Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıllar önce, şu asrın enaniyetli denizinde, nefsin ve şeytanın binbir hilesine, oyununa, tuzağına düşmeden yaşamanın olabildiğince zor, olabildiğince ağır gözüktüğü bir vakitte şöyle demiştim kendi kendime: "Ölmeye karar verenlerin işinin kolay olduğunu sanmıyorum. Fakat yaşamaya karar vermek, çok daha zor." Hele şu asırda, daha da
Âh! Ne bahtiyardır o insan ki bir mü'min kardeşinin imanının kurtulmasına sebep olur.
Reklam
El-Mü'min (celle celâlühû)
"İnsan kalbini şüphe ve tereddütlerden kurtararak imana kavuşturan Allah'tır."
Mü'minin iç âleminde iki türlü çağrı vardır. •Şeytan ve şeytanın adamları insanı kibre, hasede, kötülüğe, fesada, eziyete, kâr uğruna aldatmaya çağırmakta; bu çağriya kulak veren insanlara da bu işleri meşru göstermektedir. Şeytanın çağrısını dinleyen kimsenin davranışları ona göre şekillenmektedir. •Mü'minin bünyesindeki ikinci çağrı, iyiliğin çağrısıdır. Allah, meleklerini mü'min kullarına iyiliği hatırlatmaları için görevlendirir. İnsanın içinden gelerek yaptığı iyilikler Allah'ın yardımıyladır. Bu iki çağrıyı insan kendi iradesini kullanarak davranışlara dönüştürür; böylece ahlaklı ya da ahlaktan yoksun insan haline gelmiş olur.
Sevgi, merhamet, iyi düşünme gibi duygular ancak insanin bizzat benliginin iyiye yönlendirilmesi ile kazanılabilir. Kendisine karsi ahlakını, Rabbine ve topluma karşı ahlakını tamamlamış bir mü'min; erdemli insan olma yolunda adım adım ilerlemektedir.
Mü'minin tevazusu önce Rabbine ve dinine karşıdır. Rabbinin emirlerine karşı aklını delil olarak göstermeyen, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin getirmiş olduğu emir ve yasaklara boyun eğen, dininin emirlerini kendisine göre yorumlamayan mü'min tevazu sahibidir. Dinine karşı tevazu sahibi mü'min, insanlara karşı da mütevazıdır. Allah'ın bir insan için takdir ettiği hayattan, Allah'ın kendisine verdiği nimetleri mü'min kardeşine de vermesinden razı olması tevazu göstergesidir.
Reklam
• Mü'min kendisine verilmiş olan kabiliyetlere karşı da kanaatkardır. Allah'ın her bir kulu, doğuştan belli bir kapasite ile doğmuştur. Ve Allah vermiş olduğu bu kapasiteyi insanın kulluk pozisyonunda kullanmasını istemiştir. Kulun kapasitesini kabul edip verilenden memnun olması beklenmektedir. Böylece insan, kabiliyetlerini başkasıyla kıyas etmeden kendi şartlarında elinden geleni yaparak başarılı olmanın yolunu aramış olur.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.