Şimdiki Çocuklar Harika , Aziz Nesin'den okuduğum ilk kitap. Son olmamasını umut ediyorum.
Kitap, Ahmet ve Zeynep adındaki ilkokul öğrencilerinin birbirlerine yaşadıklarını anlattıkları mektuplardan oluşuyor. Çocuk gözünden büyüklere bakılıyor. Çocuklar, anne babalarını, öğretmenlerini, büyüklerini eleştiriyorlar. Kendilerine öğüt veren büyüklerin aslında onları eleştirdikleri şeyleri bizzat kendilerinin yaptığını komik bir şekilde anlatıyorlar.
Aziz Nesin bu kitabı yazarken kolay gibi görünen çok zor bir işi başarmış. Büyük olarak çocuk gözünden büyüklere bakabilmiş. Bunu da hem güldürüp hem düşündürerek mizahı kullanarak yapmış. Nasreddin Hoca fıkraları gibi... Bu yüzden kitabı okurken çok eğlendim.
Bazen de Hababam Sınıfı izliyormuş gibi hissettim. Özellikle sınıfa müfettişin geldiği diyaloglar pek çoğumuzun hatırlayacağı sahneyi hatırlattı. İzlemek isteyenler için:
( youtu.be/sutTAoFsOx8 )
Kitabı tüm anne, baba ve öğretmenler okumalı bence. Gülmek eğlenmek isteyenler için de okumalarını şiddetle tavsiye ederim. Ben okurken çok eğlendim :) Eser, beni en çok güldüren kitaplardan biri olarak yerini aldı.
Kitabı öneren
Emre Bulut 'a çok teşekkür ediyorum.
Ben de gülmek isteyenlere, bu kitaba ek olarak kitap önereyim:
Leyla ile Mecnun
Sizin de eklemek istediğiniz kitaplar varsa yoruma ekleyebilirsiniz. Bu aralar biraz gülmeye ihtiyacımız var. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Adamın Biri, Hoca ya sorar:
“Nuh un gemisine zeytin dalını ağzında getiren güvercin erkek miydi, dişi miydi?”
Hoca cevap verir:
“Tabii ki erkekti. Eğer dişi olsaydı, ağzını o kadar kapalı tutamazdı!”
Nasreddin Hoca ölüm döşeğindeymiş.
Karısını çağırmış.
“Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.”
“Ayol Hoca delirdin mi sen? Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?”
“İyi ya Azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.”
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?”
Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek:
“Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
Nasreddin Hoca’nın nasıl biri olduğunu anlatmaya gerek yok. Bilenler bilir, bilmeyenler de çok şey kaybetmişlerdir bir an önce bu muazzam zatı aliyi öğrensinler.
Bizim kültürümüzde çağları aşan böyle bir kişiliğe sahip bir büyüğümüzün olması bizim için gerçekten büyük bir şanstır, nimettir. Mizah anlayışı, hazır cevaplılığı üst seviyededir.
Bir gün Hoca nın bulunduğu bir sohbette sormuşlar:
“Hocam, adam olmanın yolu nedir?”
Hoca düşünceli düşünceli, başını bir o yana bir bu yana sallayarak
“Söyleyen olursa dinlemeli, dinleyen olursa söylemeli” demiş.
Nasreddin Hoca dan, fıkralarından, ona maledilen nüktelerden günümüze pek çok deyim, telmih ulaşmıştır. Öyle ki bunların birçoğu halkımız tarafından atasözlerinden sayılır.
ŞAKADAN HİÇ HOŞLANMAM
Nasreddin Hoca pazarda dalgın yürüyormuş.
Bu sırada ensesine bir tokat gelmiş. Hoca tökezlemiş birkaç adım sendelemiş, neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.
Bir bakmış ki Hoca nın iki katı iriliğinde dev gibi bir adam karşısında. Yutkunmuş önce, sonra sormuş:
“Bana sen mi vurdun be adam?”
Adam:
“Ben vurdum, ne olacak?” “Şakadan mı vurdun, ciddi mi?”
“Ciddi vurdum, ne olacak?”
“Aman aman, öyle olsun. Çünkü şakadan hiç hoşlanmam da...”
Arkadaşlarından biri Hoca ya sorar: “Hoca, dünya kaç metre?”
Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek:
“Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..”
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Sonra:
– Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?
Hoca ne yapsın?
– Haklısın, demiş.
Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca’ya sormuş:
– Haklı değil miyim?
Hoca:
– Vallahi çok haklısın, demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bu işe şaşırmış kalmış.
– Senin kadılığında bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
– Hanım, demiş. Galiba sen de haklısın.
Padişah Hoca’ya sormuş.
“Hocam, ölünce cennete mi giderim yoksa cehenneme mi?”
“Cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen masumlarla cennet dolup taşmak üzere, eğer devam ederseniz size yer kalmayacak.”
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlamış. Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da Hoca başarılı olamamış. Eşeğin sırtında iken Hoca’nın rüzgâr gibi geçtiğini görenler:
“Hayırdır hocam, bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle?” diye sormuşlar. Hoca geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek şöyle cevap vermiş:
“Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktıda, birlikte oraya gidiyoruz.”