İki büyük Halife zamanında hiçbir noktası kararmayan mukaddes emanet Hazreti Osman devrinde solmaya istidat kazanır gibi oldu. Bütün büyük Sahabîlerle beraber Hazreti Osman'ı da bu acıyı duyanlar arasında görmeliyiz. Ne var ki, o, kıymette ve sırada üçüncü büyük Halife, bu hâli önleyebilmenin yalçın mizacına sahip değildir. Bu da onun başkaca büyüklüğünden eksiltmez.
Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
"Ashabım! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden
Hz. Peygamber, Arafat'taki hutbesinde, Allah-u Teala'ya hamd-ü senadan sonra şöyle buyurdular:
“Ey insanlar! Beni dinleyin. Belki bu yıldan sonra burada sizinle bir daha buluşamam. İslamiyet'ten önceki zamana ait bütün cahiliyet âdetlerini ayağımın altına alıp çiğniyorum.
Arab'ın Arap olmıyan (yabancıya) bir yabancının da
Suları bile "Allah deyu deyu" akan vatanın,o mukaddes emanet çerçevesinin "Harîm-i İsmet"inde,Anadolu,düşmanlarını boğacak şuura yükselmedikçe,bilerek veya bilmeyerek Firavunların ehramlarına taş taşıyan esirlerden farksız yaşayacaktır.