Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kuşkusuz Notre-Dame de Paris Kilisesi günümüzde de görkemli ve heybetli bir görünüme sahiptir. Ama yaşlanırken kendini çok iyi korumasına rağmen, zamanın ve insanların bir araya gelerek, ilk taşı koyan Charlemagne'a ve son taşı koyan Philippe-Auguste'e saygı duymadan bu ulu yapıya verdikleri sayısız hasarlar karşısında iç çekmemek, öfkelenmemek çok güçtür.
Sayfa 113Kitabı okudu
Günümüzde de durum aynı olup, bir bilgini öven bir başka bilginin ağzı balla karışık zehir kavanozudur.
Reklam
Eğer ben var isem, bu olanlar nedir? Eğer bu olanlar gerçek ise, ben var mıyım?
Saint- Sulpice Kilisesi'nin Paris'teki en tuhaf tarihe sahip olduğu söylenirdi. Mısır tanrıçası İsis onuruna yapılan eski bir tapınağın üstüne inşa edilen kilise, mimari açıdan Notre Dame'e santimi santimine benziyordu. Bu tapınak, Marquis de Sade ile Baudelaire'nin vaftizine ve Victor Hugo'nun evlilik törenine ev sahipliği yapmıştı. Kiliseye bağlı olan ilahiyat fakültesinde karşı gelenekçi tarihe dair çok sayıda belge bulunuyordu ve sayısız gizli cemiyetin toplantı yeri olmuştu.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bir kötülük yapıldığı zaman, yarım bırakmamak gerekiyor. Canavarlıkta eksik bırakmak çılgınlıktır.
Fakat hayır, bu bize yakışan bir tavır değil; intikam yok! Sonuna kadar mücadele!
Reklam
Fakat hiçbir kötü düşüncede merhamet yoktur ve neticeye ulaşmak ister.
Zindanı içimde benimle beraber taşıyorum; kış, buz, ümitsizlik içimde benim; gece, ruhumda benim. Ne kadar acı çektim, biliyor musun?
Charles de Gaulle 1944'ün 26 Ağustos'u, yani ertesi gün Arc de Triomphe'den başlayıp Champs-Elysées'ye devam eden bir geçit töreni tertip etti. Oradan da şükran ayini için Notre-Dame Katedrali'ne geçilecekti. Geçit töreni sürerken Fransız Direniş Örgütü'nün liderleri onun yanına gelince De Gaulle dişlerinin arasından tıslayarak arkaya geçmelerini söyledi. Şan ve şeref yalnızca ona ait olmalıydı. Geçit töreni sürerken yollar alkış kıyamet yıkılıyordu ancak savaş dönemlerinde kitleler değişken olur. Aynı halk, Paris'i 26 Nisan 1944'te, yani yalnızca dört ay önce ziyaret eden Nazi işbirlikçisi Vichy hükümetinin devlet başkanı Mareşal Philippe Pétain'i de aynı coşkuyla ve "Vive le maréchal!" (Çok yaşa Mareşal!) nidalarıyla karşılamıştı. Fransa delicesine kendi bağrından kopan bir kahramanlık efsanesine ihtiyaç duyuyordu. İşte De Gaulle'ün Ağustos 1944'te Fransızlara sunduğu da buydu. Bazı Fransızlar bu efsaneye bugün bile inanmaya devam eder (Öyle ki Paris'in kurtuluşunun altmışıncı yıldönümü olan 2004 yılında Le Parisien (Parisli) gazetesinin yıldönümüne özel olarak yayımladığı kırk sekiz sayfalık özel sayıda İngiliz, Amerikalı, Kanadalı ve Fransız olmayan diğer kuvvetlerin katkılarından on sekizinci sayfaya kadar söz edilmez. Dahası Müttefiklerin Paris'i kurtarmayı aslında istemedikleri, bu işi Fransızların kendi kendilerine başardıklarını görünce askerî kuvvet göndermeye mecbur kaldıkları yazılıdır).
Sayfa 152 - Kronik Kitap 5. BaskıKitabı okudu
451 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.