“Sen bir yabancısın, bunu sakın unutma. Akıllı bir yabancı da duygularını kendine saklar, çenesini de kapalı tutar. Öğretmenleri değiştiremezsin, müdürleri değiştiremezsin, insanları değiştiremezsin. Sadece onlara gülersin, hepsi bu. ..."
Saroyan Bitlis’ten Amerika’ya göç etmiş Ermeni bir ailenin çocuğudur. Bu kitabında yabancı bir dünyada var olma mücadelesi veren göçmen ailelerinin yaşam mücadelesini anlatır. Bir yerlerde yabancı olarak yaşamanın zorluğunu, ne kadar istense de oralı olamamayı, dışlanmayı, ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi anlatır. Ermeniler Amerika'ya göçerken Anadolu kültürünü de yanlarında götürmüşlerdir. Kitabı okurken aslında ne kadar bizden olduklarına tanık oluruz.
“Savaşa inanmayan ve asker olmayı reddeden diğer çocuklar gibi
gidip kendini bir nehre atmış olmaması için Allah’a dua ediyorum.
Daha geçen gece en küçük oğlum Yetvart The Evening Herald’da böyle bir çocuğun hikâyesini okudu.”
“Ödlekler iyidirler, ilginçtirler, kibardırlar; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler.
Yaşamayı arzularlar, böylece de çocuk sahibi olacak kadar uzun yaşayabilirler. Ödlekler cesurdur!”
.
“Kavga etmeyi bırakın. Hepimiz aynı yanan evin içindeyiz.”
Yazar, 1939 yılında ‘ The Time of Your Life’ adlı oyunuyla Pulitzer Ödülü’nü kazanmış , ama bu eserinin diğerlerinden ne daha iyi ne de daha kötü olduğunu söyleyerek ödülü reddettmiş.
Ben yazarın dilini oldukça samimi buldum. Bu kitaptaki öykülerinde Saroyan; insanı, yabancı bir ülkede “yabancı” olmayı anlatmış. Anlatımı çok içten ve yalındı. Metinlerinde, süslü tabirler, söz oyunları yoktu.
Öykülerinde bütünlük , anlattıklarında ise buram buram ”yaşanmışlık “ vardı.