"Vicdanlarımız bize acı verme noktasına gelinceye kadar başkalarına verdiği acının farkına varmaz. İstisnasız her durumda, bizi rahatsız etmeye başlayıncaya kadar bir başka kişinin ıstırabına kesinlikle kayıtsız kalırız."
Belki de bazılarının birlikte yaşadıkları insanlardan elde edebilecekleri hiçbir şey yoktur; onlara ruhlarının boşluğunu gösterdikten sonra, onlar tarafından hak edilmiş bir acımasızlıkla gizlice yargılandıklarını hissederler ama mahrum kaldıkları pohpohlanmalara karşı konulamaz bir ihtiyaç duyarak ya da kendilerinde var olmayan niteliklere sahipmiş gibi görünme arzusuyla çırpınarak, bir gün gözden düşmek pahasına da olsa tanımadıkları kişilerin saygısını veya gönlünü kazanmayı umarlar.
.. en yakınındakilere güvenmeyip karşısına ilk çıkan kişiye kendini kaptıranlara benziyordu. İnsan yüreğine kök salması pek kolay olan bu olgu ahlâki, tuhaf ama gerçektir.