Bugün taklidi imanın en güzel örneğini, secdeye kapanışın en samimisini, belki de amini meleklerin aminine denk gelen "Amin" sadâsının en içtenini, salavatın en sevimlisini gördüm.
Camideki o küçük kız çocuğu beni çocukluğumun anılarına davet etti, minicik elleriyle elimden tuttu ve aldı götürdü.
Babaannemle teravihe gittiğim, namaz kılarken güya yorulduğum, yorulunca mola verdiğim, arkasında oturup çerez yediğim zamanlar geldi aklıma. :)
Çok severdim, yarım yamalak bağladığım yazmamla, oynamayı sevdiğim tesbihimle camiye gitmeyi.
Ve sıkı sıkıya tuttuğum bir poşet çerezim de yanımdan eksik olmazdı.Sanırım uslu bir çocuktum.Tembihleri de dinlerdim, dökmeden yerdim. :)
O günlerimi hayal edince yanı başımda (patır kütür ama bir o kadar şevkle:) secdeye giden saf arkadaşıma verecek çikolata veya topitopun cebimde bulunmayışına üzüldüğüm bir an oldu.
Anladım ki şirin bir saf arkadaşına sahip olmak an meselesi.Tedarikli gitmek gerekiyor. :)
Şuraya iki satır bir şey yazayım demiştim ama çok satır olmuş. :)
Velhasıl kelam camide çocukları görmek o kadar güzel bir duygu ki.
Onlara karşı daha fazla hoşgörülü olalım, güzel bakalım güzel görelim ki onlar da hep gelsinler; minicik ayakları yanımızda iz bıraksın, o incecik sesleri, şen gülüşleri camilerin kubbesinde daima çınlasın.