Bireyin kişiselliğini ortaya koyma çabası, genel bir kayıtsızlıkla karşılaştığında, kendi hemşehrilerinden farklı olduğu yönünde bir duygu uyandırma çabası biçimini alabilir, hatta “sonunda insan, kasıtlı bir şekilde tuhaf olmaya teşvik edilir; yani, yapmacık tavırlar, ani değişkenlikler gibi metropole özgü aşırılıklara yönelir. Bu tür davranışların anlamı, içeriklerinde değildir kesinlikle: ‘Farklı olma’, çarpıcı bir şekilde diğerleri arasında sivrilme ve böylece dikkat çekici olma şeklinde ortaya çıkan formlarındadır”. “Metropolde bireyler arası temaslar -küçük şehirlere kıyasla- daha kısa ve seyrek” olduğundan, göze çarpma ihtiyacı daha çok kendini gösterir; insanlar kendilerini olabildiğince çabuk ve özlü bir şekilde ifade etme, en kısa sürede en çarpıcı izlenimi bırakma zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
Ruhun merkezinde belirli bir şeyin bulunmaması, bizleri hep yenilenen uyarıcılarda, duyumlarda, dışsal etkinliklerde doyum aramaya iter. Bu yüzden kendimizi hep bir istikrarsızlığın, çaresizliğin içinde kısılıp kalmış buluruz: Metropolün kargaşası seyahat düşkünlüğü, çılgın rekabet hırsı, bir beğeniye, stile, düşünceye ya da kişisel bir ilişkiye bağlı kalamama yönündeki tipik modern sadakatsizlik -hepsi de, sözünü ettiğimiz istikrarsızlığın, çaresizliğin tezahürleridir. (Paranın Felsefesi, Georg Simmel)
Reklam
Hayatın görünümlerini kavrayış tarzımız, varoluşumuzun her noktasında birçok kuvvet hissetmemize neden olur. Bu kuvvetlerden her biri, aslında, gerçek görünümün ötesine geçmeye çalışır, ötekilerle birlikte o görünümün sonsuzluğunu örter, salt gerginliğe ya da özleme dönüşür. Çünkü insan, başından beri ikili bir varlıktır. Ama bu ikilik, onun eylemlerinin birliğini bozmaz; hatta bu eylemlerin, ancak pek çok unsurun varlığı sonucunda kuvvetli bir birlik sergiledikleri görülür. Köklerindeki kuvvetlerin böylesine dallanıp budaklanmasından mahrum bir olgusal görünüm, bizim için çorak ve boş olurdu.
Moda, içsel olarak özerklikten yoksun ve başka bir yere dayanmaya muhtaç olan, ama kendi benliğinin farkına varmak için göze çarpmaya, ilgi çekmeye, biricikliğe gereksinim duyan bireylerin aslî faaliyet alanıdır. Moda, en önemsiz bireyi bile, bir bütünlüğün temsilcisi, birleşik bir ruhun cisimleşmesi haline getirerek öne çıkartır.
dünyanın bütünüyle dinamik karakterinin, paradan daha çarpıcı bir simgesi olamaz... hareket halinde olmayan her şeyin tamamen sönüp gittiği bir hareketin aracıdır para.
Alt tabakalar üsttekilerin stilini sahiplenmeye başladığında, üsttekilerin kendi etraflarıa çektiği sınırı aşmış, o modayla simgelenen sınıfsal bütünlüklerini ortadan kaldırmış olurlar; işte o zaman üst zümreler o modadan vazgeçip, yine kendilerini geniş kitlelerden ayırt etmelerini sağlayacak başka bir modaya yönelirler. Ve oyun baştan başlar.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
197 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.