Ah Zeze !
Her kitabında küçücük, sevecen ve bir o kadar da narin yüreğinle, yüreğime değmeyi başarıyorsun...
Kitabı okurken Zeze karakterini ne kadar özlediğimi farkettim ve kitap bir solukta bitti, bitmesini hiç istemedim.
Güneşi uyandıralım kitabı, şeker portakalının devamı fakat Zeze 15 yaşlarıyla karşımıza çıkıyor ve hayal gücüyle, yüreğiyle, sevecenliğiyle bizi yine kendisine çekmeyi başarıyor. Şeker portakalı kadar güzel miydi ? Diye soracak olursanız, “evet” derim. Şeker portakalını okuyanların bu kitabı da okumasını mutlaka tavsiye ederim. İçindeki çocuğu yaşatmaya, her şeye, her sıkıntıya rağmen, hayal gücünü durduramayanlara, güneşe ve gökyüzüne bakmaya doyamayanlara, duygusal karmaşalar yaşayanlara, eminim ki Zeze karakteri elini uzatacak ve ellerini tutacaktır.
Kitabı okurken, Zeze’ nin hayali arkadaşlarıyla tanışıyor ve aşık olmasına şahit oluyorsunuz. İster istemez yumurcağımız Zeze’ yi göğsünüze batırmak istiyor ve “ geçti küçüğüm” diye kulağına fısıldamak istiyorsunuz. Yerin hep bende ayrı kalacak sevgili Zeze...
Serinin bir de üçüncü kitabı var “Delifişek” onu da mutlaka okuyacağım.
Güneşi uyandırmayı unutmamanızı ve güzel okumalar diliyorum.