Esra Hanım'ın okuyuculara garazı var anlaşılan. Yoksa bizi neden kitaptaki biri birinden çok dehşet saçan, kanımızı donduran, içimizi daraltan 12 kısa hikayeyle dövsün dursun? Patalojik insanlarımızın doktor tescili yok diye daha da delirtmenin, darlamanın ne anlamı var?
Şaka bir yana, kalemi güçlü ve hayran bırakan genç yazarımız bu kitabıyla da hastalıklı insanımıza, daha doğrusu insanın binbir haline ayna tutuyor yine başarılı şekilde. Hikayeler akıcı ama zihni zorluyor, okuyucudan, kısa da olsalar, kendisini iyice vermesini istiyor, hikayelere dahil ediyor, üstünkörü okuyup geçemiyorsunuz.
Hikayelerdeki olaylar hep sarsıcı, yüreğinizi ağzınıza getiren cinsten. İyi ki, genç sayılmasam da, daha geç yaşlarda değil de, şimdi okumuşum. Aksi takdirde yüreğim kitabı bitirmeye dayanamayabilirdi. Hani korku filimlerinde adamı hoplatan ve zıplatan sahneler gözle görülür şekilde süne süne gelir de, yine de korkutur ya insanı, işte öyle bekleyeceğim ve yine korkarak ve kendisine sitem ederek okuyacağım istikbaldeki kitaplarını. Kalemine kuvvet, yolu ve bahtı açık olsun. Bize de okumak düşer.
Kitapla kalin...