Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nurdan Ernur

Nurdan Ernur
@nurdanernur
Öğretmen
Lisans
Istanbul
172 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Öfke
"Hatırlayın Altın Kral'ım, öfke tutuşturulmuş bir ateştir. Ateş ancak ona hakim olmakla söndürülür. Sakın onu salıvermeyin ki ilk yanan siz olmayın!"
Sayfa 14
Reklam
Okumaktan başka işim, gidecek tek yerim yoktu, çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum
Sayfa 52
9 yaşındaki kızıma okurken çok güldü(k). ...:)))
Sağlığımda,arzulamaya kudretim varken böyle bir apartman yapısına tek bir tuğla koyarsam,elim kırılsın. Demin billur sarayı sırf dilimi çıkaramayacağım için reddedişime bakmayın. Bunu dil çıkarmaya bayıldığımdan söylemedim. Belki de beni kızdıran, bugüne dek yaptığınız binaların hepsinin insanda dil çıkarma isteğini uyandırmasıdır. Dil çıkarmak istediğini unutturacak değişiklikler yapılırsa, o zaman şükran duygularımı göstermek için dilimi bile keserim. Buna imkan yoksa, eldeki evlerle yetinmemiz gerekiyorsa, bana ne! Niçin ben böyle arzularla yaratılmışım? Yoksa dünyaya gelişimin biricik sebebi,varlığımın sadece bir yalan olduğu neticesine varmak mıdır? Maksat sadece bu mu? İnanmam. Gene de biliyor musunuz, bizim gibi yeraltı takımının dizginini sıkı tutmak gerektiği kanısındayım. Çünkü kırk yıl ses çıkarmadan yeraltında otururuz, ama bir fırsatını bulup yeryüzüne çıkarsak çenemizden kurtulamazsınız…
Sayfa 40

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Saygıdeğer karıncalar gözlerini yuvada açar,besbelli orada kaparlar;bu müspet ve sebatkar davranışlarıyla da büyük bir onuru hak ederler. Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. Kim bilir (emin olamayız tabii) belki de insanların yeryüzünde ulaşmaya çalıştığı tek gaye, bu gayeye ulaşma yolundaki daimi çaba,başka bir deyişle hayatın ta kendisidir,yani iki kere iki dört cinsinden bir formül olan gaye değildir; zaten iki kere iki dört,hayat değildir baylar,ölümün başlangıcıdır.
Sayfa 36
2 kere 2 1984 kitabında da oldukça geçiyor. Demek ki bu kadar ürkünç :))
İnsan, bu iki kere ikiden daima ürkmüştür; ben hala ürküyorum. insan bütün ömrünü iki kere iki peşinde geçirir, bu uğurda denizler aşar, hayatını harcar, fakat yemin ederim, arayıp gerçekten elde etmekten korkar. çünkü onu bulur bulmaz artık erişecek şeyi kalmayacağını bilmektedir. işçiler işlerini tamamladıktan sonra, hiç olmazsa aldıkları parayla meyhaneye gider, oradan karakola düşerler; işte size en aşağıdan bir haftalık meşgale. fakat bizler nereye gideriz? onun için gayeye her yaklaşmada bir huzursuzluk hissedilir. insan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür. şu halde insan daha doğuştan gülünç bir yaratıktır, işin hoş tarafı da budur zaten. gene de, ne olursa olsun, şu iki kere iki pek musibet bir şey. bana göre iki kere iki sadece bir küstahlıktır efendim. iki kere ikiyi yolumuzun ortasında külhanbeyi gibi durmuş, elleri belinde, ortalığı tükürüğe boğarken düşünüyorum. iki kere iki dördün üstünlüğünü kabul ediyorum elbette; fakat her şeyi hoş görmeye karar verdikten sonra, iki kere ikinin beş etmesinden bile hoşlanmak mümkündür.
Sayfa 37
Reklam
Kim olursa olsun, insan daima, her yerde akilla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever.
Sayfa 28
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.
Çevrenize bakın bir kere: Kan gövdeyi götürüyor, hem de keyifli keyifli, şampanya gibi akıyor… Medeniyet neyimizi yumuşatmış? Medeniyetin insanda duygu çeşitlerini artırmaktan başka işe yaradığı yok. Duygularının çeşitlenmesiyle insan işi kan dökmekten zevk almaya kadar vardırabiliyor. Bunun örnekleri var. Cinayetlerde en ince ustalıklar gösterenlerin çoğu zaman en medeni adamlar olduğuna hiç dikkat ettiniz mi?
Sayfa 26
Tam dişimin ağrısını hissederken çevirdiğim sayfadaki yazılar...
Hah-ha-ha!... Şu halde sizin için diş ağrısının da zevki var, diye güleceksiniz bana. Neden olmasın? derim. Diş ağrısının da kendine göre zevki vardır. Tam bir ay çektiğim için gayet iyi bilirim. Tabii bu halde içten içe bir hiddet duyulmaz, iniltiler çıkarılır; ama bunlar içten gelmeyen yapmacıklı inlemelerdir ki, mesele de bunda zaten. Acı çeken kimse inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekâlâ tutardı. Bu çok hoş bir örnektir okuyucularım, üzerinde durulmaya değer.
Sayfa 16
Kırk yaş sendromu...
Kırk yaşındayım artık, şaka değil; kırk yıllık koca bir ömür ihtiyarlığın ta kendisi. kırk yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır! tüm samimiyetinizle, dürüstçe söyleyin, kırk yaşını kim geçer? ben söyleyeyim size: aptallarla namussuzlar. bunu tüm ihtiyarlara, o saygıdeğer, ak saçlı, mis kokulu ihtiyarların yüzüne de söylerim! tüm dünyanın yüzüne de söylerim! Buna hakkım var, çünkü ben altmış yaşına kadar yaşayacağım. Hatta yetmişe kadar! Seksenimi bulacağım!... Sizi güldürmek istediğimimi sanıyorsunuz baylar? Bunda da yanıldınız. Sandığınız ya da sanabileceğiniz kadar neşeli bir adam falan da değilim.
Sayfa 5
Ayıptır.
Kırk yaşından fazla yaşamak ayıptır; bayağılık, hatta ahlaksızlıktır! tüm samimiyetinizle, dürüstçe söyleyin, kırk yaşını kim geçer? ben söyleyeyim size: aptallarla namussuzlar. bunu tüm ihtiyarlara, o saygıdeğer, ak saçlı, mis kokulu ihtiyarların yüzüne de söylerim! tüm dünyanın yüzüne de söylerim!"
Sayfa 5
Reklam
Az kaldı...
Kırk yaşındayım artık, şaka değil; kırk yıllık koca bir ömür, ihtiyarlığın ta kendisi...
Sayfa 5
Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşerinin biriyim. Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır. Evet efendim, on dokuzuncu yüzyıl adamı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır. Kırk yıllık ömrümden sonra bu inanca vardım. ‘’
Sayfa 5
292 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.