Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
71 syf.
·
Puan vermedi
İki büyük beynin tartışması;insan doğası ,dil,politika ve bunun türevi olan konularda ilk elden bilgi sahibi olunabilecek ve beyin jimnastiği yaptırabilecek güzel bir kaynak. Yüzyılın iki büyük düşünürünün yıllar önce yaptığı bu tartışma iki konu etrafında odaklanır: Bilimsel bilginin gelişimi nasıl yorumlanmalıdır? Siyasal mücadelede adaletin, bir başka deyişle etiğin yeri nedir? Foucault’ya göre, tarihte bilgi üretimini farklı çerçeveler belirlediği için, her çağda farklı bilimsel söylem tipleriyle karşılaşırız. Chomsky ise kendi dilbilim kuramından hareket eder ve insanın doğarken beraberinde getirdiği bir yaratıcılık kapasitesi olduğunu savunur. Siyasal mücadele, bir sınıfın tarihsel haklılığına dayandığı için mi, yoksa daha adil bir toplum hedefi güttüğü için mi meşruluk kazanır? Görüşlerin en çok ayrıldığı konu bu olacaktır.
İnsan Doğası: İktidara Karşı Adalet
İnsan Doğası: İktidara Karşı AdaletMichel Foucault · BGST · 2012177 okunma
En Etkin 100 Filozof
1. Thales 2. Anaksimandros 3. Pisagor 4. Ksenophanes 5. Heraklitos 6. Parmenides 7. Anaksagoras 8. Empedokles
Sayfa 5
Reklam
Noam Chomsky
Dilin sadece iletişimde değil, düşüncenin ifadesinde ve kişiler arasındaki etkileşimde de oynadığı rol yüzünden temel bir bileşendir bu bilgi; insan zekasının diğer alanlarında, insan idrakinin ve davranışının diğer alanlarında da aynı türden bir şeyin geçerli olduğunu varsayıyorum. Ben insan doğası kavramıyla, toplumsal, düşünsel ve bireysel davranışlarımıza yön veren bu şematizmler, doğuştan gelen düzenleyici ilkeler toplamını, kütlesini kastediyorum.
Sayfa 10
71 syf.
8/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
İnsan kazanmak için savaşır, savaş adil olduğu için değil.
Eser, 1971 yılında
Noam Chomsky
Noam Chomsky
ve
Michel Foucault
Michel Foucault
arasında gerçekleşen konuşmayı Elders yönetiyor. Epistemoloji, adalet, insan doğası, siyaset ve iktidar üzerine yapılan konuşmalarda, Elders sorularıyla zaman zaman Foucault'nun söylediklerini alt etme çabasına girse de Foucault zekası ve bilgisiyle gereken cevabı veriyor. Chomsky'nin hümanizmini, Foucault'nun ahlakını sonuna kadar hissedeceğiniz bir tartışma. Chomsky, toplumlarda bulunan baskıcı ve yıkıcı kavramları tarihsel birer kalıntı olduğunu ve bunları yıkmak gerektiğini söyler. Adil bir toplum yaratmak gerektiğini vurgular. Foucault ise asıl yapılması gerekenin siyasi iktidar ilişkilerini özellikle de gizli olanları teşhir ederek başlamak olduğunu düşünür. Ona göre Chomsky'nin söylediği gibi insan doğası kavramıyla hareket etmek doğru değildir. Onun için, doğru olan epistemoloji felsefede oluşmuştur. "Size Spinoza'dan mülhem bir cevap verip proletaryanın egemen sınıfa savaş açma nedeninin bu savaşın adil olduğuna inanması olmadığını söyleyeceğim. Proletarya egemen sınıfla savaşır, çünkü tarihte ilk defa olarak iktidarı ele geçirmek istemektedir. Ve egemen sınıfın iktidarını alaşağı edeceği içindir ki, bu savaşın adil olduğunu düşünür." Foucault
İnsan Doğası: İktidara Karşı Adalet
İnsan Doğası: İktidara Karşı AdaletMichel Foucault · BGST · 2012177 okunma
"Elders: Peki siz Sayın Foucault. Sayın
Noam Chomsky
Noam Chomsky
'nin bu söylediklerini dinledikten sonra, içinde yaşadığımız toplumlara demokratik denebileceğine inanıyor musunuz? Foucault: Hayır, toplumumuza demokratik denebileceğine zerre kadar inanmıyorum. [Gülüyor.] Eğer demokrasiden hem bölünmüş olmayan hem de hiyerarşik bicimde, sınıflar halinde düzenlenmemiş bir halkın iktidara fiilen sahip olması anlaşılıyorsa, demokrasiden çok uzak olduğumuz gayet açık. Bir sınıf diktatörlüğü rejiminde, kendi isteklerini şiddet yoluyla dayatan (bu şiddetin araçlarının kurumsal ve anayasaya uygun olmasının önemi yoktur) bir sınıf iktidarı rejiminde yaşamakta olduğumuz son derece açık; bu yüzden de bizim demokrasiyle uzaktan yakından alakamız yok."
Sayfa 43 - BGST Yayınları - Foucault
Noam Chomsky:
Önündeki küplerle bir şeyler inşa etmek, yeni bir şeyler öğrenmek ya da karşısına çıkan işi yapmak istemeyen bir çocuk görmedim hiç. Yetişkinlerin böyle olmamasının tek nedeni de, onlardaki bu isteği yok etmiş olan okullara ve diğer baskıcı kurumlara gönderilmiş olmaları galiba.
Reklam
Noam Chomsky:
... Ulusların çatışması konusunu ele alalım. Birbirini yok etmeye çalışan iki toplum vardır. Ortaya bir adalet sorusu çıkmaz. Ortaya çıkan tek soru hangi tarafta olduğunuzdur. Kendi toplumunuzu savunup ötekini yok mu edeceksiniz? Yani, tarihsel sorunu bir kenara bırakan bir soyutlama yapacak olursak, 1. Dünya Savaşı'nda siperlerde birbirlerini katleden askerlerin karşı karşıya olduğu şey buydu belli bir anlamda. Bir hiç uğruna savaşıyorlardı. Birbirlerini yok etme hakkı uğruna savaşıyorlardı. Bu tür durumlarda adaletle ilgili hiçbir soru çıkmaz. Çoğu hapse atılmış olan rasyonel insanlar da vardı şüphesiz; mesela bu dediklerimize işaret eden ve tam dabunu yaptığı için hapse atılmış olan Karl Liebknecht gibi ya da öteki taraftan bir örnek verecek olursak Bertrand Russell gibi. Bu karşılıklı katliamın hiçbir türden adaletle bağdaşır yanı olmadığını ve bunu sona erdirme çağrısında bulunmaları gerektiğini anlayan insanlar vardı. Bu insanlara deli, kaçık, suçlu, bilmem ne gözüyle bakılıyordu. Ama etraftaki tek aklı başında insanlar onlardı şüphesiz. Ve böyle bir durumda, sizin tarif ettiğiniz türden, ortada adaletle ilgili bir soru değil, sadece ölümüne bir mücadeleyi kimin kazanacağı sorusunun olduğu bir durumda, verilmesi uygun insani tepki şu olmalı bence: Son verme çağrısında bulunmak, iki tarafın da bir şey kazanmayacağını söylemek, bunu durdurmaya çalışmak -tabii bunu dediğiniz anda da hapse atılır ya da öldürülürsünüz ya da başınıza bu türden bir şeyler gelir, birçok rasyonel insanın başına geldiği gibi.
Noam Chomsky:
Ben tamamen pasifist biri değilim. Şiddet kullanmak bir anlamda adaletsizlik olsa da, hayal edilebilecek bütün koşullarda şiddet kullanmanın yanlış olduğunu savunmuyorum. Göreli adaletler olduğuna ve daha iyisine ulaşmak için çabalamak gerektiğine inanıyorum. Ama şiddet kullanmak ve belli bir derece adaletsizlik yaratmak ancak daha adil bir sonuç elde edileceği şeklindeki bir iddia ve bir değerlendirme temelinde haklı çıkarılabilir ve bu değerlendirme daima çok, çok ciddi bir şekilde ve büyük bir şüphecilik eşliğinde yapılmalıdır. Eğer böyle bir gerekçelendirmeye dayanmıyorsa, gerçekten bütünüyle ahlaksızlıktır bana kalırsa.
Noam Chomsky:
... Ve halkın canilerin cinayet işlemesini önleme hakkı vardır. Sırf siz onu durdurmaya çalıştığınızda suçlu olan taraf sizin eylemlerinize yasadışı diyor diye, eyleminiz yasadışı olmaz.
Noam Chomsky:
Uluslararası hukuk, bildiğimiz gibi çok zayıf bir araçtır, ama yine de bazı çok ilginç ilkeleri bünyesinde barındıran bir araç. Uluslararası hukuk, birçok bakımdan, muktedirlerin aracıdır: Devletlerin ve temsilcilerinin yarattığı bir şeydir. Halihazırdaki uluslararası hukuk kurumu geliştirilirken, köylüler de kitle hareketleriyle bu sürece katılmış değillerdi. Uluslararası hukukun yapısı bunu yansıtır; yani, uluslararası hukuk, bir şekilde devletlere karşı örgütlenmiş olan halk kitlelerinin çıkarlarına karşı kendilerini devletler olarak tanımlayan mevcut iktidar yapılarını desteklemek uğruna zora dayalı müdahaleye çok geniş bir alan bırakır. Şimdi uluslararası hukukun temel kusurlarından biridir bu ve bence uluslararası hukukun bu yönüne tıpkı kralların ilahi hakları gibi hiçbir geçerliliği olmayan bir şey diye bakarak karşı çıkmak hak bir şeydir.
Reklam
Noam Chomsky:
Devlet neyin yasal olduğuyla ilgili belli bir anlayışı yürürlüğe koyma iktidarına sahiptir, ama iktidar adalet, hatta doğruluk anlamına bile gelmeyebilir; yani devlet bir şeyi sivil itaatsizlik olarak tanımlarken yanlış yapıyor olabilir. (...) Bu yüzden bir şeylere yasadışı derken biraz dikkatli olmak gerekir bence.
Noam Chomsky:
... ortada iki entelektüel görev var: Biri, ki ben bunun üzerinde durdum, gelecekte oluşturulacak adil bir toplum hayali vizyonu yaratmak; daha doğrusu, mümkünse sağlam ve insancıl bir insan özü ya da insan doğası kavramı üzerinde temellenecek insancıl bir toplumsal kuram yaratmak. Görevlerden biri bu. Diğer görev ise toplumumuzdaki iktidar, baskı, terör ve yıkımın doğasını gayet açık seçik bir biçimde anlamaktır.
Noam Chomsky:
"Bence biyolojik ve antropolojik bir olgu olarak, insan zekasının doğası esaslı denebilecek herhangi bir biçimde kesinlikle değişmemiştir, en azından 11. yüzyıldan beri, hatta muhtemelen Cro-Magnon insanından beri. Yani, zekamızın temel özelliklerinin, bu akşam tartıştığımız şeyin alanına giren özelliklerin, kesinlikle çok eski olduğunu düşünüyorum. Ve beş bin hatta yirmi bin yıl önce yaşamış bir çocuğu alıp bugünün toplumuna yerleştirseniz, başka herkesin öğrendiği şeyleri öğreneceğine, dahi, aptal ya da başka bir şey olsa bile temelde diğerlerinden farklı olmayacağına inanıyorum. Ama edinilmiş bilgi düzeyi değişiyor şüphesiz, toplumsal koşullar değişiyor -kişinin özgürce düşünmesini ve mesela hurafelerin kısıtlamalarını yıkıp geçmesini sağlayan koşullar. Bu koşullar değişirken de, verili insan zekası ilerleme katedip yeni yaratıcılık biçimlerine ulaşıyor."
Bir radikalin baskıcı kurumlardan kopması gerektiğini ileri sürenler var; ama ben bunun mantığını hiçbir zaman anlayamamışımdır. Bu argümanın mantığındaki göre, Karl Marx’ın, dünyadaki en habis emperyalizmin düpedüz simgesi olan, bir imparatorluğun sömürgelere tecavüz ederek topladığı bütün hazinelerin toplandığı yer olan British Museum’da çalışmaması gerekirdi. Ama Karl Marx British Museum’da çalışmakta haklıydı bence. Alt etmeye çalıştığı uygarlığın kaynaklarını, hatta liberal değerlerini ona karşı kullanmakta haklıydı. Bence bu durumda da aynı şeyler geçerli. Noam Chomsky
Sayfa 68 - bgstKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.