Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hüzün yılı Kasım’ın ölümüyle başladı... Kasım, o derece bir hüzün vermişti ki babacığının kalbine, Peygamberimiz hüznünü söyledi dağlara. Peygamberimiz, Kasım’ın cenazesi taşınırken karşısında bulunan Kuaykıan dağına bakarak dedi: “Ey dağ! Benim başıma gelen şey senin başına gelseydi, dayanamazdın yıkılırdın.” Çok sevdiği oğlunun vefatının tesellisini annesi ile de giderememişti Peygamberimiz. Hüzün yılının devamında peygamberimizin amcası ile Kasım’ın annesi Hz. Hatice de vefat etti.
Babalar eve gelince önce anneleri sorarlar. Onların, ilk görmek istedikleri çoğu zaman eşleridir. Peygamberimiz, önce çocuklarını soran bir babaydı. Çünkü o hayata nefsi boyutta bakmıyordu. İlk eşi sormak, nefsi boyutun yansımasıdır. Peygamberimizin tabirince çocuk kalbin meyvesidir. Hayatlarını kalp boyutunda yaşayanlar herkesten önce çocuklarını tercih ederler. Peygamberimizin ayrılıklardan sonra ilk kavuşmak istediği, ilk görmek istediği ve ilk gördüğü çocukları olurdu. O çocuklarına Mukaddim ismiyle yönelen bir babaydı. Çocuklarının önüne dünyevi hiçbir sevgiyi geçirmeyen Babaydı (a.s.m.)...
Reklam
“Ey Allah’ın Resulü! Herkes altın ve gümüş alarak evleniyor. Ben bunu istemiyorum. Allah’tan benim evlilik akçem olarak ümmetin asileri için şefaat etmemi iste.” Sevgili baba kızının isteğini ulaştırdı dua olarak Rahmetin sahibine. Ümmete rahmet isteğine rahmet, Rahmet sahibinden Cebrail ile gönderildi. Allah, Fatıma’nın isteğini kabul etti. Cebrail, Allah Resulünün yanına, nurdan bir ipekle geldi. Peygamberimize dedi: “Bunu, Fatıma’ya ver.” Allah, Fatıma’nın isteğini, nurdan bir ipek üzerinde göndermişti. Bu ipek üzerinde şöyle bir yazı vardı: “Allah, Fatıma bint-i Muhammed’in mehrini, asi ümmetine şefaat olarak kıldı.” Rabbinin hediyesini, Hz. Fatıma, titizlikle sakladı. Vefatında da kefeninin içine koydurdu. Baba bencil olmazsa, çocuk da bencil olmuyordu. Baba “ben” demezse, çocuk da “ben” diyemiyordu. O, çocuklarına benliği öğretmeyen bir babaydı... O, çocuklarını, isteklere cevap veren Mucib isminin sahibi olan Zata götüren bir Baba idi (a.s.m.)...
Cân‘ım efendim ⚘
Ağlayan her çocuğun gözyaşı, önce Onun şefkat yüklü yüreğine damlardı. Ağlayan her çocuğun, kederi ve hayal kırıklığı önce Onu yakardı. O çocuklarını hiç üzmeyen, hiç kırmayan, hiç incitmeyen bir babaydı. O, yavrularını merhametle sarardı, şefkatle kucaklardı. O, bir babaydı... Çocuklarına, Allah’ın şefkat ve merhamet eden ismi olan Rahim ismiyle yönelen bir Babaydı (a.s.m.)...
Hiçbir ana onun kadar şefkatli değildi. Ağlayan bir çocuk, onun merhamet dünyasına kor gibi düşerdi. Ağlayan minik bir kalbin hicranına dayanamaz, O da ağlardı.
Tüm bebekler kendisi için ağlarken, o tüm insanlar için seslenmişti. “Ümmeti...”
Reklam
“Kızlara karşı nefret duymayın, zira onlar kıymetli can yoldaşlarıdır.” O, kızlarının can dostu olan, candan seven, can bir babaydı… O, babaydı…
Cihada gitmek isteyen bu kişinin çocukları vardı. O zaman eğitim babası, ona buyurdu: “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.” [52] Peygamberimiz babaya cihat için izin vermedi. Ona dedi: “Onların yanına dön, zira cihadın iyisi onların içerisindedir.”[53] Baba, çocuğun eğitimi için en önemli unsurdur. Babasız eğitim çok zordur. Babanın eğitimi etkin ve kalıcı eğitimdir.
O, çocuklarını pembe hayal dünyaları için hazırlayan bir baba değildi. O, çocuklarını gerçek hayata ve hayatta olabilecek her türlü musibete karşı hazırladı. Onlara hayatın problemleri karşısında sabretmeyi öğretti.
İlginç bir şey vardı bunda. Her zaman evlilikten önce nasihatler kızlara yapılır. Mutlu olunması için gerekli uyarılar kıza edilir. “Şöyle davran, şöyle yap.” Evlilikteki mutluluk yükü kıza verilir. Zayıf omuzlara, bir aileyi mutlu etme yükü yüklenir. Peygamberimiz, farklı bir uygulama yaptı. Muhatap Fatıma değildi. Muhatap damattı. Çünkü evlilikte peygamberin söylediği o püf noktayı ihmal edenler genellikle erkekler olmaktaydı. Peygamberimiz Hz. Ali’ye dedi: “Ey Ali! Kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma ki sen de onun kölesisin.”
Reklam
O buyurmuştu: “Kimin iki kızı olur da bunları öldürmez, alçaltmaz, oğlan çocuklarını bunlara tercih etmezse Allah onu cennete koyar.”
Zengini fakiri ayırt etmedi. Siyahı beyazı seçmedi. Esir ve hür herkes eşitliği yaşadı onun gönül dünyasında. Aynı hizada olmanın, aynı konumda durmanın mutluluğunu tattı. O eşitlik peygamberiydi..
Hep sabretti O. Hep, O bir tek olana, eşsiz ve benzersiz olana, her şey kendisine muhtaç olana dayandı...
Baba bencil olmazsa, çocuk da bencil olmuyordu. Baba “ben” demezse, çocuk da “ben” diyemiyordu. O, çocuklarına benliği öğretmeyen bir babaydı…
O, çocuklarının her an, her türlü dert ve sıkıntısında yanlarında olmuştu. Çocukları da her zaman onun yanında oldu. O, çocuklarına hiç vefasızlık etmedi. Çocukları da vefasızlığı öğrenmedi.
395 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.