Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Omer Karakose

Bir şeyi beklemekle onunla yüzleşmek aynı etkiyi yaratmıyor ne yazık ki... Öyle olsa sevinçten havalara uçar mıydı dokuz aydır anne olacağını bilen bir kadın? Ya da tüm sınavlarının iyi geçtiğini bilen o çocuk koşar mıydı ailesine ayakları poposuna vura vura? Gerçeklik, başıma geldiğinde hissettiriyor kendini. Ve kapıyı kıracakmışçasına çaldığında koyuyor yalnızlık... En sevdiğim şarkıları yalnız dinlemeye başladığımda anlıyorum ne kadar yalnız olduğumu. En sevdiğim yemekleri yalnız yediğimde, bir dostumla beraber gitmeyi istediğim o yerden onu aradığımda anlıyorum geri kalan her şeyle yalnız baş etmem gerektiğini...
Sayfa 205
Reklam
Son çalıştığım firmanın kurucusu benimle gelecek birkaç yıl için bir toplantı yapmak istemişti. Nasıl bir planlama yapmalı, pazarlama için hangi yolu izlemeli gibi soruların cevaplarını birlikte arayalım dedi. O toplantıyı talep ettiği günün akşamı işten ayrılmaya karar verdim. Ne demek birkaç yılı planlamak? Ben burada o kadar uzun süre mi kalacağım? Birkaç sene... Seneler boyunca aynı işe gidip gelmek, aynı insanları görmek... Korkudan aklımı kaçıracak gibi olmuştum.
Sayfa 185
Buluştuğumuzda İtalyanca seviyemi ölçmek için birkaç dakika boyunca sadece İtalyanca konuşmaya çalıştık. Bir ara bana burada arkadaşlarım olup olmadığını sordu. Vardı elbette ama onlara tam olarak arkadaş denir miydi yoksa daha çok tanıdık diye mi nitelemeli falan diye düşünürken ve onların kendi içlerinde sayılarını bulmaya çabalarken araya girip soruyu İngilizce tekrarladı. Halbuki ben sadece düşünüyordum. Söyleyeceğim cümlelerin İtalyancasını biliyordum ama aslında ne kadar da yalnız olduğumu en az utanabileceğim yoldan söylemeye çalışırken kaybettiğim vaktin farkına varamamıştım.
Sayfa 175

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Göçmenliğe adım atmak, yeni bir bilgisayar oyununa hangi zorlukta başlayacağınızı seçmek gibi bir şey. Yani çok katmanlı ve birden fazla değişkeni var. Yalnız gidiyorsanız başka, eşinizle gidiyorsanız başka, ailenizle gidiyorsanız başka avantaj ve dezavantajları oluyor. Ben yalnız geldiğim için geçtiğim sınavlar genellikle maneviyatımla ilgili oldu. Aslında kimse ölmüyor ama siz bir anda tüm tanıdıklarınız ölmüşçesine yapayalnız kalıyorsunuz. Tıpkı kötü bir haber aldığınızda sarılıp size destek olacak bir yakınınız olmadığı gibi, herhangi bir güzel haberi de paylaşacak kimseniz olmuyor. Kendinize ise her daim iyi bakmak zorunda kalıyorsunuz çünkü hastalandığınızda başınızda ailenizden birinin olmayacağı, en yakın arkadaşınızın bir telefonla size yardıma gelemeyeceğini biliyorsunuz. Bu ve bunun gibi pek çok şey sizi ister istemez olgunluğa itiyor. Ancak şunu da eklemeliyim ki bu olgunluk ve edinilen hayat tecrübesi, müthiş bir özgüven aşılıyor. Yapamayacağınızı düşündüğünüz her şeyi bir bir yapmaya başladığınızda ve kendi kendinize yetebildiğinizi gördüğünüzde, önünüze çıkacak bir sonraki görev için daha da heveslenir hale geliyorsunuz. En nihayetinde ayakları yere çok daha sağlam basan ve başı eskisinden çok daha dik biri olarak yolunuza devam ediyorsunuz.
Sayfa 145
İki yıllık yüksek lisans eğitimi için yepyeni bir şehre gelen öğrencinin kalacağı süreyi kısa bulup bulunduğu ülkenin hemen hiçbir rutinine kendini alıştırmayışı sizce ne kadar doğru? Dilini öğrenmek için çok da büyük bir efor harcamamasının ya da o şehrin sunduklarına değil de sunmadıklarına odaklanmasının temelinde yatan ne olabilir? Yeniyi reddetme mi? Yeniden korkma mı?
Sayfa 140
Reklam
Omer Karakose
@okarakose·2020 okuma hedefini ekledi.
2020 OKUMA HEDEFİ
8/20 kitap - %40 tamamlandı
8 kitap okudu
20 kitap
1.856 sayfa
3 inceleme
60 alıntı
#4897 En çok okuyanlar'da.
Bu defa İstanbul'a kök salmaya değil, köklerimi koparmaya gidiyordum.
Sayfa 96
Ruhu dünyada özgürce dolaşan insanların birbirini daha ilk görüşte tanıdığına, neredeyse hiçbir ciddi paylaşımı olmadan sırf sohbetlerdeki satır aralarını okuyabildikleri için birbirlerini anladığına olan inancım bir kat daha artmıştı.
Sayfa 93
Bazı şehirler vardır; gülümser. Nehirleri, parkları, insanları pırıl pırıldır. Yağmurda bile şemsiyesinin altından sırıtır. Öyle şehirlerde ne yorgunluğu hisseder insan ne de stresi... Diğerleri ise tıpkı Belgrad gibidir. En güzel yerleri bile yüzünün diğer yanı üzgün Mona Lisa'ya benzer. Ne anlatmak istediğini anlayana kadar oradaki günleriniz biter ve birkaç melankolik hatırayla oradan ayrılırsınız.
Sayfa 88
"Her ne yeteneğin varsa kullan. Sadece en iyi şakıyan kuşlar ötseydi ormanlar çok sessiz olurdu." Henry Van Dyke
Sayfa 83
Reklam
Azmin tariflerinden biri
Hostel Montenegro isminde hem Podgorica hem Budva hem de Kotor'da şubesi olan bir hostele attığım e-mail'e aynı gün gelen yanıtın sevinciyle yağmura aldırış etmeden kilometrelerce bisiklet sürdüm. Tırmandım, ıslandım, zirvede üşüdüm, inerken dondum ama hayal kurmayı, gittiğimde olabilecekleri kafamda kurgulamayı hiç bırakmadım. Bazı şeylerin düşüncesi bile öyle güzel ki...
Sayfa 74
Bisiklet üzerinde hayal kurmak çok iyi geliyordu ve oksijeni bol bir beynin düşündüremeyeceği hiçbir şey yok gibiydi.
Sayfa 65
Geri113
210 öğeden 196 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.