Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi?
Türk edebiyatının en iyi yeraltı edebiyatı yazarlarından olan Hakan Günday ile Az kitabını okuyorak tanışmış bulunmaktayım.
Derdâ ve Derda iki farklı yaşam. İsimleri gibi yaşları da aynıydı hayattaki ilk büyük acıyı yaşadıklarında. Sadece 11 yaşındaydılar. Okula gitmeli, hayaller kurulmalıydı bu yaşta değil mi? Hepimiz böyle düşünürdük zira. Burda araya Hakan Günday giriyor işte. Hayatın gerçeğini tokat gibi yüzümüze vuruyor. Hoşumuza gitmeyebilir, rahatsız hissettirebilir..
Hakan GÜNDAY bize sadece basit bir kurgu vermiyor. Fazlasıyla gerçek okuduğumuz olay, fazlasıyla hayattan... 11 yaşında okuldan alınıp evlendirilen bir kız çocuğunun hayata karşı nefreti, hayal kırıklığı ne boyutta olabilir? 11 yaşındaki bir erkek çocuğu ölen annesini parça parça kesip toprağa gömmesine hangi korku sebep olabilir? Eroin, korsan kitap basımı, para.. Hayata dair hoşumuza gitmeyen ne varsa biraz da olsa içermeye çalışmış yazar.
Güzel bir şey hiç mi yok? Elbette var:Umut.
Umudumuz olmasaydı nasıl yaşardık, hayata nasıl tutunurduk değil mi?
Kitapta çerveletip duvara asmalık cümleler de barınıyor, Örneğin:
"Çünkü eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa bunu bilmeye gerek yoktu. O dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı. Eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa,
bunu da bilmeye gerek yoktu. O dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı."