Ruh, eğer ölümsüzse, doğumumuzdan önce varolmuş olmalı: Ve eğer varoluşun önceki durumu bizimle ilgili değildi ise, sonraki durumu da bizimle ilgili olmayacaktır.
Victorya dönemi yazarlığının sembolik anlatımlarının göze çarptığı kitapta; sanayileşme nedeniyle hammadde arayışına giren büyük imparatorlukların, medeniyet maskesi altında yeni keşfedilen el değmemiş coğrafyaları sömürme politikasının acımasız etkileri ve insanın içindeki karanlık ve aydınlık tarafların koşulların etkisi altında nasıl yer değiştirdiği, ilk bakışta iyilik amacıyla harekete geçen bir insanın açgözlülüğe yenik düşerek nasıl bir canavara dönüşebileceği gözler önüne serilmektedir.
Pierre Loti'nin, doğanın yıkıcılığı karşısında insanın duyumsayabileceği çaresizlik hissini, olağanüstü doğa tasvirleri eşliğinde kusursuz bir biçimde betimlediği romanıdır. Kitapta, balıkçılık yaparak geçimlerini sağlayan Paimpollü denizcilerin kuzeyin zorlu iklimine ve denizine karşı giriştikleri yaşam mücadelesi anlatılır. İzlanda denizlerine açılan ve birçoklarından bir daha haber alınamayan bu genç balıkçıların mezarları, kimisi Paimpol'de kimisi ise İzlanda'nın çorak arazilerinde uzanır. Ölümün hayatlarındaki bu yakınlığına rağmen yine de aşık olmayı, evlenmeyi ve denize kurban edilecek yeni çocuklar için çiftleşmeyi ihmal etmezler.
İnsan ahlaki açıdan güvenilir değildir. Cinayet veya ensestten kaçınan ama hırslarının, saldırgan dürtülerinin veya cinsel ihtiraslarının doyumundan kendilerini yoksun bırakmayan ve diğer insanları karşılığında ceza görmedikleri sürece yalan, hile ve iftirayla incitmekte bir an bile tereddüt etmeyen sayısız uygar insan vardır.
İnsan için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikroplar, kanser olmayıp yalnızca kendisi olduğu, göz kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmıştır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak, etkili bir çare yok henüz.