بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
ڟيَٓا اَيُّهَا النَّبِىُّ اتَّقِ اللّٰهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۙ ﴿١﴾
1 - Ey Peygamber! Allah'a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Risale-i Nur-Mealli Kur'an/417
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
ڟيَٓا اَيُّهَا النَّبِىُّ اتَّقِ اللّٰهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۙ ﴿١﴾
1 - Ey Peygamber! Allah'a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Risale-i Nur-Mealli Kur'an/417
...
Kadın fikir gibi bir şey... Ondan bütün hasretlerimizi, ideâlimizi, iştiyakımızı, visâl mefkûremizi vâdeden bir mâna buluyoruz. Neticede bütün bunları kadından çevirip aslî sahibine Allah'a irca ediyoruz. Bu arada kadın bu âsli ve hayatî dönemecin icracı vasıtası oluyor ve bizi maddemiz ve mânamızla besleyici bir vesile halinde daima beşeriyet sıfatımızı koruyor. Onu bu hudud içinde kıymetlendirmek ve o kıymeti tadmaya mahsus beşerî hassemizi kemâl yolunda basamak diye kullanmak, büyük oluşun esrarlarındandır.
Devam ediniz;
Kadından kesilme hâli Müslümanlıkta en mezunun işlerden biri ve kemâle değil, zevâle götüren bir sâik...
Marifet Peygamber kızı Derin ve İnce Fâtıma'nın vefatından sonra sekiz kere evlenen ve otuziki evlâd vucuda getiren Ali gibi olduktan sonra, yine Ali gibi:
<<- Ömrümde hiçbir kadının yüzüne şehvetle bakmadım.>>
Diyebilmekte... İş bu mizanı tutabikmekte...
O'ndan nur alan Ali gibi ve bütün Sahabîler gibi...
Sayfa 486
Nefs tâbirine eş bir mefhumun hiçbir lisanda ve tam mânasıyle bulunmadığına dikkat edecek olursak, Peygamber lisânının belirttiği yepyeni bir hikmetle karşılaşırız.
O, ne «ben»dir, benliktir; ne zâttır, şudur, budur; kalb hakikati içinde, ruhun mukâbil kutbunu gösteren ayrı ve bambaşka bir mevcuttur. Her insanda bu mevcut; daima gizli ve bazan aşikâr bir Allah düşmanı.
Allah düşmanı yola getirilmedikçe Allah'a yol açılmaz. Dâva nefsi öldürmek değil, yola getirmek olduğu içindir ki, İslâmiyette ruhbaniyet mevcut değildir. Nefsin yemeğini, uykusunu, kadınını ve daha binbir meşru zevkini kökünden kesen ve daha ona nice çileler çektiren bâtıl metodların da, İslâmiyetteki gerçek erdiriş usûlüyle hiçbir benzerliği yok. Her şey ölçüye bağlı.. Bellibaşlı itidâl hadleri içinde ve mizanlı... Yoksa öbür türlü, her taraftan gene nefs tecelli edecektir. O daima üste çıkan bir canavar...
Sayfa 465Kitabı okudu
