Meryem Dağ

312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
41 günde okudu
Afili Hafiye
Inception filmini izlemiş miydiniz? Zaman algısının kırıldığı, anlardan emin olunmayan harika bi filmdi. Bu kitap da işte kurgunun bir başka kurgu ile iç içe geçtiği, roman içinde roman adeta. Bu tanımlama şeklim biraz tuhaf gelmiş olabilir ama Murat Menteş gibi çok değişik bir kafadan normal bi roman yazmasını beklemek saçma olurdu zaten
Afili Hafiye
Afili HafiyeMurat Menteş · Alfa Yayınları · 2023757 okunma
Reklam
203 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
İlk kez karşılaştığım ve çok beğendiğim bi yazım tekniği. Olaylar karakterin ve yazarın gözünden ayrı ayrı anlatılıyor. Livaneli’nin bu roman için bu kadar uğraşmasına değmiş diyebilirim. Affetmek ile intikam almanın o hırsı arasında kalmış bi insan. Yaşadığı acıların sorumlusuna duyduğu garip bi acıma hissi ile öfkesi birleşmiş bir 12 Mart mağduru. Darbe döneminde yaşanan acıları, ülkenin siyasi durumunu kitaba serpiştiren Livaneli, yine toplumsal sorunlara değinmiş. Sadece fiziksel acıların değil aynı zamanda psikolojik sorunların git gide büyüdüğü bu dönemde, İsveç’e mülteci olarak giden Sami’nin, yaşadığı psikolojik buhran sonucunda hastaneye yatmasını ve orada olayların sorumlusu olarak gördüğü bakanın acınası haline şahit olması ile başlayan bu romanda, intikam almak ile acımak arasındaki o ince çizgiye şahit olacaksınız. Livaneli’nin usta kalemi ile hayat bulan bu roman sürgün yaşamını, ikilemde kalmanın çaresizliğini çok başarılı bir şekilde aktarıyor. Dile kolay 29 yıl sürmüş bu kitabı bu hale getirmek. Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202123,7bin okunma
176 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Suat Derviş’in kalplere dokunan, hem bi o kadar tanıdık hem de başkasından duyup eleştirdiğimiz hikayelerden birini ele aldığı kitap. Taksisi olup şoförlük yapanların halkın orta-üst tabakasından sayıldığı zamanlarda, kendini bu döngünün bir motor adamı olarak nitelendiren bir şoförünün bir o kadar sade ve üzücü hikayesini okuyacaksınız bu kitapta. Hikayelerinde genel olarak kadın karakterleri ele alan Suat Derviş, bu kitabında bir erkek karakteri öne çıkarmış olsa da hikayeyi bu erkeğin etrafındaki kadınlarla da örmüş durumda. Zamanının çok ötesinde bir yazım dili olan Derviş, çok sevdiğim yazarlar listesinde yukarılara doğru kendini çıkarıyor durumda. Toplumsal baskıyı inanılmaz bir psikolojik yorumlama ile analiz edip aslında kaçtığımız ve eleştirdiğimiz toplum kurallarının bir gün bizi eleştirilecek hale getirmesini çok güzel ele almış. Arada kaldığımız o çelişkiler, asla yapmayacağımızı düşündüğümüz eylemleri eleştiri almamak için sır gibi saklamamız…Farklı örnekleri mutlaka hayatımızın br yerine dokunmuştur. Çok bizden, çok toplumumuzdan, çok psikolojimizden bir kalem. Hala okumadığım kitapları olduğu için o kadar şanslıyım ki şuanda.
Şoför Mustafa
Şoför MustafaSuat Derviş · İthaki Yayınları · 2021192 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
432 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Yine bir Jack London klasiği ile inceleme yazıma başlamak istiyorum. Bazı yazarlar hiç şaşırtmaz gerçekten. London da benim için o yazarlardan biri. Harika bir romanı daha önce okumadığıma pişman ettirdi yine. İnsanlığın iki ucu. İdealist bir entelektüel ile, vahşi bir maddeci. Yaşam mücadelesi, hırs, felsefe, ve dahası London kitaplarının temel yapı taşı. Harika gözlem yeteneği ile, olayların içinde olmanızı sağlayan bu yazar, mükemmel betimlemeleri ve psiko analizleri ile sizi içene çekiyor adeta. Kitabın baş karakteri Van Wayde’nin bir deniz kazası sonucunda fok avcıları tarafından kurtarılması ile Hayalet isimli bu gemide gerçek hayat mücadelesi başlamış oluyor. Vahşetin tüm yüzünü, insanların acımazlığını gösterirken bi yandan da hayat hakkındaki iki zıt görüşün kavgasını edebiyatın o mükemmel kalemini kullanarak anlatıyor. Kitabın bir diğer ana karakteri materyalistliği temsil eden Kurt Larsen. Acımasız, çıkarcı, hırslı ve maddeci. Ama bir o kadar da özgün bir karakter. Zaten kitaba da adını veriyor. Acımasızlığını sevmesem de en sevdiğim kötü karakterler listesine girdi. Martin Eden’le yaşadığım o harika deneyim, Deniz Kurdu ile taçlanmış oldu. Akıcı anlatımı ile denizlerin efendisi olduğunu gösterdi. Ancak şu da var ki denizcilik hayatına uzak olmamdan dolayı bazı teknik terimleri anlamakta zorluk çektim diyebilirim. Bazen gözümde canlandırmak zor oldu. Ancak bütünüyle ele aldığımda bir film izliyormuş hissini de her sahnede yaşadım. Geç kalınmış bir kitaptı benim için. Bu sene Jack London okumalarımı arttıracağım. Okumanızı tavsiye ederim
Deniz Kurdu
Deniz KurduJack London · Alfa Yayınları · 20215,8bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Sessiz Ev, İstanbul’dan babaannelerini ziyarete gelen üç farklı kardeşin konakta geçirdikleri bir hafta üzerinden, 80’ler döneminin politik yüzüne ışık tutan olayların aktarıldığı bir hikaye. Bu üç kardeş yaşadıkları olaylar ve hayata bakış açıları açısından aslında o dönemin Türkiye’sinde bulunan kitlelerin birer temsili adeta. Birisi
Sessiz Ev
Sessiz EvOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma
Reklam
176 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Suat Derviş ile tanıştığım kitap Daktilo Nebahat, kesinlikle okumaya devam edeceğim bir yazar hediye etmiş oldu bana. Kadının direnişine, sesine kulak veren Derviş, döneminde bu çabasını sadece kitap yazarak değil, gazetelerde, dergilerde yazılarını paylaşarak yapılabilecek en güzel şekilde destek olmuş. Okuduğum bu kitap, 1930-1938 yılları arasında kadını merkezine alan birbirinden güzel hikayelerden oluşuyor. Bazen bizim de düşündüğümüz durumların saçmalığını, kadınların toplumda üzerine yüklenen görev ve baskıyı, onların sadece bir cinsiyetten ibaret değil de kendi duygularının ve düşüncelerinin de önemli olması gerektiğini inanılmaz güzel bir dille eleştirip anlatmış tüm hikayelerinde. Kitabı okudukça, bugüne kadar kadın eylemlerinde neden adını daha çok duymadım diye düşünmeden edemedim. Hem öyle can alıcı noktalara dokunmuş hem de bunu harika bir dille anlatmış ki kendi dönemine göre çok vurucu bir şekilde kadınları toplumda var etmeye uğraşmış. Hikayelerinde sadece belirli bir sınıfa hitap etmiyor. En hoşuma giden taraflarından biri de bu oldu. Her sınıftan, her farklı düşünce yapısından, her toplumdan farklı kadın karakterleri ve onların o muhteşem düşüncelerini göreceksiniz. Eğer siz de benim gibi geç başlayanlardansanız kesinlikle daha fazla geç kalmayın derim.
Daktilo Nebahat
Daktilo NebahatSuat Derviş · İthaki Yayınlar · 202199 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yazım tarzını ve kendine has mizacını çok beğendiğim Volvo Kamyonlar, aslında Doppler adlı birinci kitabın devam hikayesi niteliğindeymiş. Toplamda 3 kitaptan oluşan bu serinin birincisini okumadım ama yine de kitaba ortasından başlamış gibi hissetmedim çünkü öncesi yokmuş gibi de okunabilecek bir kitap. Birinci kitapta toplumdan kendini soyutlayıp ormanda yaşamaya başlayan başkahraman Doppler’in hikâyenin ortasına doğru katıldığı Maj Britt ve van Borring karakteriyle yaşadığı birkaç günü konu alıyor. Hikâyenin içindeki gerek kendiyle gerek karakterlerle gerekse okuyucu ile ilgili eleştirileri o kadar güzel ve yerindeydi ki okurken istemsizce kendimi gülerken buldum Konusu çok ilgi çekici olmamakla birlikte aman şöyle de güzel böyle de enteresan diye övmeyeceğim ancak yazım tarzını çok ilginç ve güzel bulduğum için kitaba bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle özgün yazarlar çok hoşuma gidiyor:)
Volvo Kamyonlar
Volvo KamyonlarErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2021748 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Ishiguro’nun tavsiyeler üzerine okuduğum ilk kitabı. Kitapta yapay zeka robotların küçük yaşta ilgiye ihtiyacı olan çocukların oyun arkadaşı ve bakıcısı olarak yaşadığı deneyimler anlatılıyor. Kitabın ana karakteri Klara adında inanılmaz bir gözlem yeteneğine sahip ve onu üst versiyonlarından daha üstün hale getiren bir yapay zeka robotu. Aslında çok da uzak olmadığımız bir gelecekte karşılaşacağımızı düşündüğüm bu oyun arkadaşlarını, hayal gücü ve gözlem yeteneği ile birleştirerek ortaya çok tatlı bir hikaye çıkarmış. Tüm kitap Klara’nın gözünden anlatılıyor ve hayatımızda çok alışık olduğumuz ve her gün kullandığımız nesneleri, hakkında bir fikri olmayan bir yapay zekanın gözünden anlamaya çalışmak kitabın en hoş kısımlarından biriydi bence. Her ne kadar kitap üzgün bir hikâyeyi barındırsa da, bazı noktalarda kopuklukların olduğunu hissettim. Ayrıca tam olarak anlatılmayan bazı açık noktalar vardı. Mesela yükseltilmiş çocuk ne anlama geliyor. Üstelik bazı bölümler gereksiz uzatılmışken, karakterlerin bu yapay zeka robotlarından çok çabuk vazgeçmesi de bana biraz tuhaf geldi. Ama işin özünde güzel bir hikayeyi ve geleceği bu anda birleştirerek güzel bir iş ortaya koymuş Ishiguro. Kitabı okursanız yorumlarınızı merak ediyor olacağım.
Klara ile Güneş
Klara ile GüneşKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20211,474 okunma
156 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Ana teması sürgün ve sınır olan Arafat’ta Bir Çocuk, Zülfü Livaneli’nin yazdığı tek hikaye kitabı. İçinde 8 ayrı hikaye bulunan bu kitapta Livaneli, genel olarak kahramanların sınırlarını aşma mücadelesini anlatıyor. Harika gözlem yeteneği ile karakterlere hızlıca bürünebiliyorsunuz ve onların gözünden hayat mücadelelerini izleyebiliyorsunuz. Genel olarak romanlarına alıştığım Livaneli’nin bu hikaye kitabını da okumanızı tavsiye ederim.
Arafat'ta Bir Çocuk
Arafat'ta Bir ÇocukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20127,9bin okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Tazecik bir kitap olmasına rağmen çok yaratıcı bir bakış açısı ile ele alınmış, çok geniş bir hayal dünyasında harmanlanmış, çok uzun tarihi aralığı içerirken her dönemin şartlarını satırlara yansıtılmış şahane bir kitap. Arlin Çiçekçi’nin ilk eseri olmasına rağmen başarılı bir kurguya sahip bu kitabı çok keyifle okudum. Kitabın içeriğinden bahsedecek olursam, 1800’lü yıllarla 2050 yılları arasında geçen bu hikayede baş kahraman psikoloğunun koyduğu “Nostalji Sendromu” ile hayatına devam ederken 18.yaş gününde bir mektup alır ve bu mektubun peşine düşer. Bu mektupta kendisine verilen görevin düğümünü çözmeye çalışır. Bu görevin peşinden önce Fas’a sonra Hollanda’ya gider. Akıcı bir dille yazılmış bu kurgu şaheseri kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Beşerbazın Mârifeti
Beşerbazın MârifetiArlin Çiçekçi · Holden Kitap · 2022266 okunma
Reklam
140 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kalemini çok sevdiğim Zülfü Livaneli, bu son eserinde son zamanların en büyük problemlerinden biri olan göçmen sorunu ve göçmenlerin yaşadığı problemleri ele almış. Egenin bir köyünde yaşamını balıkçılıkla geçindiren Mustafa ve karısı Mesude, kaybettikleri çocukları Deniz’e duydukları derin özlem ve acıyı, başka bir hayatın başka bir acısıyla dindirmeye çalışıyorlar. Konuyu ele alırken hem göçmen sorununa dikkat çekiyor hem de doğayı katleden fabrikalara gönderme yapıyor. Livaneli’nin edebi dilini çok sevmemin yanında bu eserinde diğerleri kadar edebi tatmin yaşayamadığımı da belirtmek istiyorum. Ayrıca araştırma kısmı biraz yüzeysel geçilmiş. Diğer romanlarında hem edebi hem bilgisel doyuma ulaşarak kapatıyordum kitabın kapağını ancak bu kez bir şeyler eksik kaldı sanki. Pek çok filme de konu olmuş olan bu konu aslında çok daha derinlemesine geçebilirdi okuyucuya ve bunu en güzel yapabilecek yazarlardan biri Livaneli’ydi bence. Ama konu hakkettiği etkiye ulaşamadı bence. Belki başka bir yazar adı altında okumuş olsaydım beklentim daha az olacağından edebi tatminim daha fazla olabilirdi ama konu Livaneli olunca beklenti yüksek oluyor Okumanızı tavsiye ederim, ve görüşlerinizi merak ediyorum.
Balıkçı ve Oğlu
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,5bin okunma
584 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
50 günde okudu
Yapmış yine yapacağını!
Altını çizmekten bıkmadığım hatta çize çize yıprattığım bir Soner Yalçın kitabı. Dünyanın en kirli sektörlerinden biri olan ilaç sektörünün kapitalist çirkin yüzünü gün yüzüne çıkartıyor. Gıda sektörüyle bozulan insan sağlığını ilaç sektörü ile kendine bağımlı haline getiren bu düzen, su içer gibi ilaç içtiğimizi, ilaç torbalarıyla gezdiğimizi,
Kara Kutu
Kara KutuSoner Yalçın · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20191,439 okunma
328 syf.
·
Puan vermedi
·
45 günde okudu
1930’ların İngilteresine ait farklı sınıfların hayatlarına ışık tutan Papazın Kızı, işçilerin, evsizlerin, inancın ve inançsızlığın farklı boyutlarını gözler önüne seriyor. Kitabın bazı bölümlerinde eğitim sistemine tam yerinde atıflarda bulunuyor. Ana karakterin inanç yolculuğu ise değerlerin toplum baskısı ile dayatılması ile insanın bunu nasıl içselleştirdiğini gösteriyor. İçselleştirdiğimiz bazı değerlerin aslında zorlama ile düşünmeyerek yapılan günlük rutine nasıl dönüştüğünü gösteriyor. Toplumdaki bireylere sinen cahillik ve ahlaksızlık, işçi sınıfına verilen değer (!), Toplumu her bir değeri içerecek şekilde iki ayrı kesimine ait örnekleri öyle güzel vermiş ki dönemi bulunduğu şartlarla değerlendirmek çok daha kolay oluyor. Zengin ile fakir, ahlaklı ile ahlaksız, inançlı ve inançsız, aç ve tok… Bu çatışmayı okurken günümüzde de bazı şeylerin hep aynı kaldığını fark ettim. Seneler geçse de sınıf ayrımının, din algısının, eğitim sisteminin hiç değişmediğini fark ettim. Muhteşem bir anlatım, muhteşem bir zekâ. Kesinlikle tavsiye ediyorum
Papazın Kızı
Papazın KızıGeorge Orwell · Can Yayınları · 20192,832 okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Duyguların dili, hislerin tercümanı Stefan Zweig’ten yine muhteşem bi hikaye. Adından da anlaşılacağı üzere bu hikayesinde korku duygusunu ele almış ve adeta karakterin yaşadığı o korkuyu iliklerinize kadar hissetmenizi sağlamış. Zaten çok kısa olduğu için konunun detayına girmeyeceğim. Zweig olunca gözüm kapalı tavsiye ederim
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,5bin okunma
215 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Altını çizmekten bıkmadığım bir kitap
"Önemli olan, Tanrı'nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden, Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir." Hakan Günday Azil'de toplumsal sorunları, insanların yaşadığı hiç'leşme duygularını, karşılıklı ilişkilere yüklenen anlamların acımasız eleştirilerini gerçek, hayal, kabus arasındaki geçişlerle ustaca anlatıyor. Dili kitabın bazı bölümlerinde olaya göre sertleşiyor ve verilmek istenen mesaj tam adresine ulaşıyor. Duygular arasında gidip gelmeyi, zaman ve mekan algısını kaybetmeyi Oğuz Atay okurken yaşamıştım. Kitabın bazı bölümlerini bende duvara asma isteği uyandıran Hakan Günday, yazarken pek çok felsefi düşünce ve tespitleri ile bilgi şöleni yaşamanıza olanak sağlıyor. Bu benim en sevdiğim okuma yönetimi aslında. Örneğin Zülfi Livaneli okurken de bilgi yüklemesi yapılıyor adeta. Uzun uzun düşünülmüş ve daha güzel anlatılamazdı diyeceğiniz cümleleri ile sizi farklı bir beden ve ruhta yaşatan Günday'ın Azil'ini kesinlikle tavsiye ederim.
Azil
AzilHakan Günday · Doğan Kitap · 20249bin okunma