1880 sonrasında her şey birdenbire su sar: Meclis, Babıâli, Basın, Anayasa, Gazeteler, Edebiyat... Bu suskunlukta büyük savaşlar ve toprak kayıpları bile hiç bir yankı yaratmaz. Jurnalcilik, dostu dosttan soğutur; her çeşit ruhsal dirlik yitirilir, nemelâzımcı bir çekingenliğin zorunluğu; yazarı ve okumuşu kendi köşesine, bencil duvarlarına sıkıştırır.