Hepimiz biyolojik olarak bir cinsiyete sahip olarak dünyaya geliyoruz. Ancak doğduğumuz andan itibaren bir yandan da toplumsal cinsiyet kavramı beynimize işlenmeye başlıyor. Nereden geldiğini bile bilmediğimiz onlarca kalıplaşmış düşünce bu toplumsal cinsiyet kavramının içinde yer alıyor. Kadınlar ülkesi tam da bu toplumsal cinsiyet rollerinin nereden çıktığını bile açıklayamayacağımız, neden böyle süregeldiğini bizim bile anlayamadığımız şekilde çürümüş bir pozisyonda olduğunu anlatıyor bize.
Alt metin güzel, ana fikir güzel yalnızca hikayeye daha çok girmek karakterleri daha yakından tanımak isterdim. Bu kalıpların ne kadar saçma olduğunu ve aslında tüm bu rolleri kadın ve erkek olarak değil, sadece bir birey olarak kendi zevk ve yaşantımıza göre seçebileceğimizi söylüyor evet ama hikayenin içinde bizzat karakterlerle bu yargıları kırmayı deneyimlesek çok daha güzel olurdu bence.
Yine de dönemine göre çok keyifli ve eleştirel bir bakış açısıyla yazılmış bir kitaptı. Dili de sade bir anda akar gider.