Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oh misss...
— Sabahleyin kalkarım. Hava güzel, gök göz alabildiğine mavi, bir tek bulut yok. Planıma göre evin bir tarafındaki balkon doğuya, bahçelere, kırlara bakar; öbür taraftan da köy görünür. Karımın uyanmasını beklerken, hırkamı giyip bahçede sabahın serin havasını içe içe gezinirim. Orada bahçıvanı bulur, onunla çiçekleri sular, ağaçları, çalıları budarım, Karıma bir demet çiçek toplarım. Sonra yıkanmak için banyoya ya da dereye giderim. Dönüşümde balkonun kapısı açılmıştır; karım sabahlığını giymiş, başına her an uçacakmış gibi duran hafif bir başörtüsü atmış, beni bekliyor. “Çay hazır.” der, Bir öpüş, ama ne öpüş! Bir çay, ama ne çay! Bir koltuk, ama ne koltuk! Masaya otururum; çörekler, kaymaklar, taze tereyağları...
Oh hava misss, şükür
dudaklarından rahat bir nefes dökül­dü, yanaklarına yeniden can geldi
Reklam
Oh misss ️️
Doğurmayan kadına muska, damdan düşerek bacağı kırılan çocuğa muska, çocuğun kel başında tüy bitmesi için muska... Dişinin sızısını kesmek için de bir topak tuz okutmak ve yine muska... Muskacı muska; üfürükçü, üfürük!.. Bu işlerin her gün binlercesi yapılıyor ve sürüp gidiyor... Bütün bunlara bir de tarikat faslını eklersek, işin pek küçümsenecek bir tarafı olmadığı açığa çıkar: Taassup... Cehalet... ve Sefalet... Kolkola girmişler, birbirlerini ağırlıyarak cennete doğru gitmekteler...
Sayfa 84 - Bizimköy YayınlarıKitabı okudu
Oh kus içini misss
Ama benim birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan iki ebeveynim vardı ve bana verdikleri tek şey, boş ve ıstıraplı kişiliğimi ortadan bölen, boş bir temeldi.