Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Mine
Mine
@minereadsbooks
95 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
212 syf.
·
Puan vermedi
Başkalarının gözünden uzun uzun Fahim Beyi tanıyoruz. Okurun öğrenemediği tek şey ise Fahim Beyin kendi hakkında ne düşündükleri. Acaba bir de ona soran olsaydı kendini nasıl anlatırdı…
150 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Otuz yıl sonra hak ettiği yere gelmiş, okunmuş, beğenilmiş, hatta bir çok yazara esin kaynağı olmuş.
Konusu ilk başlarda basit görünebilir. Annesinin ölümünden sonra onun vasiyetini yerine getirmek için anlatıcı Juan köyüne döner ve babasını arar. Comala köyü annesinin ona anlattığı gibi, hafızasında canlandırdığı gibi değildir…
Kendisini toprağı kuru, havası karanlık, insanları ölü bir köyün ortasında bulur. Burası dünya ve ahiret arasında kalmış korkunç bir yerdir. Zamanında işlenen suçlar ve günahlar yüzünden lanetlenmiş köy insanı öldükten sonra da huzura kavuşamaz.
Hayattakilerin diyaloglarına ruhların sesleri karışır. Kim hayatta kim ölü tam olarak bilinmez.
Kitabın sonunda o karanlık korkunç köy bir bayram havasına bürünür. 8 Aralık, katolik resmi bayramı olan Meyrem ana gününde çanlar bütün gün çalar, çevredeki köylerden insanlar gelir, köy panayır yerine döner. Köyün havası değişir, aydınlık, neşeli bir yere dönüşür. Cehennem gibi korkunç olan köy Susana nın ölümüyle birlikte Meryem ana gününde aydınlanır. Günahkar, lanetli köy huzura kavuşur.
Kitabın dilini, ruhların seslerini, zaman akışının olmamasını, hikayenin yarattığı o karanlık atmosferi ve beni okurken zorlamasını çok beğendim.
248 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Sevgili okuma grubum @budavetbizimm ile Ekim ayında Latife Tekin tarafından kaleme alınan “Sevgili Arsız Ölüm” adlı kitabı okuduk.
Köyden kente göç eden Aktaş ailesinin hayatını masalımsı bir anlatımla kaleme almış yazarımız. Latife Tekin henüz 20 yaşındayken yazdığı ve otobiyografik olduğu bilinen ilk romanında büyülü gerçekçilik akımının ölçütlerini kullanmıştır. Kitabımızda fantastik unsurlar ve gerçeküstü olaylar gerçek hayatın normal akışına karışıyor. Şamanizmin, batıl inançların, büyülerin ve perilerin arasında kalmış bir kız çocuğunun, Dirmit’in, direnişine tanık oluyoruz. Dirmit bu dünyadan kaçabilmek için kendi yazdığı şiirlere sığınıyor.
Kitaba başladığım an dilinin çok farklı ve özel olduğunu fark ettim. Kendine has bir ritmi, bir müziği olan dile alışmak hiçte kolay olmadı. İlk 50 sayfa çok zorlandım ve tam olarak ne okuduğumu anlamadım. Dilin hızlı temposuna alıştıktan, karakterleri tanıdıktan ve gerçeküstü olayları benimsedikten sonra kitabı çok severek okudum. İyi ki yarım bırakmayıp kendimi biraz zorlamışım. Böylece müthiş bir dil ve tamamen yeni bir tarz tanıdım. Kitabın en çok beğendim yanı ise ironik anlatım tarzı ve karakterlerin alaycı sunumu oldu. Yer yer yüksek sesle güldüm, yer yer ise derinden hüzünlendim.
Eğer henüz okumadıysanız mutlaka Latife Tekin’in büyüleyici kalemiyle tanışmalısınız derim.
Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
