Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müdür kendi konuşmasını bölerek, "Lehçe nedir biliyorsunuzdur sanırım?" dedi. "Ölü bir dil" Öğrendikleriyle gösteriş yapmayı seven başka bir öğrenci işgüzarca, "Fransızca ve Almanca gibi," dedi" "Peki ya ebeveyn," diye sordu Müdür. Rahatsız edici bir sessizlik oldu. Çocukların birkaçı kızardı. Müstehcenlik ile saf bilim arasında önemli fakat bir o kadar da ince ayrımı yapmayı henüz öğrenememişlerdi. Sonunda içlerinden biri elini kaldırma cesaretini buldu. "Eskiden insanlar..." duraksadı; kan yüzüne sıçradı. "şey, canlı yavru olarak doğarlardı" "Doğru," diye Müdür başını sallayarak onayladı. "Ve bebekler şişeden çıkarıldığında..." "Doğurulduğunda," diye düzeltildi. "İşte o zaman ebeveynler anne ve babaydı, yani, bebekler değil tabii; diğerleri." Zavallı çocuk iyiden iyiye mahçup olmuştu.
Sayfa 49 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Eşi Charles Bukowski'yi anlatıyor; "Bilirsiniz okula gidersiniz, iyi bir eğitim alırsınız, sonra işe girersiniz, çalışırsınız, çalışırsınız. Hayat çalışmaktır. Bu bir çeşit iş ahlakıdır. Ve bu onun için olmayacak bir şeydi, çünkü o sanatçıydı. Dolayısıyla her şeyin tersine gidiyordu. Ayrıca daha 4-5 yaşlarında küçük bir çocukken, neredeyse her gün ustura kayışıyla dayak yiyordu. Kısaca onun babası da bu dünyada pek çok insanın yaptığı gibi, kendi problemlerini çocuğundan çıkartan, hep kaybeden bir babaydı. Dolayısıyla O, bundan çok etkilenmişti." Linda Lee Bukowski
Reklam
Baba
"Gel buraya koca herif" diye onu şefkatine davet etti. O babaydı ve evlatlarına vereceği sevgisi de şefkati de sonsuzdu.
Sayfa 220Kitabı okudu
O gerçekten iyi bir babaydı. Ve çok çabalıyordu. Bizi her zaman anlamıyordu ama çabalıyordu ve önemli olan da buydu.
Sayfa 18 - Pegasus Yayınları
Bir insana adından çok daha kıymetli bir sıfatla hitap etmeye başladığınız zaman ve onun adını söyleyecek kimse kalmamışsa, aynı babam gibi, onun adının bir önemi kalmaz. Babaydı o bizim için. Koruyan, kollayan, seven, yemek veren, su bulan... Baba, anneden sonra benim hayatımda uğruna inandığım ikinci kutsal kelimeydi.
Sayfa 144 - Kent kitapKitabı okudu
Başöğretmen Atatürk
Gazi, her akşam Sabiha'yı karşısına alıyor, o gün ne öğrendiğini soruyor, imtihan ediyordu. Derslerini bilemediği zaman çok kızıyor, darılıyor, onu azalıyordu. Gazi çok sert bir öğretmendi, tembelliğe tahammülü yoktu. Buna mukabil müşfik bir babaydı. Hastalığa hiç dayanamazdı.
Sayfa 234 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları
395 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.