Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Bazı insanlar bir şey anlatmak istediklerinde konuşurlar, bazılarının bir şey anlatmak için konuşmaya ihtiyaçları yoktur.” dedi annem. “Hiçbir şey söylemezsen nasıl konuşursun ki?” diye merakla sordum. “Sözsüz konuşursun. Biz daima sözsüz konuşuyoruz.” “Öyleyse kelimeler ne işe yarıyor?” “Çoğu zaman hiçbir şeye. Çoğu zaman da asıl söylemek istediklerini gizlemeye ya da bilinmesini istemediklerini saklamaya yararlar.” “Peki onlar da konuşuyor mu?” “Sanırım konuşuyorlar. Oturup kahve ve sigara içiyorlar. Ağızlarını hiç açmıyorlar, yine de devamlı konuşuyorlar. Birbirlerini anlıyorlar, bunun için ağızlarını açmaya ihtiyaçları yok, çünkü saklayacak bir şeyleri yok.”
Farklı olmak, insan olmanın getirdiği cazibeden başka bir şey değildir. Bir halkı insanlaştıran, gelişmesini, sürekliliğini sağlayan şey de nihayetinde içinde barındırdığı o kendine has özelliktir.
Reklam
“Daha kimse ölmedi mi, bu korku dolu yalnızlığımıza, bu amaçsızca savrulmamıza, bu boşluğa ve köksüzlüğe son verecek biri?”
Bir yandan Fresno’daydık, bir yandan hiçbir yerde. Ölüm içimizden birini yakalamadığı, biz de onu gömüp orada yattığını bilmediğimiz sürece nasıl herhangi bir yere ait olabilirdik ki?
“ben senin kardeşinim’ diyenlere karşı dikkatli olun. Bir yerlerinde mutlaka bir hançer gizlidir.”
Farklı olmak, insan olmanın getirdiği cazibeden başka bir şey değildir. Bir halkı insanlaştıran, gelişmesini, sürekliliğini sağlayan şey de nihayetinde içinde barındırdığı o kendine has özelliktir.
Reklam
144 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Ermeni yazarın öyküleri hepsi acıyı, hüznü ve de samimiyeti barındırıyor. Hepsinin hemen hemen ortak noktası kendi ülkelerinden uzakta, başka bir coğrafya acı çeken, sıla özlemi çeken, zor durumlarda kalan insanların oluşu. Ben genel itibariyle o samimiyeti vermeleri itibariyle öyküleri başarılı buldum. Kitaba adını veren öykü başta olmak üzere bizden biri gibi hissettim okurken. Aslında insan her yerde insandır. Acı çekebilen, ülkesinden uzakta olduğu takdirde benzer sıkıntılar yaşayan, aynı şeylere hüzün duyabilen et parçalarıyız. Adımız, dinimiz, dilimiz kısacası kimliğimiz farklı olsa da sevinç ve hüzün duyduğumuz şeyler aynı aslında. Bu öykülerin özeti de bu cümlelerde saklı aslında.
Ödlekler Cesurdur
Ödlekler CesurdurWilliam Saroyan · Aras Yayıncılık · 2018278 okunma
"En iyi insanlar ödleklerdir. Asla bir bankayı soymayı düşünmezler. Akıllarından bir suikast düzenlemek gibi bir şey geçmez. Ödlekler iyidirler, ilginçtirler; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar."
Yalnız şunu bilin ki hayatta zavallı ve bağrı yanık olmaktan daha acıklı bir şey yoktur
Ölüm içimizden birini yakalamadığı, biz de onu gömüp orada yattığını bilmediğimiz sürece nasıl herhangi bir yere ait olabilirdik ki?
Reklam
Delirmek bizim ailenin özelliklerinden biriydi. Bir erkek delilik geçirinceye kadar hala çocuk sayılırdı. Eğer hiç geçirmemişse, geçirenle bir olmazdı. İçimizde deliliğe yakalanmadan otuzunu bulan pek azdı. Yüzyıldan fazla bir süredir ailede hayatını hiç delilik geçirmeden tamamlayanların sayısı iki veya üçtü. Birçokları bu yolculuğa birkaç kez çıkmışlar, akılları gidip gelmişti. Ondan sonra da onlara bilge kişi, hatta ve hatta kutsal kişi gözüyle bakılmıştı, sanki Kudüs'e hacca gitmişlerdi. Aslında bir bakıma öyle de denebilirdi.
Bazı insanlar bir şey anlatmak istediklerinde konuşurlar, bazılarının bir şey anlatmak için konuşmaya ihtiyaçları yoktur.
Sayfa 32 - Aras YayıncılıkKitabı okudu
"Partideki kızlardan biri.” dedim. “Bu şekilde gülmek hiç de hoş değil.” “Kulağa çok hoş geliyor ama.” “İnsandan çok bir hayvan kahkahası bu be!”
Sayfa 96
"Kendi hayatımı tehlikeye atıp seninkini kurtardığım için lanet olası bir aptalım ben. "
Sayfa 80
987 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.