Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatın reçetesi
Hoca ya "tıp bilir misin?" diye sormuşlar. "Bilirim" demiş, "hem de şöyle ifade ederim. Ayağını sıcak tut, başını serin, kendine bir iş bul, düşünme derin."
Erkek mi, Dişi mi?
Adamın biri, Hocaya sorar: "Nuh'un gemisine zeytin dalını getiren güvercin erkek miydi, dişi miydi?" Hoca cevap verir:" Tabi ki erkekti. Eğer dişi olsaydı, ağzını o kadar kapalı tutamazdı!!!"
Reklam
ESKİ DOLUNAYLAR
Bazen dolunayın kayboluşunu merak eden biri, Hoca ya sorar "Hocam eski dolunayları ne yaparlar?" "Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar..."
Nasıl olduysa Hoca eşeğinden düştü. Çocuklar etrafına toplandılar, gülüşüp alay etmeye başladılar. Hoca, “Aman çocuklar, bu kadar gülecek ne var? Ben zaten inecektim.”
ye kürküm ye
Hoca davet edildiği düğün ziyafetine gündelik elbiseleri ile gidince kimse kendine aldırış etmemiş. Ne buyur diyen var, ne otur diyen. Canı sıkılmış Hocanın. Bir koşu evine dönüp bayramlık kürkünü geçirmiş sırtına. Düğün yerine gelmiş. Onu kürküyle görünce büyük bir saygı göstermişler. Baş köşeye oturtmuşlar. Önüne tabak tabak yemekler sıralamışlar. Hoca kürkünün ucundan tutup çorba tasına daldırmış birden. “Ye kürküm ye... “ demeye başlamış. Şaşırıp sormuşlar: “Ne yapıyorsun Hoca Efendi, kürk yemek yer mi hiç?” Hoca cevabını vermiş sorunun: “Madem ki bütün saygı ve ikram kürküme yapılmıştır. Öyleyse yemeği de o yesin!”
Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine bir ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık kaşık dökmeye: “Ne yapıyorsun Hoca?” demişler. “Göle yoğurt mayası çalıyorum,” demiş kıs kıs gülerek. “Olur mu?” demişler, “Göl yoğurt mayası tutar mı hiç?” Hoca cevabı yapıştırmış tabii: “Ya tutarsa “
Reklam
Adamın biri kargacık burgacık yazılarla dolu bir mektup getirir Hocaya: “Hocam şunu okuyuver Allah aşkına.” Hoca mektuba dikkatle bakar. Yazı o kadar kötü ve karışıktır ki okumak mümkün değil. “Al” der, “ben bu yazıyı okuyamadım!” Adam birden sinirlenir: “Yahu, ne biçim hocasın sen! Kocaman kavuğundan bari utan. Bir mektubu bile okuyamadın!” Bu sefer sinirlenmek sırası Hoca ya gelir. Kavuğunu çıkartıp adamın kafasına geçirerek: “Haydi” der, “marifet kavuktaysa sen oku da görelim!”
Mısır'a kadı oldu
Bir gün Hoca, yine eşeğini kaybeder. Eee, bu kaçıncı! Artık canına tak eder. “İllallah bu taş kafalının elinden! Aklını başına alsın da, biraz da o beni arayıp bulsun!” diye söylenir. Aramaz. Aradan, günler aylar geçer. Eşek ne döner gelir, ne bir kuru selam gönderir. Günlerden bir gün Hoca eşekler başı Deli Ömer’ i görür: “Bu herifin azıcık kulağı deliktir. Şunun bir ağzını arayayım!” der: “Ömer Efendi, bizim eşeği gördün mü?” “Duymadın mı,” der Deli Ömer; senin eşek Mısır’a kadı oldu!” Bunu duyunca, Hoca başını sallar: “Tevekkeli değil; ben bizim çömeze ders verirken, o da kulaklarını dikip dinliyordu!”
Teessüfler hocam :)
Hocanın iki karısı varmış. Bir gün “En çok hangimizi seviyorsun?” diye sorarlar, Hoca söylemek istemez. Yeni karısı: “İkimizde göle düşsek, önce hangimizi kurtarırdın?” demiş. Hoca eski eşine dönmüş, “Sen biraz yüzme biliyordun değil mi?”
Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: “Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Bu neydi?” Hoca: “Hiç, sadece hanımla biraz tartıştık kavuğum merdivenlerden yuvarlandı.” Arkadaşı: “Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çıkar mı?” deyince Hoca, “Ya anlasana içinde bende vardım,” demiş.
Reklam
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?” Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek: “Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
Bazen dolunayın kayboluşunu merak eden biri, Hoca ya sorar: “Hocam eski dolunayları ne yaparlar?” “Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar...”
Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş: “Bu kuş neden bu kadar para ediyor?” “Bu papağandır” demişler, “konuşur.” Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş. “Kaça hindi ?” diye sormuşlar. “On beş altın” demiş Hoca. “Bir hindi on beş altın eder mi?” “Görmüyor musunuz!” demiş Hoca; “yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar.” “Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar?” diye sormuşlar. “Bu da düşünür.”
Evlilik Nedir ?
Hocaya sorarlar: “Hocam evlilik ne demektir?” “Gündüzleri çift hırlama, geceleri çift horlama.”
“Aman ne güzel çocuk... Adı ne bunun?” diye sormuşlar. Hoca: “Adı Farzdır,” demiş. Mollalar şaşırıp birbirlerine bak­mışlar: “Bu ne biçim isim Hoca Efendi?” demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.” Hoca hemen taşı gediğine koymuş: “Sünnet diyeyim de onu da mı yiyeydiniz?
630 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.