Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygu Yıldırım

Duygu Yıldırım
@mvmsigri
331 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Jose Saramago’ya 1998 Nobel edebiyat ödülünü kazandıran romanı. Romanın akıcı bir dili ve anlatımı olduğunu söyleyebilirim, öyle ki yazarın noktalama işaretlerine pek de önem vermemesi, diyaloğları virgül kullanarak ayırması ve kitaptaki karakterlerin bir isminin olmayışı onları betimleme ve sıfatlar ile tanımamız kitabın akıcığını bozmamış. Kitabın genelinde zorluklara rağmen bazı insanların hayatta kalabilme uğruna yapamayacağı, denemeyemeyeceği hiçbir şey olmayacağına ve konu edinilen bulaşıcı körlüğün bu gibi insanların bencilce yaşamına atıfta bulunuyor diyebiliriz. Bazen yardım ediyor gibi görünerek, bazen kadına ruhsal ve fiziksel şiddet ederek, bazen hayatta kalabilmek için başkasını göz göre göre feda etmek, bazen halk dili ile koğuş ağalığı yaparak, bazense özğürlüğün elinden alınarak karşı gelememek gibi gibi daha pek çok şey… Kitapta çoğu şeye sahipken bir anda kaybedilmesinin ve bunların aslında ne büyük zenginlik ve nimet olduğunu karakterlerin yaşayarak okuyucuların ise okuyarak bir kez daha idrak etmesine vesile oluyor. Buna rağmen insanların bir uzvunu kaybetmesi insanlığın ya da merhametin tekrar geri geleceği anlamını taşımadığı da aşikar. Ayrıca kitapta güzellik ve çirkinlik üzerine konuşulması da kırıcıydı. Bazı kısımlarını okurken “Hani güzellik göreceliydi?” diyorsunuz. Bu da ayrı bir bakış açısıydı. Kitabın nasıl biteceğini tahmin etmiştim öyle de oldu fakat bazı karakterlerin hikayeleri yarım kalmış gibi hissetmedim değil. Devamı olsa nasıl olurdu, bir neticeye ulaştı mı dediğim karakterler oldu.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
Reklam
360 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Belki de en ağırı vicdan hastalığı..
Stefan Zweig bu kitabında insanın vicdanını, acıma duygusunu ve merhamet duygusunu kontrol edemeyip ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemediğinde akabinde gösterilebilecek davranışlardan biri olan -belki de en kolayı- tüm olanlardan kaçarak vicdanında kurtulabileciğini düşünen karekterin iç dünyasını anlatıyor. Lakin öyle bir kaçış ki karakter sadece fiziksel olarak kaçıyor yazarın da söylediği gibi insanın her şeyden kaçabileceğini ama vicdanındanından asla kaçamayacağını çok iyi psikolojik analizlerle esere yansıtılmış. Stefan Zweig eserlerinde genel olarak sıradan insanların sıradışı tecrübelerinden bahseder, bu eserinde de astım hastası olan eşinin hayat hikayesinden etkilenerek ele almış. Eşi ile arasında nasıl bir ilişki olabileceği çıkarabileceği gibi eşi ile intiharı hakkında da bağlantı kurulabileceğini düşünüyorum. Kitabın sonlarına doğru intihar etmeyi düşündüğünü anlattığı sayfalarda intihar şeklinin farklı olsa da intihara hazırlığın kendi intiharı ile aynı olması dikkatimi çekmişti. Eserde silahla intihar etmeyi düşünmüştü ama yine kendi intiharında da olduğu gibi en güzel kıyafetlerle, en güzel hali ile intihar etmenin daha iyi olabileğini yansıtmıştı. Yazarın bu eseri ve birçok eserinin ortak özelliği karakterlerinde yoğun bir duygusallık ve büyük bir umutsuzluğun var olmasından da anlaşılabileceği gibi yazarın psikolojik olarak duygusal ve hassas bir insan olması onu intihara sürükleyen etkenlerden biri olduğu çıkarılabilir. Yazarın eserlerinde beni etkileyen tarafı ise kendini arayan bir insan olarak ruhunun derinlerine doğru yolculuk yapması oldu.
Acımak
AcımakStefan Zweig · Kutup Yıldızı Yayınları · 20166,1bin okunma
110 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitap sizi derin düşüncelere sürüklüyor ki bir kitapta olması gereken özelliklerden birisi de bu olmalı diye düşünüyorum. Anlatıma bakıldığında ise bu kitabın bir hikaye anlatma derdi yok. Kitap kendine, özüne yabancılaşan birisinin artık yaşadığı hayatın nasıl kendi hayatı olmadığını olsa da olur olmasa da olur gibi umursamaz düşüncelerini iyi bir kişilik analizi ile yansıtıyor. Kitabın kahramanı ile empati kurduğunuzda bazen sinirleniyorsunuz lakin güzel bir kitaptı..
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2020111,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
413 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"Gün Olur Asra Bedel" ismi ile uyumlu olarak karekterin bir gün içine yıllarını sığdırmasını görüyoruz. Kitapta Yedigey'in birlikte bir ömür geçirdiği arkadaşı Kazangap'ın vefatı sonrası arkadaşının istediği yere gömülmesi için yola çıkılıyor. Bu yolculuk sırasında da karakterin geçmiş yaşantısından bahsedilmiş. Öyle ki insan yaşamının bir film şeridi gibi göz önünden geçirilmesi söz konusu. Karekterin yakın arkadaşını kaybetmesi sonrasında bu şekilde geçmişe doğru bir serüvene çıkması aslında karakterin ölümlü olan bu dünyada geldik gidiyoruz hüznü ile geriye doğru bakıp nasıl yaşadığına dair hayatını sorgulamasıdır. Kitabın anlatımına bakıldığında ise fantastik, ütopik ve gerçekçi yönler yalın anlatım ile çok iyi harmanlanmış. Bunlar dışında kitapta sık sık "Trenler ise doğudan batıya batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi.." cümlesi tekrarlanıyor. Bana göre insana hiçliğini fark ettiren bir yanı var bu cümlenin. Hayatımızda ne olursa olsun yaşantılarımızdan bağımsız olarak hayatın her halükarda devam etmesi çıkarılabilir bu cümleden. Öyle değil mi ki hayatta ne yaşamış olursak olalım ister üzgün olalım ister mutlu fark etmeksizin hayatın akışı değişmiyor, trenler ise doğudan batıya batıdan doğuya gidip geliyor..
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,7bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Victor Hugo'nun bu kitabında adalet kavramını kitabın başından sonuna kadar sorgulamamak elde değil. Çünkü insanlar sürekli idam ediliyorlar ve insanlar bundan hiç etkilenmeden sanki bir oyun seyreder gibi idam edilen kişileri izliyorlar. "Bu kişinin gerçekten suçu var mı?" diye kimse düşünmüyor. Victor Hugo adalet dışında matbaanın
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Nilüfer Yayınları · 201632,8bin okunma
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Altı bölümden oluşan bu kitap Einstein'ın meşhur bulmacası ile başlıyor. Mantıklı ve stratejik düşünmeyi gerektiren, aklınızın sınırlarını zorlayacağınız bu bulmaca verilen ipuçları baz alınarak olası sonuçları sabırla deneyerek belli bir neticeye ulaşabileceğiniz, bulmaca sevenler için gerçekten zevkli bir bulmaca. Her bölümde ayrı bir konuya yönelik bulmacalar ve çerez başlığı adı altında basit, eğlenceli olasılık soruları mevcut. Her bölümün ayrı bir öğreticiliği var lakin dördüncü bölüm olan "Hareket, Sonsuzluk ve Belirsizlik" bölümü benim daha çok ilgimi çektiği için en beğendiğim kısımdı. Bu bölüm benim için ayrı bir düşündürücüydü diyebilirim. Ayrıca her bölüm için bulmaca ve paradokslarda işe yarayan bilgiler günlük hayatta karşılaştığımız konu ve olaylara uyarlanıp transfer edilebilir nitelikte bilgiler olduğunu düşünüyorum.. Psikoloji, felsefe, mantık, muhakeme, strateji içeren bu kitap matematikle, ilginç bulmaca ve problemlerle uğraşmayı sevenler için uygun bir kitap..
Einstein Bulmacası
Einstein BulmacasıJeremy Stangroom · Domingo Yayınevi · 2009324 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Shakespeare'in romantik komedi tadında olan bu tiyatro eserini okurken kendinizi tiyatro sahnesinde bu oyunu izlerken bulabilirsiniz. Üstelik ne kadar da olay örgüsü belli olsa da sahne, kişiler, kostüm vs. bu defa kendi hayaliniz. Öyle ki okurken sanki bir tiyatro salonuna oturdum ve benim hayal ettiğim kişiler sahnede oyunu oynadı.. Shakespeare'in şairane dilinden etkilenmemek elde değil. Anlatımı akıcı ve sürükleyici olan bu eseri de keyifle okunuyor, bir yandan güldürürken bir yandan hüzünlendiriyor..
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Bir Yaz Gecesi RüyasıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201716,8bin okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlık zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Antik Kitap · 201658,9bin okunma
464 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Platon'un iki bin dört yüz yıl önce yazdığı bu kitap diyaloglardan oluşuyor. Karakterler kendi aralarında sohbet ediyorlar, sohbet edenlerden biri de Platon'un hocası olan büyük filozof Sokrates. Anlatımı akıcı ve ağır olmayan bu kitap on bölüm oluşuyor. Birinci bölümde adalet kavramı üzerine bir tartışmaya yer verilmiş. Daha doğrusu farklı
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Profıl Kitap · 201126,7bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Rasim Özdenören'in bu kitabı Müslüman ve Türkçe konuşulan bir ülkede, Batılılaşma adı altında anlam kaymalarına uğrayan kelimelerin kafa karıştırıcı yönlerini İslâmî düşünce yönünden irdeleme imkanı veriyor bizlere. Kitapta felsefeye, tarihe, siyasete uzanan daha birçok alanda kullanılan ve gündelik dilimizde kullandığımız çeşitli kelimelerin
Kafa Karıştıran Kelimeler
Kafa Karıştıran KelimelerRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 20221,604 okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"İnsanın Acısını İnsan Alır" Şükrü Erbaş'ın yalnızlık, boşluklar, şimdi, yaşlılık, acı, hüzün, sevinç, aşk, anılar ve birçok konuyu ele aldığı deneme kitabı. Anlayacağınız Şükrü Erbaş muhtelif düşencelere hitap etmiş.. Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm "Bir Gün Ölümden Önce" ikinci bölüm "İnsanın Acısını İnsan
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan AlırŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201810,2bin okunma
386 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
EMMA ZİYAGİL..
İlk toplumsal gerçekçi roman olan Madam Bovary, Charles adında genç bir doktorla gözünü hırs, şehvet, para bürümüş, hiçbir şeyle mutlu olmak nedir bilmeyen Emma adında bir kızın yaşamını anlatan eserdir. Emma hayatını arayışlarla geçiren hep yeni şeyler arayan ve hep farklı adamlara giden, farklı hayatlara imrenen birisi. Charles ise Emma'nın başkalarına duyduğu aşkın farkında bile olmayan biri. Hiç mi insan şüphelenmez anlamıyorum diyorum ama bazen insan karşısındaki kişiye öyle çok değer verir ki - konuşmasa dahi davranışlarından dolayı- onun incitecek bir davranışta bulunacağını düşünmez. ("Aşkın gözü kördür" atasözü bu olsa gerek.) Emma'nın en çok seveni Charles idi. Fakat sürekli ihanet etti, bu durum çok üzücüydü. Oysa seven insan daha duyarlı ve hassas olmalıdır. Karşısındakini üzmemeli ve incitmemelidir. Bunu en iyi Erich Fromm şu sözleri ile açıklamıştır: "insan seviyorsa şu iki şeyi asla yapmaz ve yapmamalıdır da. Aldatmamalı ve ağlatmamalı. Çünkü aldatmak insan onuruna, ağlatmak ise insan yüreğine yapılmış en çirkin saldırıdır." Evet, Emma bayağı diye tabir edebileceğimiz bir kadındır. Ne var ki çok daha kötülerine şahit olmaktayız.. Sonraları çıkmaza düşen Emma trajik olarak intihar eder. Ona çok seven Charles kederinden mahvolur ve kısa zaman içinde O da ölür. Ayrıca anlatımında akıcı üslupla ayrıntılı betimlemeye yer veren Flaubert’in Emma’nın ölümünü sayfalarca betimleyip Charles’ın ölümünü “Düştü, öldü.” diyerek bitirmesi de beni ayrıyeten üzdü..
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Karbon Kitaplar · 201933,2bin okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Dostoyevski'nin bu eseri dört öyküden oluşuyor. Fakat ben "Ev Sahibesi" öyküsünü diğer üç öyküye göre daha etkileyici buldum diyebilirim. Dostoyevski bu öyküsünü bazen romantik havaya bürünüp Shakespeare'leşen üslupla bazense ilahi ikonalarıyla Dante'leşen bir üslupla ele almış. Genel olarak ise bende olay örgüsünden ziyade karakterlerin ruh hali etki yarattı. Başkahraman Ordinov içine kapanık ve her daim bilim ile uğraş içerisinde olan bir adam. Katerina ise ruh hali olabildiğine değişken bir bayan. Yine Dostoyevski bu öyküsünde de ruh hali tasvirlerine yer verdiği gibi gerçek ve hayal arası sürekli çelişkilere düşeceğiniz olaylara yer vererek gönlümüzü adeta bir duygu karmaşasının girdabına sokuyor..
Ev Sahibesi
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,4bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Bana pranganın ne olduğunu merak ettiren kitabın sahibidir Ahmed Arif.. Pranga kötü işler yapanlara takılıyormuş ya hani Ahmed Arif işte öyle kötü sevmiş ki hasretinden prangalar eskitmiş bir yüreğe sahip. Kitabın ismi aslında "Hasretinden Prangalar Çürüttüm" olacakmış fakat Ahmed Arif "çürüttüm" kelimesini hoş bulmamış.
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,9bin okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Montaigne'nin kendimi anlatıyorum dediği bu kitap aslında seni sana anlatan kitabıdır. “Benim yaptığım bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir" diyerek insanın en başta kendisini bilmesi gerektiğine değiniyor. Çünkü insanın kendini tanıdığı zaman başkasını da anlayabileceği savunuyor Montaigne. "Yazdıklarımla başkasına değil kendime ders veriyorum." diyerek de amacının eğitmek, öğretmek, sorunları çözmek değil sadece yaşantı ve gözlemlerini sorgulaması neticesindeki düşüncelerini paylaşmasıdır. Bitirmek için acele etmenize gerek olmayan bir eser olduğunu düşünüyorum. İnsani düşünceler, ilişkiler hakkında aklınıza gelebilecek tüm konulara değinilmiş ve bir solukta bitirmek yerine ara ara açıp rastgele seçtiğiniz bir konuyu okuyabileceğiniz bir kitap..
Denemeler
DenemelerMontaigne · Gönül Yayınları · 201554,7bin okunma
118 syf.
7/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Kitaba giriş Victor Hugo’nun idama bakış açısını anlattığı ön söz ile başlıyor. Yaklaşık 40 sayfa olan ön sözde suç, ceza ve idam hakkında birçok düşünce ele alınırken siyasilerin kendi çıkarları için yasaları değiştirmelerinden bahsedilmiş. Burada o zamanlarda hemen hemen her şeyde olduğu gibi yasalarda da insan çıkarlarını her zaman ön planda olduğu yansıtılmış. Beni bu ön sözde düşündüren cümle "intikam almak için cezalandırmak yerine iyiliğe yöneltmek için düzeltilmelidir." oldu. Yazar bireyin suç işleme ve sonucundaki bedele farklı bir açıdan bakmış, bir nevi suç işlemeyi tedavi edilmesi gereken hastalık olarak nitelemiş. Ön söz sonrası diyalog türünde olan ve toplumda farklı düşüncede, konumda ve görevde olan dokuz kişinin konuşmasına yer verilmiş. Bu konuşmalarda kişilerin bu kitap hakkında düşüncelerine yer verilmiş. Yaklaşık on sayfa süren bu diyalog sonrası neden yaptığı bildirilmemiş olsada cinayet işlemiş ve mahkeme süreci başlamış idam mahkumunun hikayesinin başladığını görüyoruz. Avukatının kürek cezası alması için çabasına karşı ölmeyi yeğleyen suçlu, giyotin sehpasında idam vakti geldiğinde ölmeyi tercih ettiği kürek cezasını dilediğini ve af isteğinin gerçekleşmesini beklemektedir. Bu durum psikolojik olarak kötüye giden mahkumun ölüme yaklaştıkça yaşamayı sevdiği ve ölmek istemediği anlaşılıyor. Anlatımına bakıldığında ise genel olarak açık ve akıcı bir üslupla ele alınan eserde ayrıntılı bir betimlemeye başvurulduğu anlaşılıyor.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,8bin okunma
Reklam
206 syf.
8/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
"Sevgili Dost,  Her defasında bu iki kelime ile başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor. Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor." diyerek her mektubuna "Sevgili Dost" diyerek başlayan yazar, unutulan mektuplaşma kültürümüze vurgu yapıyor. Sohbet havasında yazılmış altmış bir mektuptan oluşan bu kitap yazarın unutulan bir mektubun kefareti olarak nitelediği bir deneme kitabı. Anlatımına baktığımızda yazar düşüncelerini desteklemek istercesine sık sık alıntıya başvurması anlatımda anlaşılırlığı desteklemiş fakat bazı kısımlarda alıntı fazla olmamış mı dediğim de oldu. Bunun dışında anlatımını açık, akıcı ve samimi buldum. Okuyanın illaki kendinden bir şeyler bulacağı bu kitabın her mektubunda farklı bir konuda hisleri ele alan yazar bugünkü insana vurgu yaparken aynı zamanda düşündürüyor. Mektupları okurken bazılarında kafamın içinde dolaşan düşünceler olduğunu ve bunu dile getirmediğim için okurken fark ettiğimi anladım. Kitap genel olarak bende güzel duygular uyandırdı. Ayrıca mektubun unutulmaması gereken özel bir tür olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum belki de daha samimi bulduğum için bana hoş geliyor.. Neyse fazla uzatmadan incelemeyi bir alıntı ile bitirmek istiyorum.. "İnsanlar birbirine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır. Birdenbire ağzımızdan çıkan kelimeleri hiçbir şey geri getiremez. Söylediklerimizin üstü çizilemez. Çünkü söylediklerimiz dinlenmeyebilir; sözümüz kesilir, içeriye o anda biri girer, okunan mektupsa mutlaka tamamlanır." ..
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020bin okunma
158 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
“Yeraltından Notlar” okuyucuyu adeta kendi yaşamını sorgulayıp kendi kişiliği ile ilgili birtakım sorgulamalara gitmesine sebep olan muhteşem ötesi bir kitap. Çaresiz bir insanın hayat karşısında tutunamamasının, ruhsal olarak yaralanmasının, varoluşunu dünyaya haykırmak isterken giderek kabuğuna çekilmesinin hikayesi de denilebilir aslında. İki
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2020128,6bin okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Tolstoy'un yaşamın anlamını, yaşamanın amacını, insanlığın nede yaratıldığını, insanlara nelerin yetmediğini ve doyumsuz olduğunu anlatan kitabıdır. Kitabın anlatımı açık, anlaşılır. Kitap altı hikayeden oluşuyor ve hikayedeki olaylarda anlatılmak istenen duygu ve düşünce lafı dolandırmadan doğrudan verilmesi anlatıma "Özlülük" ve
İnsan Ne ile Yaşar
İnsan Ne ile YaşarLev Tolstoy · Tutku Yayınevi · 2017191,9bin okunma
115 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Bazı zamanlar yaşadığım zamandan pişmanlık duyarım, tam olarak pişmanlık değil de hayıflanma da denilebilir. Dostluğun, kardeşliğin, aşkın ve insan ilişkilerin bozulmadığı o zamanlarda yaşamak isterdim. Tertemiz duyguların tertemiz insanlarını tanımak isterdim. Kitabı okuduğum süreç içerisinde de o zamanda yaşayan biri gibi hissettim. Kitabın anlatımını baktığımızda ise Bulgaristan muharici olan Ali'nin ve oğlu Mustafa'nın hikayesi yalın ve anlaşılır bir üslupla anlatılıyor. Haksızlığa gelemediği için hiçbir işte tutunamayan Ali'nin oradan oraya savrulduğu kasabalarda geçen sıkıltılı ama bir o kadar da mutlu yaşam öyküsü anlatılıyor. Kâh orada kâh burada geçen kısa ama uzun hikaye de denilebilir..
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,3bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
"İnsancıklar" Dostoyevski'nin ilk romanı. Yirmili yaşların başında yazdığı bu romanı günümüzde hala severek okunuyor olması Dostoyevski'nin zamana yenilmeyen bir yazar olduğunun göstergesi. Bu romanda bir avlunun karşılıklı iki odasında oturan Devuşkin ve Varvara'nın yazışmalarını okuyoruz. Dostoyevski sınıf ayrımını ve yoksulluğu o kadar gerçekçi ve içten anlatmış ki romandaki mektuplaşmalardan bile toplumdaki yoksul insanları küçümseyen bazı zengin kesimin bu insanlara bakış açısı kolaylıkla anlaşılabilir ve hissedilebilir kılmış. Ayrıca yirmili yaşlarda bu romanı yazan Dostoyevski'nin romandaki yaşlı bir adam olan Devuşki'nin ruh halini çok iyi anlayabilmesi, tahlil edebilmesi ve bunu aktarırken çok iyi olması ayriyeten bir başarı olduğunu düşünüyorum.. İnsan zaten Dostoyevski'yi okurken kelimelere teslim oluyor, onlar sizi götürecekler yeri biliyor. Dostoyevski'nin "İnsancıklar"ını okuyan yayımcı Nekrasov "Yeni bir Gogol doğdu!" diyor. Ne kadar haklı olduğu kitaplarını okuduğumuzda da anlıyoruz..
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201862,2bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
31 saatte okudu
Sokrates savunmasını yaparken asla ikna edici bir dil kullanmaz. Ona göre kişi kendi hatasını kendisi bulacak ve kendi tezini kendisi çürütecektir. Sokrates savunması boyunca bunu yapar doğru sorularla kişilerin düşüncelerindeki çelişkileri açığa çıkarmaya çalışır ve daha sonra onları sağlam ve makul sonuçlara yönlendirir. Ama asla cevap vermez, cevap verdirir. Çünkü bu şekilde daha anlamlı ve kalıcı öğrenmeler oluşturacağını düşünür. Kişi söylediğine önce kendi inanmalı kendisi yalanlamalıdır. Aksi taktirde kişiliğinde barındırdığı kibirlilik yüzünden kim ne anlatırsa anlatsın at gözlüklerini çıkartıp ona inanmayacaktır. Eğitimde sınıf içi aktivitelerde sokratik tartışma dediğimiz bir tartışma tekniği de vardır. Temelinde muhakeme ile akıl yürütmeyi sağlayan bu teknik kitabın her sayfasında ilmek ilmek işlenmiştir. Ayrıca Sokrates'in savunmasında da yaptığı kişinin kendi hatasını kendisinin bulmasını sağlamak büyük başarı olduğunu düşünüyorum..
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,9bin okunma