Hatta öyle bir noktadayım ki bazen aşk diye adlandırdığımız şeyin, sevgilinin kendisine zulmetme hakkını sevdiğine gönüllü olarak hediye etmesinden ibaret olduğunu düşünüyorum.
Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı,ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza,hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,- ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için her şey çiğneyerek, birbirine koşuyordu.