Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Orhan Söğüt

Sabitlenmiş gönderi
Akıllarımızın güçlü ve iyi niyetli insanlarla iletişim kurmamız sonucu güçlendiği gibi, kötü niyetli ve zayıf insanlarla sürekli olarak ilişkiye ve birliğe girmemizle ne kadar yitime uğradığını ve değerinden düştüğünü görememek olanaksızdır.
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
Bir kez cenneti tadan birinin oraya tekrar gitmek istememesi mümkün mü?
"Çok fazla hatıra engel oluyor uyumana değil mi?" "Keşke biraz şarap olsaydı"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Sen Şirin'sin. Şirin. Ben de senden ayrılmaya yazgılı olduğu için kederinden aklını kaçıran Ferhat'ım."
Korkunç!
"Şu an hissettiklerimin yanında tüm kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sanki bambaşka bir ışık keşfetmiş gibiyim. Bu kısa zaman zarfında öylesine çok şey öğrendim ki! Ferhat'la Şirin'ın hikayesini bilir misin? Seni gördüğüm an sanki daha önce bir yerlerde karşılaşmışız gibi hissetmiştim. Şimdi bunun nedenini anlıyorum. Şirin'i hayalimde senin gibi hayal etmişim meğer. Tabii şu an karşımda ete, kana bürünmüş duran varlık hayalimdekinden bile muhteşem. Sakın gülme bana, Meryem. Allah şahidim olsun şimdi zavallı Ferhat'ı daha iyi anladım. Böylesi bir güzelliği her gün görüp sonra da ondan sonsuza dek ayrılmak zorunda kalmak! Bu cehennem azabı değil de nedir? Ferhat'ın aklını kaçırmaması mümkün değildi. Kendini sevgilisinin resmini kayalara oymaktan alıkoyamamıştı. Allahım! Acısı ne kadar büyük olmalı. Kaybedilen o büyük mutluluğun bir daha asla geri gelmeyeceğini bilerek yaşamak ne kadar da korkunç!"
Reklam
"Sanki yalnızlığın etkisiyle hayallerle gerçekleri karıştıran birinin sözleri gibi."
Sonsuzluğun altında değersiz varlıklarız hepimiz, Kainatla mukayese edildiğinde ne derece aciz bir varlık olduğumu daha on yaşındayken idrak etmiştim. O zamandan beri yaşadıklarım neticesinde hangi görüşlerim değişti? Allah'a peygambere, ilk aşkın büyüleyiciliğine olan inancım sona erdi. Yaz akşamlarında yaseminler artık eskisi gibi güzel kokmuyor. Laleler artık eskisi gibi rengarenk değiller. Sadece kainatın sınırsızlığına dair şaşkınlığım ve beklenmedik tabiat olaylarına ilişkin korkularım baki kaldı. Dünyamızın kainatta bir toz zerresi olduğu, bizlerin de bu toz zerresinin içinde seçilemeyecek kadar küçük varlıklar olduğumuz bilgisi hâlâ içimi derin bir umutsuzlukla dolduruyor.
Bizi mutlu ya da mutsuz kılan olaylar değil, olayları algılama biçimimizdir.
"İyi ama buna inanıyor olsalar bile aşağıdaki fedailerin eline sence gerçekten de çok şey mi geçmiş oluyor? Neticede her yerde bulabilecekleri yiyecekleri yiyip, güneşin altında yüzlercesini bulabilecekleri kızlarla hoşça vakit geçirecekler hepsi bu." "Hiç de değil," diye karşılık verdi Hasan. "Sıradan biri için yemekler aynı olsa bile nerede yediği çok şey değiştirir. Aynı yemeği bir kralın sarayında yemekle basit bir kervansarayda yemek aynı şey midir? İnsan birbirlerine tıpatıp benzeseler bile bir prensesle sütçü kız arasında ayrım yapamaz mı? Mutluluğu, zevki yalnızca duygularımızla algıladığımız için hissetmeyiz. Bu çok sayıda etmenin işe karıştığı karmaşık bir süreç sonunda gerçekleşir. Satın alınmış bir köle kızla ebedi bakire kalacağına inandığınız bir huriden alacağınız zevk tamamen bambaşka olacaktır."
Epikür'ün bilgelik dolu sözlerini hatırlatırım size. Ne demişti: Acıdan ve kederden kaçıp, mutluluğun ve refahın peşinden koşmak yegane insani hedeftir. Şu dünyada cennete gidip döndüklerini düşünen fedailerden daha mutlu insan var mıdır? Gerçekten düşünün bunu! Onların yerinde olmak için neler vermezdim! Keşke bir kere, sadece bir kere cennet zevklerini gerçekten tattığımı hissedebilseydim!
Sayfa 272 - Sabbah'ın sahte cennetiKitabı okuyor
Reklam
Belki de bize acıdığı için geleceği ve ölüm günümüzü bizden sakladı. Biz de burada aynı şeyi yapıyoruz. Bu dünyadaki hayatımızın yalnızca bir hayal olmadığı nerede yazılı?
Zaman bir hükümdara, bir sanatçıya benzer. Amaçsız tutkularını vücuda getirerek önce dünyayı peşlerine takarlar. Sonra da bizi anlamsızlığa, boşluğa iterler. Bir taraftan da kendi yarattıkları kanunların kölesi haline gelirler. İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz.
Pisagor insanın, her şeyin ölçüsü olduğunu söyler. Algıladığı şey vardır algılamadığı ise yoktur. Aşağıdaki üç adam cennet deneyimi yaşayacaklar. Ruhlarıyla, vücutlarıyla, tüm duyularıyla orada olduklarını hissedecekler. Yani orası onlara göre cennet olacak. Sen, görüyorum ki fedaileri içine çektiğim yalan dünya seni üzüyor. Ama bizim de her gün kendi algılarımızın yarattığı sahtekarlıkların kurbanı olduğumuzu unutuyorsun. Bu itibarla çeşitli dinlerin bizi yarattığını iddia ettikleri varlıktan eksik bir yanım yok.
'Sönmüş bir meşale bir daha yanmaz. Solmuş bir lale bir daha tomurcuklanmaz. İnsanlar kurdukları basit dünyalarına iyice bağlandılar artık. Onlara cennetin kapılarının gözlerinin önünde açılmasını sağlayacak bir anahtar sunamayan birinin peygamberliğini ilan etmesi hiçbir fayda sağlamayacaktır.'
'Nihai bir bilgi imkansızdır,' dedi. 'Çünkü duyularımız bizi aldatır. Etrafımızı kuşatan şeylerle aramızdaki yegane bağ zekamızın ürünü olan düşüncelerimizdir.' 'Bunlar Demokritos'la Protagoras'ın söylediklerinin aynısı, diye onayladığımı belirttim. Zaten onlar da sırf bu düşünceleri yüzünden tanrıtanımaz olarak lanetlendiler. Kitleler onları lanetlerken kendilerine yükseklerdeki cennetlerden bahsedip, masallar anlatan Platon'u baş tacı ettiler,' diye devam etti Ömer. 'Kitleler hep böyle davranmayı yeğlemiştir zaten. Belirsizlikten korkar, kendilerine anlatılan en saçma sapan şeylere dahi hakikat tutunacak bir dal sunmadığı için büyük kalpleriyle iman ederler. Bu konuda yapabileceğin bir şey yok. Bu kitlelerin peygamberi olmak isteyen kişi karşısındakiler sanki küçük birer çocukmuş gibi masallar anlatmalı, kafalarını envai çeşit hikayeyle doldurmalıdır. Zaten bu yüzden zeki insanlar hep kitlelerden uzak durmayı tercih etmişlerdir. '
"Okuyayım mı?" "Lütfen." Meryem başını Hasan'ın dizine dayayıp okumaya başladı. İçtiğin şarap, öptüğün dudaklar Her şey onlarla başlar O zaman düşün neydin dün, nesin bugün O vakit anlarsın yarın da olacaksın ancak bu kadar "Ne kadar zekice," dedi Hasan, Meryem okumayı bitirince. "Hepimiz geleceği çok
Sayfa 162 - Meryem, Hasan Sabbah'a Ömer Hayyam'ın şiirlerini okuyor.Kitabı okuyor
3.055 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.