Merhabalar. Halid Ziya Uşaklıgil’in yepyeni bir türün edebiyatımızdaki ilk örnekleri olan Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler eserlerinin incelemesine, öncelikle Uşaklıgil’in edebi portresinin genel çerçevesini çizmemin ardından son bölümde yer vereceğim. Vaktinizi ayırıp değerlendirirseniz teşekkür ederim.
Halid Ziya Uşaklıgil’in, genellikle
Okuduğum ilk Yakup Kadri romanı... İlk olarak yazarımız Fecr-i Âti döneminde yetişmiş ve o dönemde roman ve hikâyeden önce mensur şiir türünde eser vermiştir. Bunlar; "Erenlerin Bağından ve Okun Ucundan'dır." Fakat 1920'lerden sonra siyasî ve sosyolojik konulara, tarihe, dönem çalışmalarına ve birey psikolojisi irdelenmesine yönelir. Bu eserini de sade ve yalın bir dille kaleme alarak Anadolu'ya inmiş ve I. Dünya Savaşında gazi olan ve arkadaşının iknası üzerine onun köyüne yerleşmeye karar alan ana karakter Ahmet Celal'in köylüler tarafından "Yaban" olarak adlandırılması karakterin iç dünyasına kadar yansıtarak Türk aydını ve Türk köylüsü arasındaki derin bir uçurumu göstermiştir. Dilinin sadeliği, konusu ve teması bakımından en çok beğendiğim cumhuriyet dönemi eserlerinden biri oldu benim için. Okuyacak olan okurlara tavsiye ederim ve keyifli okumalar dilerim. :)
Su arama konusunda Amadolu' da şöyle bir adet vardır. Bir tane çatal çubuk alınır, genelde dut ağacından olan bu çatal çubuk ile sahralarda su aranır. Sapan çatalı gibi olan çubuğun, iki ucundan tutulup ters "y"harfi gibi tek ucu yere doğru çevrilir. Suyun olduğu yere gelindiğinde ilginç bir şekilde çubuk elde titremeye başlar. Dut çatalının bu halde tutulması, sanki bir okun ucundaki ucu sivri termeni (peykân) andırır.