Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bildiğim tanıdığım güzellikleri sen de öğrenmelisin, diyordu. Ne olur benim gibi okuyun; her dedikoduya kulak kabartmayın. Benim gibi okusaydınız; kirli sokakları, yosunlu duvarları, çarpık taşlı binaları severdiniz; tanışmadan severdiniz insanları, onları birbirine benzemedikleri halde, bir yanlarıyla derinde bir yerde aynı olduklarını görürdünüz.
Sayfa 472Kitabı okudu
Ve biz onlara diyeceğiz ki: Hesaplaşma günü geldi. Şimdiye kadar yalnız din kitaplarında yargılandınız. Biz fakirler, zavallılar, yarım yamalaklar, bu kitapları okuyup teselli olurken içinizden güldünüz. Ve çıkarınıza baktınız. Hatta gene sizlerden, sizin gibilerden, büyük düşünürler çıktı ve bu kitapların bizleri
Reklam
"Oğuz Atay, diye araya girdi Harun; Tutunamayanlar'da ne diyordu: 'O kadar kitap okudum yine de manavın beni aldatmasına engel olamıyorum.' "
Sayfa 261 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Sanki akıl, çevreye uymak için gerekli akıl bir anda onu bırakıp gidiyordu. İçini tarifsiz bir korku kaplıyor, olduğu yerde ter içinde kalıyordu. Selim'i düşünen Turgut'tan başka bütün Turgutlar, birdenbire onu yalnız bırakıyordu. Bir çocuk gibi çaresiz ve savunmasız kalıyordu. Üzülme Turgut, bunu karşındaki bilmiyor Turgut, biraz gülümse Turgut, anlıyormuş gibi bak Turgut; kimse o kadar akıllı değildir, kimse seninle korktuğun kadar ilgili değildir Turgut diye kendine cesaret vermeye çalışıyordu. Gerçekten de, çevresinin kendisiyle o kadar ilgili olmadığını anladı kısa zamanda. Yarıda kalan bir sözün peşinden kimse gitmiyordu. Yanlış anladığı bir sözü hemen tekrar ediyorlardı. Demek, diyordu Turgut, kendi kendine, bu güne kadar gereğinden fazla vermişim. Almadıkları bir sürü Turgut vermişim onlara. Bu kadarıyla da idare edilebilirmiş. Eski Turgutlara acıdı. Yalnız ben yaşamışım o Turgutları demek. Ben, bir sürü Turgut'u kendime sakladığımı sanıyordum gene de fazla gelmiş onlara verdiğim. Ben de anlamamışım onları: ne onları ne de onların beni nasıl anladığını görmemişim aslında. Verdiğimle ilgilenmişim yalnız.
Sayfa 402 - İletişim Yayınları
Hikaye
Kunduracı Bahri Usta… Babam bir kunduracıydı. Cebirde ne kadar iyi olduğunu bilmeyenler için sadece Kunduracı Bahri Usta olarak kaldı. Bana göre onun asıl ustalığı cebirdeydi. Okulu dışarıdan bitirmişti, ama rakamlarla arası tanıdığım herkesten çok daha iyiydi. Bu nedenle mühendis olmamda yarı yarıya pay onun. Hatta şöyle bir düşündüm de, payın
Hemen okumalısın yetişmelisin diyordu bana bildiğim tanıdığım güzellikleri sen de öğrenmelisin diyordu ne olur benim gibi okuyun her dedikoduya kulak kabartmayın benim gibi okusaydınız kirli sokakları yosunlu duvarları çarpık taşlı binaları severdiniz tanışmadan severdiniz insanları onları birbirine benzemedikleri halde bir yanlarıyla derinde bir yerde aynı olduklarını görürdünüz ...
Reklam
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklardır, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222,223,224,225,226
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
731 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.