Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nesrin

176 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“Ve işte, sonunda, öğrenim için Kazan Üniversitesi'ne gidiyorum.“ Okuma aşkıyla yanıp tutuşan Aleksey arkadaşının tavsiyesiyle Kazan'a üniversite okumak için gelir. Fakat yoksulluk had safhadadır. Okumak bir yana karnını doyurmak bile çok zordur. Bir yandan geçim sıkıntısı diğer yandan o dönemin siyasi ve kültürel karışıklıklarının getirdiği zorluklar Aleksey'i zorlar. Zira Rusya’da devrimin ayak sesleri yavaştan duyulmaya başlamıştır. Hayat onun için bir üniversiteye ve fikirleriyle etkilendiği insanlar ise onun için bir öğretmene dönüşür... Gerçek üniversite yerine hayat üniversitesinde okumuş olur. Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin sonuncusudur. Bu kitaptan önce üçlemenin ilk iki kitabı olan "Çocukluğum" ve "İnsanlar Arasında/Ekmeğimi Kazanırken" kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Yazar hayatın onu sürüklediği her noktayı üniversite olarak değerlendirmiş.
Benim Üniversitelerim
Benim ÜniversitelerimMaksim Gorki · Can Yayınları · 20148,9bin okunma
Reklam
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ava giden avlanır
1910 yılları… 76 yılda bir denk gelen Halley Kuyruklu Yıldızı’nın Dünya’ya çarpacağı söylentisi yayılır. Bu halkı büyük bir kaosa sürükler. Mahalle dedikodularında her kafadan ayrı bir ses çıkar, kıyamet senaryoları üretilir. Cehalet safsatası bambaşka bir boyuttadır. Kahramanımız İrfan Galip Bey, kadınlardan yüz bulamadığı için kadınlardan nefret eden bir gençtir. Kadınlar için Halley hakkında bilgilendirme konferansları verir. Fakat asıl amacı kadınları korkutarak intikam almaktır. Konferanslar sırasında bir hanımdan mektup alır. Mektubun üslubundan çok etkilenir ve tanımadığı bu kadına karşı hisler duymaya başlar. Karşılıklı mektuplaşmalar devam eder. Olaylar gelişerek evliliğe kadar gider. Gelin hanımın şartı izdivacın çarpışmanın olacağı gece olmasıdır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın okuduğum ilk kitabı. Yazar 1912'li yıllarında dünyaya kuyrukluyıldız çarpacağı dedikodusu üzerine bu kitabı yazmış. Halkın gündelik hayatını esprili bir dille bizlere aktarmış. Kadınların sohbetinde koptum resmen. Yazarın kadının Türk toplumundaki yeri ve kadına yaklaşım üzerine fikirleri ve söylemleri güzeldi. Keyifli bir kitaptı.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,2bin okunma
184 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Dikkat Spoiler İçerir !!
İstemediği bir hayat süren kadının kendisidir Clarissa. Küçük yaşta annesini kaybetmiştir babası da vatansever bir subaydır. Manastırda rahibeler tarafından büyütülmekte, abisi de askeri bir okulda eğitim görmektedir. Babasından dolayı disiplinli, tertipli biridir. Bir gün babasından okuldan ayrılıp eve dönmesi gerektiğine dair bir mektup alır. Babası meslekten atılmıştır. Çocuklarını hayatlarını istedikleri gibi yönlendirmeleri konusunda serbest bırakır. Clarissa bir profesörün asistanlığını yapmaya başlar. Profesörün Fransa’ da davetli olduğu bir konferansa Clarissa’yı göndermesi hayatının dönüm noktası olur. Organizatör öğretmen Leonard’ la gönül ilişkisi yaşarlar. Bu sırada 1. Dünya Savaş’ı patlak verince ayrılmak zorunda kalırlar. Clarissa ülkesine döndüğünde hamile olduğunu fark eder. Hayat bundan sonra Clarissa için daha da zorlaşır. Çünkü karnındaki çocuk düşmanın çocuğudur. Stefan Zweig’in ölmeden önce yarım bıraktığı tek kitap. Zweig’in intiharından sonra kalan kısımları yayıncı yazarın notlarına bakarak tamamlamış. Yarım kalan hayatlar, savaşın ve savaş psikolojisinin insanlar ve hayat üzerindeki etkileri, çaresizlik... Yazarın hayatının son dönemlerindeki savaşa karşı çaresizliğini ,hümanist fikirlerini belkide en cesurca dile getirdiği eseri... Zweig'in hayatı gibi Clarissa'nın hayatı da yarım kaldı:(
Clarissa
ClarissaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201713,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
687 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Rodion Romanoviç Raskolnikov, ailesinden uzakta üniversite okuyan idealist bir hukuk öğrencisidir. Çoğu öğrenci gibi ciddi maddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bir gün borç aldığı tefeci kadını öldürmeye karar verir ama cinayete kadının kızlardeşi de tanıklık edince onu da öldürmek zorunda kalır. Polisten kaçabilen Raskolnikov acaba vicdanından kaçabilecek midir? Dostoyevski’nin Sibirya sürgününden döndükten sonra kaleme aldığı bu muhteşem eseri tam bir psikolojik başyapıttır. Yazar eserinde kötülükleri ortaya koyarken kötülükleri yapanların mutlaka cezalarını çekeceklerini anlatıyor bize. Raskolnikov’un hayat mücadelesini, işlediği cinayetten dolayı duyduğu vicdan azabını çok iyi hissediyoruz. Onunla beraber işlenen suçun sevabını, günahını, adaleti, ahlaki değerleri ve insanlığımızı sorguluyoruz. Bu kitap için incelemek yazmak cidden çok zor. Çünkü sayfalarca anlatsak yetmez. Son olarak okuyanlara soruyorum. "Asıl suçlu Raskolnikov mu yoksa onu bu suça teşvik eden toplum mu?"
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159bin okunma
599 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Thomas Hardy’nin okuduğum ilk romanı. Taşralı, genç ve güzel Tess Durbeyfield’ın hayatını okuyoruz. Viktorya dönemi İngiliz edebiyatının önemli eserleri arasında yer alıyor. Yazar bu kitabında dönemin toplumsal ve ahlâki olarak kadına ve evliliklere bakış açısını çok iyi anlatıyor. Tess'in hikayesi bu dönemdeki kadın ve erkek eşitsizliğini, toplumsal sınıflaşmayı ve kadının toplumdaki rolünü sorgulatıyor. Yoksul bir ailenin kızı olan Tess, zengin akrabalarının yanına çalışmaya gönderilir. Adam Tess’i taciz eder. Tess adamı sevmediği için işten ayrılır. Başka bir yerde çalışmaya başlar oranın sahibiyle severek evlenir. Fakat kocası geçmişini öğrenince Tess’i terk eder. Tess’in başından geçen olay toplumun kadınlar üzerinde kurduğu baskıyla birlikte onu daha da kötü bir duruma sokmuştur. Hardy’nin o dönemde cesaretle bekaret konusunu işlemesi ve kadın konusundaki açık görüşlülüğü takdire şayan. Dönem hikayeleri seviyorsanız bu kitaba bir şans verin derim.
Tess
TessThomas Hardy · İnkilâp Kitabevi · 20061,528 okunma
Reklam
252 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Northanger Manastırı Jane Austen’ın 1803’te tamamladığı ilk romanıdır. Yalnız yazarın ölümünden sonra 1818 yılında yayımlanmış. 17 yaşındaki Catherine Morland, saf derecesinde iyi, tecrübesiz ve güzel bir taşralı kızdır. Aile dostlarıyla birlikte Bath şehrine kaplıcalara gider. Bu sayede Bath sosyetesine tanıştırılır. Olaylar bundan sonra başlıyor. Catherine bol bol yeni insanlarla tanışıyor, aşık oluyor ve bir çok tecrübe ediniyor. Bir nevi olgunlaşıyor. Jane Austen’in esprili ve eleştirel dilini bu eserde de buluyoruz. Beklentiniz yüksek olmasın. Kurgusu bana zayıf geldi. Aşk ve Gurur kadar olmasa da sıkılmadan okuyacağınız akıcı bir romandı. İngiliz dönem edebiyatı sevenler için güzel bir seçenek. Bu arada filmi de varmış:)
Northanger Manastırı
Northanger ManastırıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,155 okunma
280 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Maksim Gorki’nin kendi hayat hikayesini anlattığı otobiyografik üç kitaptan birincisi. Serinin diğer kitapları “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim”. Gerçek adı Aleksey Maksimoviç Peşkov olan yazar, Rusçada “acı” anlamına gelen “Gorki” soyadını almıştır. Kitabı okuyunca neden bu soyadını aldığını anlıyorsunuz. Babasının ölümünden sonra annesi evlenince dedesinin evinde ( herkesin birbirine düşman olduğu bir ailede ) yaşamaya başlayan 5 yaşındaki küçük Aleksey’in hayat hikayesi sizi çok etkileyecek, kendi çocukluk anılarınız zihninizde yeniden canlanacak. Aleksey okumaya ve öğrenmeye meraklı bir çocuktur. Yaşadığı bu dede evinde bir çok şeye şahit oluyor. Şiddet, miras kavgaları, ölümler, ayrılık acısı... Kahramanımızın hayatında acı, dayak ve keder hep varolmuş. Yazar, o dönem yaşanan yoksulluğu, toplumun kadın erkek ilişkilerine bakış açısını, din anlayışlarını çok net anlatmış. Dili sade ve akıcıydı. Gorki‘ yi tanımak isteyenler serinin bu ilk kitabıyla başlamalarını tavsiye ederim.
Çocukluğum
ÇocukluğumMaksim Gorki · Can Yayınları · 201315,7bin okunma
120 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir zaman makineniz olsa geçmişe mi gitmek isterdiniz geleceğe mi? Zaman yolcusu adlı kahramanımız icat ettiği zaman makinesiyle 802701 yılına gider. Ama bulduğu gelecek onu hayal kırıklığına uğratır. (Geleceğe dair bazı tahminlerde bulunuyor.) H. G Wells den okuduğum ilk kitaptı. Yazar daha Einstein’ın görelilik teorisi ortaya çıkmadan önce bu kitabında Uzay'ın üç boyutundan bahsetmiş ve 4. boyutun da zaman olduğunu belirtmiş. Bir nevi Albert Einstein'dan önce hayal ettiklerini 1895’te yayımladığı bu kitap ile ortaya koymuş. Yazarın hayal gücü ile birlikte fizik, biyoloji, felsefe ve sosyoloji konusundaki bilgisi ve yeterliliğine hayran oluyorsunuz. Bakalım bilimsel ve teknolojik gelişmeler bizi nereye götürecek? Yazıldığı döneme göre (1895) gayet başarılı bir bilim kurgu diyebilirim. Kitaptan uyarlanarak 1960 ve 2002 de iki film çevrilmiş. Ben kitap bitince 1960 yapımını izledim. Kitap kadar olmasa da çekildiği yıla göre fena değil
Zaman Makinesi
Zaman MakinesiH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,7bin okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nabizade Nazım’ın en önemli eserlerinden biridir Zehra. Modern anlamda yazılmış ilk realist psikolojik roman olma özelliğini taşır. Kitabın teması kıskançlık üzerine kurulu. Kıskanç mizaca sahip Zehra Suphi’yle evlenir. Kocasını gözünden bile sakınırken eve gelen güzeller güzeli cariye Zehra’yı daha da kıskanç ve çekilmez bir kadın yapar. Suphi’nin cariyeyi seçmesi Zehra’yı intikam almaya iter. Kıskançlık duygusunun sonuçları ise romanın tüm kahramanları için aynı olur: Felaket, pişmanlık ve ölüm. Daha önce yazarın Karabibik adlı romanını okumuştum. Bunu daha başarılı buldum diyebilirim.
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911,3bin okunma
68 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Aşk mı para mı önemli? Cevabı merak edenler kitabı okusun :) İlk olarak 1890 yılında yayınlanmış bu kitabı yazar adını belirtmediği Fransızca bir eserden yararlanarak yazmış. İçinde hırs, intikam, şehvet ve büyü gibi konuları barındıran bir aşk hikayesini anlatıyor. İnsanların bağnaz olduğu, büyü ve sihire inandığı bir dönem de İtalya’da bir dağ kasabasında çobanlık yapan iki gençin aşkı. Maria de Karavana sihirbaz Sastıma’ya, nişanlısı Viskonti Karlo’nun bir dağlı kıza aşık olduğunu söyler ve kızı ortadan kaldırmak için ondan sihir yapmasını ister. Sastıma’nın tılsımı işe yaracak mıdır? Ahmet Mithat Efendi bu kitabında medeniyetin çağdaş merkezi Avrupa’ya yönelik hayranlığa örtük bir eleştiri sunuyor aslında. Kısa ama keyifli bir kitaptı.
Şeytankaya Tılsımı
Şeytankaya TılsımıAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,927 okunma
Reklam
520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Jack London’un yarı otobiyografik romanı. Yazarlık yolunda ilerleyen genç bir delikanlının dramatik öyküsü. 20’li yaşlardaki Martin Eden, bir olay sonucu Ruth ve ailesiyle tanışır. Martin fakir bir aileden gelen denizcilikle uğraşan eğitimsiz bir delikanlıdır. Ruth ve ailesi ise zengin, iyi bir eğitim almış, kültürlü bir burjuva ailesidir. Martin ilk görüşte Ruth’a aşık olur. Bu aşk onu yazılar yazmaya iter. Davranışlarını, giyim kuşamını, konuşmalarını değiştirir. Başarılı bir yazar olmak için azimle çalışır. Ait olduğu sınıftan kopup, Ruth’un dünyasına girmeye çalışır. Fakat zamanla her iki sınıftan da koparak yalnızlaşır.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
372 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Devlet Nasıl Olmalı?
Bu kitapta Platon ideal bir devletin nasıl olması gerektiği anlatıyor. Peki ideal bir devlet nasıl olmalıdır? İdeal devlet modelinde insanlar üç sınıfa ayrılır. Çalışanlar (işçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir. Ayrıca her sınıf bir erdeme sahip olmalıdır. İşçi sınıfı kanaatkar olmalı, bekçi sınıfı cesaretli olmalı, yöneticiler ise bilge olmalıdır. Bu toplumda kadın-erkek eşitliği de mevcuttur. Yazıldığı döneme göre (yaklaşık 2350 sene önce) harika bir eser. Hocadı Sokrates ile karşılıklı sohbet şeklinde ilerliyor. Ama okurken yer yer sıkıldım. Felsefe pek bana göre değil sanırım. Siyaset ve felsefe sevenlere tavsiye ederim.
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,6bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler." “Adına şiirler kitaplar yazılan, şiirlere romanlara konu olan, tarihe bile yön veren kadınlar iken neden kadınlardan bir yazar çıkmamıştır?“ diye sorguluyor feminist yazar Virginia Woolf. Ona göre tarih boyunca kadınların toplumda ön planda olmamasının temel nedeni kadınların özgürlüğünün olmamasıdır. O dönemlerde kadına ait bir odanın olmaması, kadının rahat düşünebilmesine engeldir. Erkeklere sağlanan hiçbir imkan kadınlara sağlanmamıştır. Yoksa kadınlar da erkekler kadar yeteneklidir fakat toplum onları engellemektedir. Çok haklı. Günümüze biz kadınların toplumdaki yeri eskiye göre daha iyi daha rahat olsa bile yine de kadın olduğumuz için bazı şeylerden mahrum değil miyiz? Feminizmi “erkek düşmanlığı” olarak görenlere feminizmin ne olduğunu güzelce anlatmış. Evet kızlar Virginia ‘nın da dediği gibi "Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!.." "İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne de sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı." "Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler."
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Ren Kitap · 202437,7bin okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Hikaye Newyork’tan Buenos Aires’e giden bir gemide geçiyor. Bu gemideki yolcular arasında Yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve eskiden çok usta bir satranç oyuncusu olan artık satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B. bulunmaktadır. Dr. B Nazi döneminde hücresindeki psikolojik işkence ve esaretinden santranç öğrenerek kurtulmuştur. Yazarın olay kurgusu, olay anlatışı ve karakterlerin psikolojik tahlil ve durumunu anlatmadaki başarısını bilmeyen yoktur. Bu konudaki en başarılı kitabı satranç diyebilirim. Satranç Stefan Zweig’in tamamlanmış son eseri ve yazarın en sevdiğim kitaplarından biri. Zweig'in kitabı bitirdikten sonra intihar etmesi, kitabı daha bir önemli kılıyor. Mutlaka okunması gereken sıradışı bir eser. Çok az sayfada çok şey anlatan nadir kitaplardan biri.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,5bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sami Paşazade Sezai’nin 27 yaşındayken yazdığı ilk ve tek romanı. Ayrıca Edebiyatımızın ilk realist romanı. Küçük yaşta Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’a getirilip satılan bir kızın Dilber’in yaşam öyküsü. Dilber'in macerası üzerinden 19. yüzyıl sonu Osmanlı'sında hâlâ devam eden insan ticaretinin birey ve toplum hayatındaki etkilerini ustaca anlatan yazar dönemin sosyo-kültürel yapısına da ışık tutuyor. Sonu hüzünlü olsa da beklenen sondu zira o dönem katı sınıf farklılıkları dolayısıyla farklı bir son beklenemezdi.
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · İş Bankası Kültür Yayınları · 201945,7bin okunma
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.