Modern, aydınlanmış, teknikleşmiş dünyada böylesi korkunç olaylar olduktan sonra, gerekli ilerlemeyi temsil eden ya da gücünü her şeyi kapsayan bir etki olarak ifade eden bir Tanrı'ya inanmak hâlâ mümkün müdür?
Immanuel Kant gibi ciddi ve sağduyulu bir düşünür bile savaşın Tanrı'nın amaçlarına hizmet ettiğine yürekten inanabiliyordu. Hiroşima'dan
bu yana her savaşın en iyi durumda bile zorunlu bir kötülük olduğunu biliyoruz. Thomas Aquinas gibi kutsal bir teolog bile, tiranlar olmadan kendini din uğruna feda edenler de olmaz diyerek, tiranların Tanrı'ya hizmet ettiğini ciddi olarak savunmuştu. Auschwitz'den buyana böyle bir cümle ancak küfür sayılır..
YouTube kitap kanalımda psikoloji kitaplarına nasıl başlangıç yapabileceğinizden bahsedip pek çok kitap önerdim : ytbe.one/d2xQVSEUsUU
"Ben kimim ki, kendi fikrim olsun?"
Sen, küçük adam, bir zamanlar Vitruvius'tun. Mimardın. Fikirlerin vardı aslında. Mesela 3 ilken vardı tasarımlarında kullanmak için : Fayda, kalıcılık ve
Cumba'dan Rumbaya daha doğrusu Rhumba'ya....
Malumunuzdur "Cumba" eski tip müstakil Türk evlerinde zemin katın üzerindeki birinci ya da müteakip katlarda dışa taşan kafesli oda bölmesidir. Rhumba ise 1930'larda Amerika Birleşik Devletleri'nin Doğu Kıyısında ortaya çıkan bir salon balosu müziği ve dans türüdür.
Richard J. Evans uzmanlık alanı Almanya olan bir tarihçidir. Özellikle Nasyonal Sosyalist Parti üzerine yaptığı araştırmalar ve kitaplarıyla bilinir. Hitler'le ilgili ve özellikle Nazi dönemiyle ilgili birçok komplo teorisi üretilmiştir. Bunların içinde gerçeklik payı olanlar da vardır. Ölümsüz asker projesi, kıtalar arası balistik füzeler,