta olduğunuzdur. Kendi toplumunuzu savunup ötekini yok mu edeceksiniz? Yani, tarihsel sorunu bir kenara bırakan bir soyutlama yapacak olursak, 1. Dünya Savaşı'nda siperlerde birbirlerini katleden askerlerin karşı karşıya olduğu şey buydu belli bir anlamda. Bir hiç uğruna savaşıyorlardı. Birbirlerini yok etme hakkı uğruna savaşıyorlardı. Bu tür durumlarda adaletle ilgili hiçbir soru çıkmaz. Çoğu hapse atılmış olan rasyonel insanlar da vardı şüphesiz; mesela bu dediklerimize işaret eden ve tam dabunu yaptığı için hapse atılmış olan Karl Liebknecht gibi ya da öteki taraftan bir örnek verecek olursak Bertrand Russell gibi. Bu karşılıklı katliamın hiçbir türden adaletle bağdaşır yanı olmadığını ve bunu sona erdirme çağrısında bulunmaları gerektiğini anlayan insanlar vardı. Bu insanlara deli, kaçık, suçlu, bilmem ne gözüyle bakılıyordu. Ama etraftaki tek aklı başında insanlar onlardı şüphesiz. Ve böyle bir durumda, sizin tarif ettiğiniz türden, ortada adaletle ilgili bir soru değil, sadece ölümüne bir mücadeleyi kimin kazanacağı sorusunun olduğu bir durumda, verilmesi uygun insani tepki şu olmalı bence: Son verme çağrısında bulunmak, iki tarafın da bir şey kazanmayacağını söylemek, bunu durdurmaya çalışmak -tabii bunu dediğiniz anda da hapse atılır ya da öldürülürsünüz ya da başınıza bu türden bir şeyler gelir, birçok rasyonel insanın başına geldiği gibi.
Noam Chomsky:
Ben tamamen pasifist biri değilim. Şiddet kullanmak bir anlamda adaletsizlik olsa da, hayal edilebilecek bütün koşullarda şiddet kullanmanın yanlış olduğunu savunmuyorum. Göreli adaletler olduğuna ve daha iyisine ulaşmak için çabalamak gerektiğine inanıyorum. Ama şiddet kullanmak ve belli bir derece adaletsizlik yaratmak ancak daha adil bir sonuç elde edileceği şeklindeki bir iddia ve bir değerlendirme temelinde haklı çıkarılabilir ve bu değerlendirme daima çok, çok ciddi bir şekilde ve büyük bir şüphecilik eşliğinde yapılmalıdır. Eğer böyle bir gerekçelendirmeye dayanmıyorsa, gerçekten bütünüyle ahlaksızlıktır bana kalırsa.
Noam Chomsky:
... Ve halkın canilerin cinayet işlemesini önleme hakkı vardır. Sırf siz onu durdurmaya çalıştığınızda suçlu olan taraf sizin eylemlerinize yasadışı diyor diye, eyleminiz yasadışı olmaz.
Noam Chomsky:
Uluslararası hukuk, bildiğimiz gibi çok zayıf bir araçtır, ama yine de bazı çok ilginç ilkeleri bünyesinde barındıran bir araç. Uluslararası hukuk, birçok bakımdan, muktedirlerin aracıdır: Devletlerin ve temsilcilerinin yarattığı bir şeydir. Halihazırdaki uluslararası hukuk kurumu geliştirilirken, köylüler de kitle hareketleriyle bu sürece katılmış değillerdi. Uluslararası hukukun yapısı bunu yansıtır; yani, uluslararası hukuk, bir şekilde devletlere karşı örgütlenmiş olan halk kitlelerinin çıkarlarına karşı kendilerini devletler olarak tanımlayan mevcut iktidar yapılarını desteklemek uğruna zora dayalı müdahaleye çok geniş bir alan bırakır. Şimdi uluslararası hukukun temel kusurlarından biridir bu ve bence uluslararası hukukun bu yönüne tıpkı kralların ilahi hakları gibi hiçbir geçerliliği olmayan bir şey diye bakarak karşı çıkmak hak bir şeydir.
Reklam
144 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.