Eyledi çoktan beri eyyâm-ı firkat imtidâd
Izdirâbım olmada yevmen fe yevmâ müstezâd
El-emân ey rûh-ı âlem kıl beni lûtfunla şâd
Ceyș-i gam bastı gönül muhtâc-ı imdâd oldu gel
Âşık-ı dil-hastanın mu'tâdı feryād oldu gel
O bir Vâli-i vâlâ-şândır 'ömrü müstezâd olsun
"Umûm bendegânı, sâye-i lûtfunda şâd olsun
Meyânında benim de kevkeb-i bahtım küşâd olsun
Açılmış ellerin bahtı, bizimki kâra kalmıştır
Ânın da inkişâfi himmet-i ebrâra kalmıştır.
Garâibü’s-Sıgar, Hüseyin Baykara’nın şiir yazmada durgunlaştığı sırada Nevâyî’ye iki ayrı divan daha tertip ederek bunların sayısını dörde çıkarmasını istemesi üzerine, Nevâyî’nin ilk tertiplediği iki divanı ile yirmi yaşına kadar söylediği şiirlerini bir sınıflamaya tabi tutarak oluşturduğu divanıdır. 676 gazel, 1 müstezad, 3 muhammes, 1 müseddes, 1 tercibend, 1 mesnevî, 50 kıt’a ve 133 rubaî’den oluşan eser yayımlanmıştır. Eser Günay Kut hoca tarafından yayına hazırlanmış ve eser TDK tarafından yayınlanmıştır.
Gara'ibü'ş-ŞıgarAli Şir Nevai · Türk Dil Kurumu Yayınları · 20004 okunma
Serbest müstezad ile yazılmış bu şiirler, bir aşığın bir kadına olan duygularının hislerinin yazıya dökülmüş halidir. Kitabın içindeki şiirlere bakıldığında aşığın, sevdiği kadın hakkında hissettikleri duyguları görebilmekteyiz. Zaten şiir dediğimiz de duygularımızın dışa vurumu değil midir. O yüzdendir ki şairimizin kadına olan duygularının dışa vurumu olan şiirlere baktığımızda insana ait olan duyguları bize hissettirebilmektedir. Haydar Ergülen'in "ben hangi hangi kadından şair olduğumu bilirim" mısrası bize aşkın, insanın içindeki o yoğun duyguların dışa vurumunu tetikleyici olduğunu göstermiştir. Şairin bu eserinde duygularının kalp ritimleri gibi alçalıp yükseldiğini görebilmekteyiz. Şairin ilk şiirlerinin yer aldığı bu eser şairimizin sanat ve edebiyat yolundaki ilk adımı olması dileğiyle.
Bir Gökyüzü GüzeliMehmet Emin Çakmak · KİTAPYURDU DOĞRUDAN YAYINCILIK (KDY) · 20205 okunma
Gülzar-ı hüsünsün benim ey gonca dehanım Gülşende el canım
Atma sineme gamzen okun kaşı kemanım
Dinle bu figanım
Rahmet bu sinem yaresine ey şep-i huban
Çeşmin hele giryan
Sensiz bu kerem kânı benim şah-ı cihanım
Ey yusuf sanim
Gel etme benim hicr ile bu didemi giryan
Bağrımda bu hicran
Efganıma rahmet benim ey tuti zebanım
Ey taze civanım
Ey kaşı keman cam ile uşşak meye döndü
Kaddim neye döndü
Bu devr-i felekte hele bir Gevherî kânım
Âlemlere şanım
Gevheri
MÜSTEZAD
Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figânın Zabt eyle dehânın
Hançer gibi deldi ciğerim tîğ-ı zebanın Te’sîr-i lisânın
Âh etse nola bülbül-i dil meşhedim üzre Tâ mahşer olunca
Çok çekti gam-ı harını gül-zâr-ı cihanın Bu bâğ-ı fenanın
İzzet ne şeker çiğnedi tûtî gibi bilmem Açmış yeni bir söz
Reşk ile sulandı yine ağzı şu’arânın Sınf-ı husemânın
İzzet Molla