**Osmanlıdaki laikleşme süreci ile Cumhuriyet rejimindeki Kemalist laiklik arasında da büyük temel farklar bulunmaktadır**
Osmanlı laikliği daha liberal bir özellik gösterirken, Cumhuriyet rejimindeki Kemalist laikler daha otoriter bir yol izlemişlerdir. Bu nedenle de Liberalizm ya da Hürriyetçilik, altı ok arasında yoktur. Kemalist laiklik; tepeden inme, dine karşı bir laiklik anlayışıdır. Kemalist/ Devletçi laiklik; halka karşı, millete karşı, insana karşı bir dayatmadır..
Sayfa 157Kitabı okudu
Tek parti meclisi'nde kürsüde 6 ok. Daha önce 1.mecliste burada bir ayet; "Ve emruhum şura beynehum Aranızda Şura/Müşavere ile hükmedin" Arapça olarak yazılı idi.
Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim( Sülo basgan)
Sülo(Demirel'in dediği gibi) Herkesin( ben dahil değilim asla) atatürkçü olmak zorunda bırakıldığı bir ortamda demokrasiden söz etmek imkansızdır.
Not: Bunu bir sağcı muhafazakar marksist maocu yani bu görüşün karşısında birisi söylese idi hemen etiketlenirdi.. Hiçbir zaman demokrasi olmadı ki, milletin ağzına sakız olarak altı ok ve inkılaplar verilip bir kenara çekildiler!!
Laikliğe Doğru
Adı daha sonra CHP olacak olan Cumhuriyet Halk fırkası'nın 1931'de toplanan 3 kurultayında partinin ilkeleri sıralanırken "Devrimcilik, Cumhuriyetçilik, Devletçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve son olarak da Laiklikten söz ediliyordu. Aslında laikliğin ne anlama geldiğini çoğu kimse bilmiyordu bile. Devrimciliğin ne anlama geldiği de anlaşılmayacak. Yıllar sonra Devrimcilik ve Devletçilik solcuların eline kalacak, Milliyetçiliğe Türkeş sahip çıkacak, Laiklik ve Cumhuriyetçilik ise sağcıların, masonik çevrelerin sloganı haline gelecekti. 6 ok'ta Demokrasi yoktu. Demokrasi tehlikeliydi onlara göre. Demokrasi dediğin "çocuğuna Kur'an okutacak mektep arayan yobazın iradesi ile, inkılabın aydın neslinin iradesini aynı seviyede saymak demekti". Laiklik ise herkesin ortak mirası idi. Daha sonra "Laik demokratik Cumhuriyet ilkelerinden" söz edilecekti ama, doğrusu kimsenin laiklikten demokrasiden ve cumhuriyetten ne anladığı konusunda fazla bir malumata sahip olmasa gerek. Laikliğin, özellikle Türkiye'deki uygulamaların demokrasiyle ve demokrasinin cumhuriyetle ne ölçüde bağdaşan rejimler olduğu üzerine uzun boylu durmak gerekir.
Sayfa 25