"İşte İstanbul'a diye yola çıkmış, meçhul bir istasyonda inmiştim.
Elimde bir kötü bavul ve daktilo kutusu.
Babamın oğlu olmuştum işte.
Onun gibi muzip gülümsedim.
Adama "Hadi bakalım" dedim."
- Buraya yerleşiyoruz galiba.
Ömrünce mülkiyet hissini tatmamış, bir mekana bağlanmamış gezginci Ali Bey, ilk kez kendine ait bir çatının gölgesinde yorgun ama memnun gülümsedi:
- Kim bilir...Geleceğin ne getireceğini kim bilebilir?