Kitabı; geçen günlerde tatilde kafa dağıtmak için okumaya başladım ve kendi adıma fark ettiğim ilk şey, okuma alışkanlıklarımın değiştiği oldu. Üslup bakımından kitabın dili çok sade, sayfalar akıp gidiyor okurken. Bu yüzden kitabı bitirmem çok uzun sürmedi. Ayrıca 4 kitabın 4 kadın karakter üzerinden anlatılması, bende 4 ayrı kitap okuyormuşum hissini uyandırdı.
Gerçekten de kitabın kendine has bir samimiyeti var, okurken kendimi hep başka bir karakteri yerine koydum diyebilirim. Öte yandan, tüm bu samimiyete rağmen, kitaptaki -kendime göre- aşırı duygu dolu anlatımın eseri basitleştirdiğini ve benim için bir noktadan sonra sıkıcı olmaya başladığını söylemeliyim. Muhtemelen örgü örmek benim de tutunacak tek dalım olsaydı, ben de aynı şekilde davranırdım ancak -belki de kitabın hedef kitlesinden olmadığımdandır- neredeyse her bölümün başında yer alan özlü sözler, sanki okuyucuyu örgü örmeye zorluyor, hatta kitabın sonundaki battaniyeyi örmemek için kendimi zor tutuyorum :)
Karakterlere gelecek olursam, kitapta yer alan kadın tasvirlerini çok beğendim. Lakin kitaba hakim olan iyimserlik ve zıt karakterlerin kasıtlı olarak iyi anlaştırılması, bir noktada beni İpek Ongun'un çizmiş olduğu iyimser dünyaya götürdü.
Kısacası, kitabı çok beğendiğimi söyleyemem ama kitabı okuduğum için pişman değilim. Her kitabın iyi ve kötü yanları var, okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar dilerim. (tabii okumadan önce incelemelere bakıyorsanız)