Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Gül Özdemir
Gül Özdemir
@niebla
Dizi-Film ve Kitap Çevirmeni
Salamanca Üniversitesi - Latin Amerika Çalışmaları Master
118 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Her eseri birbirinden değerli İspanyol yazar Benito Pérez Galdós’un “Marianela” adlı romanı İspanyolca aslında yaptığım çeviriyle ilk kez Türkçede!
Heyecanım ve sevincim tarifsiz... 3 yıl önce lisans tezim olarak çevirdiğim bu değerli romanın zamanı bugünmüş ki PND KİTAP ailesiyle karşılaştım ve böylesine her şeyiyle içime sinen bir iş birliği oldu.
kitapyurdu.com/kitap/marianela...
Roman boyunca, Marianela’nın ruhunun güzelliği, sadakati, insanlık değerleri, dış görünüşün ötesindeki gerçek güzelliği vurgulanır. Güzellik-çirkinlik, hayal-gerçek, arkadaşlık-aşk, yaşam-ölüm, sosyal statü gibi kavramları sorgulayan ve ruhani değerlerin önemini vurgulayan bu eser, bizi XIX. yüzyıl İspanyasında hayatta kalmaya ve hayatın güzelliklerini görmeye çalışan küçük Marianela’nın acı ve hüzün dolu dünyasına götürür.
İyi okumalar dilerim!
”Eskiden gece ve gündüz kavramını kafamda şekillendirirdim. Nasıl mı? Bak: İnsanlar konuşurken gündüzdü, insanlar susup horozlar öterken ise geceydi. Şimdi aynı kıyaslamaları yapmıyorum. Sen ve ben birlikteyken gündüz, ayrıldığımızda ise gecedir.”
#marianela #benitoperezgaldos #dünyaedebiyatı #dünyaklasikleri #ispanyoledebiyatı #roman #edebiyat #çeviriroman #realistroman
Çok severek okuduğum yazar Paulo Coelho'nun Veronika Ölmek İstiyor kitabını tek solukta bitirdim diyebilirim. Anlatımı, verdiği bilgiler, hayata dair çözümlemeler, her yönden muazzam işlenmiş bir hikaye. Kitaptaki karakterlerin hayatlarından da bahsediyor yazarımız, o çarpıcı hayat hikayelerinden.
Kitabın başkahramanı Veronika'nın intihar girişimiyle başlıyor hikaye, hayatında her şey normal giden, her istediğine sahip ama mutlu olmayan bir kadının ölmek istemesiyle. Sonra toplumun üzerimizde yarattığı baskı ve etkiyi görüyoruz, ki bu eser bize gerçekte kimin deli kimin akıllı olduğunu biz kez daha sorgulatıyor.
Bazen kendimize bile itiraf edemediğimiz gerçekleri yüzümüze vuruyor. Şu fani hayatta insanların ne dediğini umursayarak yaşamak hem bizleri kendi benliğimizden uzaklaştırır hem de mutluluğumuzu kısıtlar, huzurumuzu kaçırır. Bununla birlikte, hayatı ertelememek de gerekiyor. Sonra yaparım dediğimiz şeyler için belki de o sonrayı göremeyebiliriz. Her anın keyfini çıkararak hayatlarımızda "keşke"lere yer vermemek gerek.
Eserde de sözü edildiği gibi "Her yeni gün, bir mucizedir".
PS: Kitabın kapağını son derece saçma ve alakasız bulduğumu söylemeden edemeyeceğim...
Tormesli Lazarillo 1554’te İspanya’da yayımlanıyor. Ancak yazarı belli değil anonim bir eser. Yazar iyi ki anonim yazmış çünkü eser o dönemde engizisyon mahkemeleri tarafından yasaklı kitaplar listesine alınıyor. Bunun nedeni ise eserde aslında toplumun kinayelerle eleştirilmiş olması, özellikle o dönemde çok moda olan “şeref” kavramının güçlü bir
Okur Takip Önerileri
Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle Türkçeye çevrilerek derslerde de okutulmuş olan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabı, diğer güçler tarafından adeta esir alınmış, fakir ve eğitimsiz Finlandiya’nın küllerinden diriliş öyküsünü bizlere anlatıyor.
Ekonomi, spor, sağlık, kültür, eğitim, bilim alanlarındaki büyük değişimi ortaya koyan, bir oturuşta zevkle okuyabileceğiniz ama bir yandan da üzerine uzun uzun bu diriliş öyküsünü ülkemiz gerçekleştirmiş olsaydı keşke diye düşünmeden edemiyorsunuz.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Atatürk tarafından halkevleri açılmış, okuma yazma seberberliği başlamış, birçok yerli fabrika kurulmuş ve Atatürk’ün ölümünden sonraki yıllarda köy enstütileri faaliyete geçmiş, ancak bir sonraki hükümetlerde ne yazık ki devamı pek gelmemiştir.
Kesinlikle birçok konunun sorgulanışını gösteren bir eser, hayat boyu tekrar tekrar okunması ve okutulması gereken bir kitap...
Yıllardır adını ve içeriğini çok duyduğum ama ne mümkün ki hamamböceği korkusu yüzünden okumayı hep ertelediğim ve sonunda cesaret edip okumayı başarabildiğim öykü, #Dönüşüm. Franz Kafka, bir gün hamamböceği olarak uyanan Gregor Samsa'nın böceğe dönüştüğü için ailesi tarafından dışlanış ve kabul görülmeyiş hikayesini öyle gerçekçi öyle hislerle dolu anlatmış ki, gerçekten de kendinizi bir böceğin yerine koyarak bu kitabı okuyorsunuz...
Kitabı tek cümleyle özetlemek gerekirse "başkalarının ihtiyaçlarını karşılayıp onlara faydan dokunduğu kadar değer görürsün". Ne yazıktır ki sen düştüğünde senin faydanla hayatını sürdüren insanlar dahi sana dönüp bile bakmaz.
Tüm bunların buram buram hissedildiği, karakterlerin psikolojik halleri son derece açık ve net betimlenmiş, üzerine çokça düşündüren muazzam bir öykü.
Birçoğumuz birer Gregor Samsa'yız aslında ve maalesef ki sahip olduğumuz farklılıkları hor gören ve kabullenmeyen insanlar hayatımızda karşımıza çıkmaya hep devam edecek. Yine de marjinal olmaya devam!
Endülüs’ten Tanca’ya
Çook uzun süredir okumayı ertelediğim bir kitaptı Simyacı. Yıllardır sürekli karşıma çıkan ama sırf çok popüler diye okumaktan çekindiğim bir eserdi. Ancak bazen bazı şeyler için doğru zaman gerekir. Simyacı’nın benim için doğru zamanı şimdiymiş oysaki... :) Tıpkı kahramanımız Santiago gibi Endülüs’ten yola çıkıp Tanca’ya gitmiştim birkaç ay önce. Bu kitabı okurken de Tanca’nın o mistik ve alışılmadık sokaklarında Santiago ile yürüyormuşum, aynı insanlarla ben de karşılaşmışım da aynı duyguları paylaşmışım gibi hissettim, dejavuymuş gibi oldu diyebilirim.
Eserde bahsi geçen farklı dilleri konuşup anlaşabilmek, dillerin ötesindeki dili çözümlemeyi öğrenebilmek, tam da bunu yaşamıştım Tanca’da. Bunun yanında kendimi zaman zaman bir simyacı olma yolunda mıyım acaba diye sorguladığım, bazen de Santiago’nun gördüğü düşü görmüş olsaydım acaba bu düşün peşinden cesurca gider miydim diye sorguladığım bir eserdi. Seninle yol arkadaşı olmak güzeldi Santiago...
