Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem Karaduman

İnsan her şeyi kaybettiğinde, kalan son şeyi uğruna çaresizce savaşır
Reklam
Ben... ben bir tek şeyi anlamıyorum: Nasıl... nasıl olup da öyle anlarda insan o kişiyle birlikte ölüp gitmiyor...
Doktor olmak ne demektir, anlıyor musunuz, her hastalığa karşı herşeyi bilmek -sizin bilgece söylediğiniz gibi, yardım etme görevini yüklenmiş olmak ve buna rağmen ölen birinin başında hiçbir şey yapmadan oturmak, bilerek ama çaresiz... sadece korkunç bir şeyi yardım edemeyecek olduğunu, vücudundaki burun damarları parçalasan bile yardım edemeyeceğini bilmek... sevdiğin bir bedenin nasıl kanlar içinde kaldığını, acılarla kıvrandığını görmek, uçarcasına hızla attığı halde aynı zamanda zayıflayan bir nabzı tutmak... bir insanın parmaklarının arasından akıp gidişini izlemek... Doktor olup da yine bir şey bilememek, hiçbir şey...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anlıyordum... sırrını, onurunu korumaya çalışıyordu... hayatını değil...
giderek daha derin, daha çapraşık bir hayal alemine daldım, gözlerim açık uyuyormuşum gibi gerçekdışı bir ruh haline büründüm... felç olmuştum sanki, uykuyla uyanıklık arasında hem ölmüş hem de hareketliydim
Reklam
daha koşarken anlamıştım nasıl bir çılgınlık yaptığımı... ama elimde değildi... geri dönemezdim artık...
Bu gri-yeşil bakışın ardında nelerin gizlendiğini kimse bilemezdi, hatta ben bile bilmiyordum.
Kapıya sırtım dönük olmasına rağmen onun geldiğini, orada olduğunu derhal hissettim: Bu beklenmedik kesinliğin beni nasıl allak bullak ettiğini söyleyemem size
Bu ağır, berbat uyku hayatla ölüm arasında sürdürdüğüm yarıştaki yegâne mola oldu.
ama artık ne yaptığımı bilmez haldeydim işte... tek birşey vardı aklımda o da: Onun peşine düşmek, ona yetişmek...
Reklam
Elbette yardım etmeliyiz, onun için varız zaten... ama böyle düsturlar hep teorik kalır... Nereye kadar yardım etmeli?... Mesela siz beni tanımazsınız, ben de sizi tanımıyorum ve size beni gördüğünüzü söylememeniz için ricada buluyorum... tamam, sustunuz, bu görevi yerine getirdiniz... Benimle konusmanızı rica ediyorum, çünkü tek başıma susmaktan gebermek üzereyim... ve siz beni dinlemeye hazırsınız... iyi... Ama bu kolay... Ya sizden beni tutup denize atmanızı rica edersem... o zaman iyilik etme isteği kalmaz, yardımseverlik sona erer. Sonunda bir yerde bitecektir... insanın kendi hayatının, kendi sorumluluğunun başladığı bir yerde bitmek zorundadır...
Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok.
Ateşin icadından önce ölüp cehenneme giden mağara adamının hayreti içindeyim
ileriye atılmayan her adımın insanı geriye götürdüğünü ve yaklaştırmayan anların muhakkak uzaklaştırdığını karanlık bir şekilde seziyor
Orda öyle ne kadar kaldım, bilmiyorum... bana sonsuzluk gibi gelmişti... yapamıyordum, irademi büyüleyen bağlardan kurtulamıyordum. İçinden çıkamadığım cinnet beni felç etmişti.
Geri1135
2.040 öğeden 2.026 ile 2.040 arasındakiler gösteriliyor.