❝
Görüldüğü gibi her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış. Fakat Sümer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı ayrıntılı olarak anlatılmış.
❞
❝
Kur'an'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor:
Mü'minûn Suresi, ayet 12:
"İnsanı süzme çamurdan yarattık."
Rahman Suresi, ayet 14:
"Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı."
Âli İmrân Suresi, ayet 19:
"Allah'ın nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı."
Secde Suresi, ayet 7:
"O ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."
En'âm Suresi, ayet 2:
"Çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanmı takdir eden ancak odur."
Hacc Suresi, ayet 5:
"Ey insanlar! Şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından
yarattık."
Hicr Suresi, ayet 26:
"Ant olsun ki, biz insanı (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık."
Bu ayetin diğer bir çevirisi de: "Ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık."
❞
❝
Tevrat'ta insanın yaratılışı iki türlü anlatılmış:
Tekvin, bap 1:26:
"Allah yeri, göğü, yıldızları, bitkileri, hayvanları yarattıktan sonra
Allah dedi: 'Suretimizde benzeyişimize göre insan yapalım! O
yeryüzünde her şeye hâkim olsun.' Ve Allah insanı kendi suretinde
yarattı ve onları erkek ve dişi olarak
❝
Sümer'de, Tanrılar, özellikle dişi Tanrılar çoğalmaya başlayınca işlerinin
çokluğundan, yiyeceklerini hazırlamanın zorluğundan yakınıyorlar ve bütün
Tanrıları var eden Deniz Tanrıçası Nammu'ya bir çare bulması için
yalvarıyorlar. O da Bilgelik Tanrısına bilgeliğini ve marifetini göstermesini
söylüyor. Bilgelik Tanrısı yumuşak kilden şekiller yapıyor ve Tanrıçaya
sesleniyor:
"Ey annem! Adını vereceğin yaratık oldu.
Onun üzerine Tanrıların görüntüsünü koy,
Dipsiz suyun çamurunu karıştır,
Kol ve bacakları meydana getir.
Ey annem! Yeni doğanın kaderini söyle!
İşte o bir insan!"
Bu iş esnasında bütün Tanrıların annesi, Yer Tanrıçası, Doğum Tanrıçası ve
Bilgelik Tanrısı olmak üzere 4 Tanrı birlikte bulunuyorlar. Tevrat, Tekvin,
2-1: "Rab Allah yerin toprağından adamı yaptı ve onun yüzüne hayat
nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."
❞
❝
Sümer efsanesine göre evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında büyük
uçsuz bucaksız bir su vardı. Tanrıça o sudan büyük bir dağ çıkarıyor. Oğlu
Hava Tanrısı Enlil, onu ikiye ayırıyor. Üstü gök oluyor, Gök Tanrısı onu
alıyor, yer olan altı da Yer Tanrıçası ile Hava Tanrısının oluyor. Bilgelik
Tanrısı ile Hava Tanrısı yeri bitkiler, ağaçlar, sularla donatıyor. Hayvanlar
yaratılıyor ve hepsini idare edecek Tanrılar meydana getiriliyor.
Tevrat, Tekvin, 1:2-9.
"Suların yüzü üzerinde Allahın ruhu hareket ediyordu. Allah, 'Suların
ortasında kubbe olsun, suları ayırsın,' dedi ve Allah kubbeyi yaptı.
Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye 'gök' ve
alttaki kuru toprağa 'yer' dedi."
Bundan sonra yerin, bitkiler ve hayvanlarla donatımı geliyor.
Enbiyâ Suresi, ayet 30:
"Gökler ve yer yapışık iken onları ayırdığımızı, bütün canlıları sudan
meydana getirdiğimizi bilmezler mi?"
Burada Sümer ve Tevrat hikâyesi birbirine çok yakın. Kur'an'da çok
yüzeysel. Fakat ana fikir, gök ve yerin başlangıçta bitişik olması, bunların
sudan çıkması aynı.
❞
❝
Çok eski günlerde gerek Sümer ülkesi, gerek komşuları bolluk ve huzur
içinde yaşıyorlarmış. Hepsi de Hava Tanrısı Enlil'e tek dilde dua
ediyorlarmış. Bilgelik Tanrısı Enki, Enlil'in üstünlüğünü kıskanarak insanlar
arasında bozuşmayı, savaşı çıkararak bu güzel çağa son veriyor ve çeşitli
diller koyarak insanların birbiriyle anlaşmalarını önlüyor.
Aynı konu Tevrat'ta (Tekvin, 11: 1-9) şöyle:
"Ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. Şarktan göçtükleri zaman
Sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. Birbirlerine, 'Gelin
kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri,
harç yerine ziftleri vardı. Yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir
şehir, başı göklere erişecek bir kule yapalım,' dediler. Ve
Ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için Rab
indi. Onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. Gelin inelim birbirlerinin
dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. Rab onları oradan
dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil
dendi."
Buradaki Babil kulesinin, Mezopotamya'nın ziguratları olduğuna kuşku
yok. İbraniler onları yıkılmış halde gördüler. Bu yıkılmış ve harap olmuş
kule kalıntılarının, insanların korumasızlığını, güce karşı duyulan isteğin
insanlara verdiği üzüntüleri sembolize ettiğini söylüyor S. N. Kramer.
(Sumerians, s. 293.)
❞