Düşmüş Melekler Şehri Düşmüş Melekler Şehri soru işaretleriyle dolu bir geçiş kitabıydı. Eski çember üyelerini kim öldürüyor, bebekler neden iblis olarak doğuyor, Simon'ın peşindekiler kim, Jace neden böyle davranıyor? derken kitap bir çırpıda bitti. Nedenleri az çok öğrendik. Bu nedenlerin doğurduğu sonuçları da beşinci kitapta göreceğiz. Sadece
Yorumlarını okurken sürekli kendi yorumlarımı hatırlıyorum, kesinlikle seninle aynı düşünüyorum... Seriyi yeniden okuyasım bile geldi ahasggsh bu arada bana kalırsa Alec'i asıl seveceğin serisi Magnus'la olduğu seri "En Büyük Lanetler" gibi bir şeydi sanırım serinin adı, orada gerçek potansiyelini görünüyor.
Camlar Şehri Camlar Şehri, Ölümcül Oyuncaklar serisi hakkında bütün kötü düşüncelerimi tersine çeviren bir kitap oldu. Asla elimden bırakmak istemedim. İlk iki kitaba
Küller Şehri nazaran gerçekten çok başarılıydı. karakterlere tam olarak bağlandım diyebilirim hatta diğer kitaplarda nefret ettiğim Simon bu kitap bittiğinde favori karakterlerimin
Jace ve Alec’in bağı hakkında sonunda benim gibi düşünen birisi… Herkes ay çok güzel falan filan diye yere göğe sığdıramıyor ama Will ve Jem’in parabatailiğini gördükten sonra Jace ve Alec’in ki benim sınıf arkadaşlarımla olan ilişkim gibi SJSJDKDKX
Öncelikle kitabı henüz bitirmişken biraz soluklanmak istiyorum çünkü kalbimi epeyce kırdı. Sanırım okurken kendimi ana karakterle çok iç içe geçirdim, bu yüzden her olay benim başıma gelmiş kadar etkilendim. Hele o evrensel 3 öpücük olayı.. Bazı noktalarda sinirden dişimi sıktım bazen üzüntüden gözlerim doldu ve genelde yazarın kitapları üzerimde bu etkiyi bırakıyor. Karakterlerin bir sürü hatası vardı fakat düşününce bir çoğu insancıldı ve bu kitabı daha gerçek yaptı. Özetle kalbimi çok kırmasına rağmen kitabı sevdim.
Beste bir şeyler çok eksik geldi ve sanırım ilişkilerin karmaşası hiç hoşuma gitmediği için de olabilir, bir dram yaratılmaya çalışmış ama sinir bozucu olmuş gibi geldi bana :/
Ay arkadaşlar fıtı fıtı kitabı okuyordum ama 96’dan bir anda 129’a atladı. Neye uğradığımı şaşırdım baya baya kitabın sayfaları eksik ya. Bir de ben bu kitaba 50 küsürlerde ücret ödedim resmen gözyaşları içinde yuvarlanabilirim!
—Bitirme güncellemesi:
Kitap çok sevimli miydi duygusal mıydı kestiremiyorum ama okumaktan keyif aldığımdan kesinlikle eminim. Ari, içimde sakladığım ve savaştığım her şeyin bir benzeriyle yaşıyordu sanki ve o sorguladıkça ben de sorguladım…
Açıkçası kitap bana biraz 19 Tian havası verdi, bölümlerin kısa olması ve zaman aralığının kopukluğundan olsa gerek, ayrıca ilişkilerinin ilerleyişi de Jian Yi ve Zhan Zheng’in havasını Ari ve Dante’den de alabiliyordum.
Dante ise çok başkaydı sanki… Yani kitabı beğendim ve cidden ben beğendiğim şeyler hakkında uzun uzun konuşamıyorum ama bu kitap, karakterlerin kendilerini, bedenlerini, ruhlarını keşfetmeye, sırlarını çözmeye çalıştıkları bir kitaptı.
Sorgulamaları, yaşadıkları, ilişkileri… Bunlar hoş, sade bir dille anlatılmıştı. Açıkçası yazarın yormayan bir dili vardı ve kitap akıp gidiyordu gerçekten.
O yönden de sevdim.
Biraz da sonlara doğru duygulanmaya başladım çünkü sırların çözülmeye başlaması, insanın içini kabartıyordu. Güzel bir kitaptı.