"...Hz.Ali gelip Fâtıma'yı istiyor. Efendimiz (s.a.v.), Hz.Ali'nin elinde maddiyat namına bir şey olmadığını bilmesine rağmen kızı için mehir istiyor. Bu önemli bir adımdır. İnsanları öyle bedavacılığa alıştırmak yok... Zaten Hz.Ali de bu konuda takdir edilecek hâldedir. İmkânım yok filan demiyor, hemen gidip zırhını satılığa çıkarıyor ve onu bir Yahudiye satıyor. O paranın büyük bir kısmıyla mehir bedelini ödüyor, geri kalanıyla da düğün hazırlıklarını başlatıyor. Hz. Osman pazarda dolaşırken Hz. Ali'nin zırhını görüp tanıyor. Hemen satın alıp o zırhı düğün hediyesi olarak Hz.Ali'ye veriyor. Bundan dolayı Hz.Osman ile Hz. Ali arasında çok farklı bir muhabbet vardır..."
Onlar, yaşamak için değil yaşatmak için yaşayanlar,
Kurtulma derdi oldukları için kurtarmak için çırpınanlar,
Başkalarının iman selameti uğruna,
Yanmayı göze alanlar, başkasının günahına ağlayanlar...
Onlar, Allah'ı kendilerinden razı edenler,
Kendileri de Allah'tan her durumda razı olanlar,
Rıza makamını kazanıp; cennete, dünyadan uzananlar,
Ötelerin kokusunu buralara taşıyan yiğitler...
Onlar Peygamber'in ikliminde yetişen,
Nebevî bahçede yoğrulup kıvama eren,
Risaletin nurlu potasında elmaslaşan,
Hayatın farklı alanlarında abideleşen bir nesil...
"...Efendimiz (s.a.v.) hayatı boyunca sevinçleri ve hüzünleri hep bir arada yaşadı. Hiçbir zaman doyuncaya kadar bir sevinç yaşamadı. Bu hakikati bildiğimizde bazı şeyleri daha doğru anlamaya başlıyoruz. Unutmayalım ki bu dünya Resûlallah'ı (s.a.v.) bile güldürmedi, bizi mi güldürecek? Yaşadığımız dünya imtihan dünyasıdır. Bizler cefa yurdundayız, sefa yurdunda değiliz. Bunları unutmazsak imtihan ve dertlerimiz ile barışık hâle gelir ve en zorlu anlarda sahâbenin yaptığı gibi Resûlullah'ın (s.a.v.) çektiklerini hatırlayıp sükun buluruz..."
"Bunların arkasından gelenler şöyle derler: 'Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş iman eden kardeşlerimizi bağışla: kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli ve çok merhametlisin."
"Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız ise sizindir. Siz onların yaptıklarından dolayı (onlar da sizin yaptıklarınızdan dolayı) herhangi bir sorguya çekilmeyeceksiniz."