Her şeyden önce, metropolde farkı çıkarlara sahip pek çok insan bir araya gelmiştir ve bu insanlar, ilişkilerini ve işlerini son derece karmaşık bir organizma içerisinde bütünleştirmek zorundadır. Berlin’deki bütün saatler ansızın farklı zamanları gösterecek olsa, bütün iktisadi hayat ve iletişim alt üst olur, bu durum bir saat bile sürse etkileri uzun süre atlatılamazdı.
...devrimci tarihsel dönüşümleri gerçekleştirenler genellikle gençlerdir... Çünkü yaşlılık, hayat kuvvetinin azalmasıyla birlikte, giderek hayatın nesnel içeriği üzerinde yoğunlaşır. Oysa gençlik, hayat süreciyle ilgilenir. Sadece güçlerini ve kuvvet fazlasını sonuna kadar geliştirme derdindedir; bu süreçte yer alan tek tek nesnelere karşı nispeten kayıtsız, hatta çoğu zaman sadakatsizdir...
Sayfa 68 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Simmel, modernitenin özünü, "bilimsel teknolojik çağın görkemli tantanası" içerisinde betimler. Bireyin iç güvenliğinin yerini, modern hayatın hercümercinden, heyecanından doğan, belirsiz bir gerilim, hafif bir özlem duygusu, gizli bir huzursuzluk, çaresiz bir telaş almıştır. Bu huzursuzluk kendini en açık biçimde kent hayatında gösterir.
Ruhun merkezinde belirli bir şeyin bulunmaması, bizleri hep yenilenen uyarıcılarda, duyumlarda, dışsal etkinliklerde doyum aramaya iter. Bu yüzden kendimizi hep bir istikrarsızlığın, çaresizliğin içinde kısılıp kalmış buluruz: Metropolün kargaşası seyahat düşkünlüğü, çılgın rekabet hırsı, bir beğeniye, stile, düşünceye ya da kişisel bir ilişkiye bağlı kalamama yönündeki tipik modern sadakatsizlik -hepsi de, sözünü ettiğimiz istikrarsızlığın, çaresizliğin tezahürleridir. (Paranın Felsefesi, Georg Simmel)
Kent hayatında rastladığımız uç durumlar, para ekonomisinin uzanımlarının sonucudur. Buna eşlik eden rahatsız edici gerilim, "modern zamanlara, özellikle de son dönemlerine" ait bir olgudur. Bir gerilim, beklenti hissi, güçlü arzuların açığa çıkamaması duygusu bu zamana damgasını vurmuştur. "Bilinç eşiğinin altında yatan" bu nevrozun kökenleri "doğadan giderek uzaklaşmada, para ekonomisine dayanan kent hayatının bizlere dayattığı o soyut varoluşta" yatmaktadır.
Metropol kişilik tipinin ruhsal temelini, sinirsel uyarıcıların yoğunluğu oluşturur. Bu, iç ve dış uyarıcılardaki hızlı, kesintisiz değişimden kaynaklanır. Modern asabi kişiliğin "ruhsal önkoşullarını" yaratan, metropolün kendisidir -sokaktan her geçişte; iktisadi, mesleki, toplumsal hayatın hızında ve çeşitliliğinde. Hep yeni olan ya da sürekli değişen izlenimler doğuran kesintisiz duyu bombardımanı, en uç biçiminde, nevrastenik kişiliği yaratır. Kişi en sonunda peş peşe akın eden bu izlenimler, karşılaşmalar silsilesiyle başa çıkamaz hale gelecektir. Bu durum bireylerin toplumsal, fiziksel çevreleri ile kendileri arasına mesafe koyma girişimleriyle sonuçlanır.
Reklam
180 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.