Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
İslam dîni asla terakkiye mani değildir.
Cumhuriyet dönemi devrimlerin aslında bu dönemde gelişip ortaya konan devrimler olmadığı, bunun bir geçmişinin olduğu, 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devletinde gelişen ve giderek artan Batı taklitçiliğinin bir sonucu olduğu vurgulanıyor. Tanzimat'ın ilanı, Meşrutiyet'in ilanı, Islahat Fermanı'nın ilanı, II. Meşrutiyet'in ilanı
İnsanlık Meselesi...
Dünya'nın en büyük terör devleti olan İtrail'in; kadın, çocuk, yaşlı, genç, hasta demeksizin katleden. Filistin'de hiçbir karış toprak hakkı olmayan ama zulümle Müslüman kardeşlerimizin; vatanlarına el koyan, kutsal değerlerini hiçe sayan, Kudüs'te namaz kılmalarına izin vermeyen, kendi öz vatanlarından sürgün edilen Filistinli kardeşlerimizin acılarına ortak olacağımız bu eser, Mısırlı üstad
Yusuf el-Karadavi "Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs" ün sadece Filistinlilerin değil bütün İslam aleminin ortak davası olarak vurgulamaktadır.
Yüce Allah'ın mübarek kıldırdığını bildirdiği, Müslümanların ilk kıblesini ve Resûlullah'ın(s.a.v)'in İsra ve Miraç mekânını içinde barındıran bu beldenin bugün işgal altında olmasının sebebi dünya Müslümanlarının birlik ve bütünlüğünü kaybetmiş olmasıdır. Ne yazık ki acının boyutu her geçen gün artmakta ve Müslüman alemin bu durumu kınamaktan öteye gidemediğine şahidiz:((
Amerika ve Batı'nın İtrail'e nasıl destek verdiğini? İtrail devletinin kurulması için neler yapıldığını? Filistinli Müslüman kardeşlerimize geçmişten günümüze kadar süregelen bu haksızlığı ve zulmü çok güzel anlatan bu eserle sizlere sunarak, her Müslümanın okuması ve okutturulması gereken
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs kitabı sizlere kesinlikle okumanız gerektiğini tavsiye ederek, sonlandırayım.
Keyifli okumalar!!!
"Bu Mesnevî-i Nuriyenin fevkalâde olan ve hiçbir eserde rastlanmayan bir hususiyeti de bir parmağın hareketiyle birkaç makineyi birden çalıştırmak gibi gayet belâgatlı bir beyan tarzına sahib oluşudur. Sâbıkan zikredildiği gibi, bu muazzam mecmuada hem zikir, hem iman, hem tefekkür, hem ilmi bir arada bulmak daima mümkündür. Meselâ: Salât ü
111 syf.
·
Puan vermedi
Çocukluğumda büyükleri izlerdim ben, her çocuk gibi. Kim neyi seviyordu, neyle ilgiliydi hatırladım.
Esra Kahya bu defa bir durum ve monologdan çok, kısa kısa gerçek mi rüya mı ayırt edemediğimiz zamanlara götürdü beni. Şahane bir düşünce.
Hafıza bekçisi gibi, detayları o kadar ince yakalamış ki.
Benim halam Zeyna’yı çok izlerdi. İsmi
2020 yılında ezoterizm eğitimi sırasında okuma listeme almış olduğum güzel bir kitap ile bir kez daha karşınızdayım. Araya başka araştırma ve merak konuları girince bu kitabı okumak biraz zaman aldı. Gnostik İttifak adlı bu kitaptaki konular iyi araştırılmış, delilleriyle ortaya konulmaya çalışılmış, güzel ve sağlam kaynaklar kullanılmış olduğu
Protestan bir Hristiyan olarak komünizmin yollarında yürümüş, ilmi çok, insafı bol, vicdanı geniş, insan sevgisi büyük ve dünyanın gidişatını kendine dert eden üretken ve bilge bir filozoftan dostça verilmiş bir haber, kardeşçe verilmiş bir müjde:
"GELECEĞİMİZDE İSLAM VAR"
1913'de Marsilya/Fransa’da doğan
Eserde önce Mustafa Sabri Efendi'nin hayatından, eserlerinden ve eserlerinin içeriklerinden kısaca bahsedilmiş.
Mustafa Sabri Efendi'nin bu eseri bir mukaddime ve reddiyelerden oluşmaktadır. Yaklaşık bir 10 sayfalık mukaddimeden sonra;
1. reddiyesinde Antalya Mebusu Hoca Rasih Kaplan'ın şapka kanunu görüşmelerinde anayasadaki hürriyet hakkına tecavüz ettiği kasdıyla muhalefet eden Nureddin Paşa'yı siyasete dini karıştırmak tarzındaki saldırısını ele almış,
2. reddiyesinde Diyanet İşleri Reisi Hoca Rıfat'ın şapka hakkında kendisine sorulan soruya verdiği cevabı naklederek Hoca Rıfat'ın ve ona bu soruyu soranların mantık hatalarını-çelişkilerini vurgulamış,
3. reddiyesinde İstanbul müftüsü Kırmızı Fehmi ile müessesat-ı diniyye müdürü Çingene Esad gibi bir takım zevatın şapka ile namaz kılınması fikrine cevap yazmış,
4. reddiyesinde Mehmed Nureddin isimli birisinin "süt sağılırken şapka giyilebileceği"ne dair bir fetvadan yola çıkarak yaptığı yanlış çıkarımı ispatlamış,
5. reddiyesinde ise mebus Ubeydullah Efendi'nin şapka ve fesle alakalı yazdığı makaleyi naklederek makaleden çıkarttığı fikirlere cevap yazmış ve Ubeydullah efendinin şahsiyetinden bahsetmiştir.
Bu reddiyelerde Türkiye'de neden Müslümanlar'a şapka giydirilmeye çalışıldığından, şapkanın dinen zararlarından, şapkayı dine zıt olmadığını ve dinen sakıncalı olmadığını savunan fikirlerden ve bu fikirlerin hatalı-zararlı yönlerinden bahsedilmiştir.
Baskı olarak orjinal nüsha latinize edilmiş fakat bazı kelimeler, parantez içerisinde günümüz Türkçesinde kullanılan karşılığı belirtilmiş.
Huzur Sokağı
Çok uç noktada bir kitap olmuş … Roman öncelikle huzur sokağında oturan Bilal ve Feyza’nın aşkı ile başlarken bir anda Bilal romandan çıkıyor Feyza ve kızının hayat hikayesine dönüyor… Finalde ise herkes bir araya geliyor ama başlangıçta olduğu gibi kimse mutlu olamıyor… Roman herkesin birbirine iyi davrandığı kötü söz söylemediği bir sokakta başlarken nedense bu sokakta yeni yapılan bir binaya taşınacak insanlara önceden ön yargılı davranarak bir dışlama söz konusu oluyor… Sokakta oturan Bilal herkes tarafından sevilip sayılan birisi ama öyle bir anlatım olmuş ki kişi adeta günahsız melek haline getirilmiş. Mahalleye oturan Feyza’ya aşık olan Bilal, Feyza’nın dini vecibeleri yerine getirmediği gerekçesi ile aşkını kalbine gömer… Başkası ile evlenen Feyza doğru yolu dadısı sayesinde bulurken bir anda Feyza da melek gibi kişi olur … Romanda enterasan olan namaz kılmayan açık giyinen herkes kötü insandır… Sonraki süreçte Feyza kızı Hilali İslami usullere göre yetiştirirken yaşadıkları zorluklar karşımıza çıkmaktadır… Bu ülkede baş örtüsü yüzünden okula alınmayan veya okuldan atılan kişiler olmuştur ama dışarda baş örtüsü takıyor diye kimse dayak yememiştir… Yazar burada biraz abartıya kaçarak Hilal başörtüsü yüzünden defalarca öğretmenlerin den dayak yerken annenin buna sessiz kalır sabır etmesi de ayrı bir uç durum … Yazar bazı olaylar çok abartılı şekilde kaleme alırken bakın müslümanlar böyle eziyet görüyor demeye çalışmış ama bunu yaparken biraz dozu kaçırmış… Okumak tercih meselesi, filmini dahi izlemedim ….
