Bunca farklı eğitim öğrenim kurumunu, büyük talebe ve öğretmen kalabalığını görünce insan soyunun anlayışa ve doğruluğa yaradılıştan yatkın olduğunu düşünebiliriz; ama her yerde olduğu gibi burada da görünüş aldatıcıdır. Öğretmenler para kazanmak için ve bilgeliği değil fakat onun görünüşünü ve saygınlığını yüksek gaye edindikleri için öğretirler; talebeler bilgi ve derin anlayış edinmek için değil, fakat konuşma melekesi edinip gevezelik edebilmek ve caka satmak için öğrenirler. Her otuz yılda bir dünyaya hiçbir konuda hiçbir şey bilmeyen yeni bir nesil, genç bir kuşak gelir.
Kitapta bulunan 10 başlıktan 4'ünü beğendiğim için puanım 4-5 arası.
İçindekiler
1- Okumuşların Cehaleti Dair ... 9
2- Okumuşluk ve Okumuşlar Üzerine ... 21
2.1- Dile ve Sözcüklere Dair ... 37
2.2- Hint Edebiyatına Dair Bazı Tespitler ... 55
2.3- Grek Mitoslarına Dair Düşünceler ... 67
2.4- Eski Zamanlara Dair Bazı Müşahedeler ... 77
3- Şiir Üzerine ... 85
3.1- Dramanın Gösterdiği ... 99
3.2- Tragedyanın Öğrettiği ... 101
4- Tarih Üzerine ... 113
Beğendiğim başlıklar: 1, 2, 2.1 ve 4.
Çeviriyi genel anlamda beğenmekle beraber eski kelimelerin kullanılması yer yer rahatsız etti, kimi cümlelerin anlaşılmasını zorlaştırdı. O kelimelerden bazıları: Hakir, rençper, mecalsiz, çarnaçar, alelade, addettiği, malumat, nazarıitibara, gaye, meccani, müşahedeler. Bu kelimelerden bazılarının anlamlarını bilsem de günümüz Türkçesinden/İstanbul Türkçesinden kelimelerin seçilmesini ve ona göre çevrilmesini isterdim.
1. Baskı Say Yayınları 2011. Ben ise 3. Baskı Say Yayınları 2019 okudum.
Tüccarlar mallarının elden geçirilmesine ne kadar isteksizse bilgilerinin yoklanması söz konusu olduğunda bilginlerin çoğunun da bir o kadar gönülsüz olmasının sebebi budur.
Yeni ve büyük fikirler ile derin anlayışa, ancak bilgiyi kendileri için elde etmek isteyen ve bunu araştırmalarının doğrudan amacı haline getirip başkalarının bilgisiyle ilgilenmeyenler ulaşacaklardır. Fakat okumuşlar genellikle ders verebilmek ve kitap yazabilmek için okurlar; ve bu yüzden de kafaları, besin maddelerini hazmedilmemiş olarak bırakan mide ve bağırsaklara benzer. Bu sebepten ötürü öğrettiklerinin ve yazdıklarının da çok az faydası olacaktır; çünkü başkaları hazmedilmemiş süprüntü ve atıklarla
değil, fakat sadece kanın kendisinden salgılanmış olan sütle beslenebilirler.