Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

muhammedd

Bu ideolojik saldırıda, Holokost önemli bir rol oynuyor. Açıkça görülüyor ki, tarihteki bir zulmü çağrıştırmak, günümüzde yapılacak bir eleştiriyi saptırmak için kullanılıyor. Yahudiler, pozitif ayrımcılık programlarına karşı çıkmak için, kendilerinin de geçmişte çok çektiği "kota sistemi"ni bile bir bahane olarak kullanabiliyorlar. Bunun da ötesinde, Holokost çerçevesi antisemitizmi, Yahudi olmayanların Yahudilerden mantıksız bir şekilde nefret etmeleriyle sınırlıyordu. Bu da, Yahudilere karşı duyulan düşmanlığın, gerçekten çıkar çatışmalarından kaynaklandığı olasılığının önüne geçiyordu. (Bu konuya devam edeceğiz.) Bu durumda hemen Holokost'a sığınmak, Yahudilere yapılan her eleştiriyi gayrimeşru kılmak için başvurulan bir taktik oluyordu: Bu eleştiriler sadece patolojik bir nefretten kaynaklanabilirdi.
Reklam
Holokost, çok övülen dünyevi başarılarının olumsuz bir versiyonudur: " Yahudi seçilmişliği"nin tasdik edilmesine hizmet etmektedir.
Yahudi elitlerin 1967 Haziranı'ndan sonra Holokost endüstrisine hız vermelerinin nedeni, İsrail'in sözde tecriti ve zayıflığı ya da ikinci Holokost korkusu değil, ABD ile olan stratejik ittifakı ve kanıtladığı gücüydü. Novick, bilmeden de olsa, bu sonucu destekleyecek en iyi kanıtı bizlere sunuyor. Amerikan politikasının İsrail'e yaklaşımının Nazi Nihai Çözümü ile değil de güç dengeleri ile ilgisi olduğunu kanıtlamak için şöyle yazıyor: "Holokost'un Amerikan liderlerinin zihinlerinde henüz taze olduğu dönemlerde (savaşın ardından gelen ilk yirmi beş yılda) ABD, İsrail'e daha az destek oluyordu... İsrail'in zayıf ve savunmasız göründüğü günlerde değil, Altı Gün Savaşı'nda gücünü göstermesinden sonra, damla damla gelen Amerikan yardımı oluk oluk akmaya başladı". Aynı argümanı Amerikan Yahudi elitleri için de kullanabiliriz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Amerikan Yahudi elitleri Nazi holokostunu 1967 Haziranı'ndan önce ancak politik olarak kullanabildikleri zaman hatırlamışlardı. Yeni patronları İsrail, Eichmann duruşmaları boyunca Nazi holokostundan faydalanmıştı. Bunun işe yaradığının kanıtlandığını gören Amerikan Yahudiliği, Haziran Savaşı'ndan sonra Nazi holokostunu istismar etmeye başladı. Holokost, (daha önce belirttiğim gibi kullanılmıştı) ideolojik olarak bir kez biçimlendirildikten sonra, İsrail'e 'e yönelik eleştirileri saptırmak için mükemmel bir silah olduğunu kanıtladı. Benim de bu kitapta tam olarak göstereceğim şey budur. Burada vurgulanması gereken, Holokost'un Amerikan Yahudi elitleri için de İsrail'le aynı işlevi gördüğüdür: Yüksek bahisli bir iktidar oyununda paha biçilmez bir koz. Holokost anılarına yönelik tüm endişeler, İsrail'in kaderiyle ilgili endişelere de uyduruldu.
İsrail, bağımsızlık mücadelesi sırasında değil, 1967'de çok daha değerli olduğunu hızla kanıtladı. İsrailli ve Amerikalı liderler, İsrail'in Arap devletleriyle yapacağı bir savaşta galip geleceğini önceden biliyorlardı. İsrail, Arap komşularını birkaç gün içinde darmadağın edince bu gerçek de su yüzüne çıktı. Novick'in de belirttiği gibi, "Amerikan Yahudileri, önce İsrail adına, şaşırtıcı derecede az Holokost göndermesinde bulunmuşlardır." Holokost endüstrisi ancak İsrail'in karşı konulmaz askeri üstünlüğünü sergilemesinden sonra ortaya çıkmış ve bu aşırı İsrail üstünlüğünün ortasında gelişmiştir. Geleneksel yorumlama sistemleri bu anormallikleri açıklayamaz.
Reklam
Kimileri, İsrail'in ABD iktidarına boyun eğmesi ve komşu Arap devletlerini işgal etmesinin sadece ilkesel olarak yanlış değil, aynı zamanda kendi çıkarlarına da ters düşen bir durum olduğunu ileri sürdüler. İsrail, hızla silahlanacak ve Arap dünyasından dışlanacaktı. İsrail'in yeni Amerikan Yahudisi "destekçileri” için bu konuşmalar, nasıl oluyorsa, sapkınlık oluyordu: Komşularıyla barış içinde yaşayan bağımsız bir İsrail değersizdi; Arap dünyasında ABD'den bağımsızlık isteyen akımlarla ittifak halindeki bir İsrail ise felaketti. Sadece Amerikan iktidarına minnettar bir İsrail hayatta kalabilirdi. Ancak bundan sonra ABD Yahudi önderleri Amerika'nın emperyal hırslarının sözcüsü gibi davranabilirlerdi. Noam Chomsky, bu "İsrail destekçileri"nin aslında "ahlaki yozlaşmanın ve İsrail'in nihai çöküşünün destekçileri" olarak adlandırılabileceğini belirtir. Amerikan Yahudi elitleri, stratejik yatırımlarını korumak için Holokost'u "hatırladılar”.Genel görüş, böyle yapmalarının sebebi olarak, Haziran Savaşı sırasında İsrail'in ölümcül bir tehlikeyle karşı karşıya olmasını ve bu nedenle de "ikinci Holokost" korkusunu yaşamalarını gösterir. Ancak bu görüş, ayrıntılı bir incelemeyle çürütülebilir.
The New York Times'da çıkan İsrail'le ilgili haber sayısı, 1967 Haziranı'ndan sonra büyük bir artış gösterdi. 1955 ve 1965 arasında The New York Times Index'teki İsrail maddesi 6 sütun kaplarken 1975'teki İsrail maddesi 26 sütuna yayılıyordu.
İsrail'in ABD'nin kanatları altına girmesi, Amerikan Yahudi elitleri için bir talih kuşu oldu. Siyonizm, asimilasyonun boş bir hayal olduğu, Yahudilerin her zaman potansiyel hainler olarak görüleceği fikrinden doğmuştu. Siyonistler bu ikilemi çözmek için Yahudiler için bir anavatan arayışına girmişlerdi. Aslında, İsrail'in kuruluşu,
Hangi siyasi eğilimden olursa olsun, Amerikan Yahudisi entelektüeller, İsrail'in kaderine karşı kayıtsız bir tutum takındılar. 1960'lardaki sol-liberal New Yorklu Yahudi entelektüeller hakkkındaki ayrıtılı çalışmalarda İsrail'in adı bile geçmemektedir. Haziran savaşından hemen önce AJC, "Yahudi Kimliği: Burada ve Şimdi" konulu bir sempozyum düzenledi. "Yahudi toplumunun en iyi" otuz bir beyninden sadece üçü İsrail'in adını ağzına aldı; bunlardan ikisi de İsrail'in ne kadar önemsiz olduğunu anlatmak içindi." İroniye bakın ki, tanınmış Yahudi entelektüellerden sadece ikisi, 1967 Haziranı'ndan önce de İsrail'le ilgilenmişlerdi: Hannah Arendt ve Noam Chomsky. Sonra, Haziran Savaşı geldi. İsrail'in ezici güç gösterisinden etkilenen ABD, bunu stratejik bir yatırıma dönüştürmeye girişti.
Haziran 1967, Arap-İsrail savaşıyla birlikte her şey değişti. Her anlamda, sadece bu çatışmadan sonra Holokost, Amerikan Yahudilerinin yaşamlarının bir parçası oldu." Bu değişimin açıklaması, genellikle, Haziran'daki savaş boyunca İsrail'in yalıtılmışlığı ve savunmasızlığının, Nazi soykırımının anılarını canlandırdığı şeklinde
Reklam
Birkaç yıl önceki unutulmaz bir polemikte Gore Vidal, Amerikan Yahudi Komitesi yayın organı Commentary'nin ikinci editörü Norman Podhoretz'i Amerikalı olmamakla itham etti. Kanıtı ise, Podhoretz'in "Cumhuriyetimizi etkilemeye devam eden tek büyük trajik olaya", İç Savaş'a, Yahudilerin kaygılarından daha az önem atfetmesiydi. Ancak Podhoretz, belki de kendisini itham eden adamdan daha Amerikalıydı. Amerikan kültürel ortamının merkezinde artık "Eyaletler Arası Savaş" değil, "Yahudilere Karşı Savaş" yer alıyordu. Pek çok üniversite öğretim üyesinin de tanıklık edebileceği gibi, üniversite öğrencilerinin çoğu İç Savaş'ın değil de Nazi holokostunun hangi yüzyılda yapıldığını ve kaç kişinin öldüğünü daha iyi bilmektedir. Aslında, bugün üniversite dersliklerinde yankılanan tek tarihsel olay, Nazi holokostudur. Anketler, Amerikalıların çoğunun Holokost'u, Pearl Harbor baskınından ya da Japonya'ya atom bombası atılmasından daha iyi bildiğini göstermektedir.
Annem ve babam, Nazi soykırımının tahrif ve istismar edilmesine neden bu kadar içerlediğimi merak ediyorlardı. Buna cevabım ise, bu soykırımın İsrail devletinin suç dolu politikalarını meşrulaştırmaya ve bu politikalar için ABD'den destek almasına aracı olmasıdır. Kişisel sebebi de var tabii ki. Ailemin çektiği çilelerin hatırasını önemsiyorum. Holokost endüstrisinin, "yardıma muhtaç Holokost kurbanları" adına Avrupa'dan para kopartmak için yürüttüğü kampanya, şehitliğin ahlaki itibarını, bir Monte Carlo kumarhanesinin düzeyine düşürmüştür. Bu kaygılarımın yanı sıra, tarihsel kayıtların doğruluğunu korumak ve bunun için savaşmak benim için hâlâ önemli. Bu kitabın son sayfalarında, Nazi holokostundan sadece "Almanlar" ya da "Yahudi olmayanlar" değil, kendimiz hakkında da çok şey öğreneceğimizi söylüyorum. Yine de, Nazi holokostundan gerçekten bir şeyler öğrenmek için, fiziki boyutlarını değil ahlaki boyutlarını öne çıkarmalıyız. Nazi soykırımını anmak için pek çok kurumsal ve özel kaynak tahsis edildi. Ortaya çıkan şeylerin çoğu beş para etmez, Yahudilerin çektikleri çilelere değil de Yahudilerin gelişmelerine bir övgüden öteye gidemiyorlar. Artık kalplerimizi insanlığın geri kalanının çektiği çilelere de açmanın vakti geldi de geçiyor
Aslında Holokost, vazgeçilmez bir ideolojik silah olduğunu kanıtlamıştır. Bu silahın kullanımıyla birlikte, korkunç bir insan hakları geçmişine sahip, dünyanın en ürkütücü askeri güçlerinden biri, kendisini "kurban" devlet olarak gösterebilmekte, ABD'deki en başarılı etnik grup da aynı şekilde kurban statüsü elde edebilmektedir. Bu sahte kurbanlık statüsü, hatırı sayılır servetlerin birikmesine yol açmanın yanında, eleştirilere karşı da bir tür dokunulmazlık kazandırmıştır. Şunu da eklemeliyim ki, bu dokunulmazlıktan faydalananlar, beraberinde getirdiği ahlaki yozlaşmadan da kaçamamışlardır.
Finkelstein'in holokost endüstrisi ile kastettiği, Nazi Almanya'sında Yahudilerin uğradığı acıların bugün İsrail ve Amerikan Yahudi elitleri eliyle istismar edilmesi ve bu sayede İsrail'in yetmiş yıla yayılan soykırım politikasının meşrulaştırılmasıdır. Altı Gün Savaşları sonrasında İsrail'in uluslararası kamuoyu nezdinde desteğe ihtiyaç duyduğu bir ortamda holokost, bir tür ideolojik silah olarak geliştirilmiş ve bu sayede İsrail'in kurban devlet imajı pekiştirilmiştir. Holokost'un bu kullanımı sayesinde başta ABD olmak üzere hemen tüm Batı ülkeleri İsrail'e açık destek verir bir pozisyonda mevzilenmiş ve İsrail sorunu mevcut politik atmosferle tamamen alakasız bir şekilde Alman Nazi politikaları üzerinden okunur hale gelmiştir.
Okuma, icadından beri bir başkasının başka bir zamanda ardında bıraktığı işaretleri keşfetmek, alımlamak ve yorumlamaktır. Bir izi okumak ve ne söylediği üzerine düşünmek anlamına gelir. Harflerde bir öteki gizlenir, okumak da o sesin size hitap etmesine ve onun size dokunmasına izin vermek demektir. Dokunuş, kendi dilini bulmaya dönük bir itkidir. Öteki benle konuşur, ona sorular sormama izin verir, bunlara kaçamak veya doğrudan cevaplar verir, kitap sayfalarının sahnesinde bana da sırnaşarak dans eder ya da utangaçça saklanır satırlar arasında. Ötekinin metne bıraktığını okuma edimiyle kendi benliğime alabilirim; ötekinin idrakiyle özdeş olması gerekmeyen kendi idrakim buna aracılık eder. Sadece kendi sesini işiteni, başka bir sese yaklaştırır okumak. Niye? Daha zengin bir benliğe kavuşmak için; çünkü kendisinden başka bir şeyi içine alamayan benlik, yoksul kalır. Kendi dokunulmaz kimliğinde inat etmek yerine kendini, kendiliğini yitirmeyecek ölçüde değiştirmeye ve genişletmeye açık bir bütünlük olarak anlayan bir benlik, alımlama kabiliyetini de artırır. Böylece giderek, içine aldığı ve kendini sürekli gözden geçirip yeniden formüle etmesini sağlayan itkilerin bir toplamı olur. Filigran bir yapı oluşur bu şekilde. Bir noktada benlik, kendisinden kaynaklanan işaretler, cümleler ve düşüncelerle, ötekinden devraldıkları arasında ayrım yapamaz hale gelir.
2.027 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.