nusya
@okuyanusya
Okumayı, gezmeyi seven kendi hâlinde bir insan. Anne, eş, öğretmen , boş zamanlarında ev hanımı
Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen
Lisans
21 Ağustos
1133 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kuşlar da müziği okuyamaz ama bu onların şarkı söylemelerine engel değildir.
Sayfa 61Kitabı okudu
Dünya çok fazla müziğe ev sahipliği yapıyordu
Sayfa 40Kitabı okudu
Dinlemek genellikle konuşmanın daha pasif ortağı olarak görülür. Fakat aslında iletişimde daha güçlü bir pozisyondur. Dinkediğin zaman öğrenirsin. Gerçekleri bu şekilde fark eder, aldatmaları bu şekilde algılarsın. Ve dinlemek insanların söyleyeceklerini söylemelerine izin vermen anlamına gelse de sonsuza dek sessiz kalacağın anlamına gelmez. Hatta bir kişinin nasıl tepki verdiği, ne kadar iyi bir dinleyici ve belki de ne kadar iyi bir insan olduğunun ölçütüdür.
Sayfa 201Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Dinlemek zarafetin en büyük göstergelerinden biri olsa da herkese borçlu olduğun bir şey değildir. Bu mümkün değildir. Mümkün olduğunca çok insanı, elinden geldiğince yoğun bir merakla dinlemek senin için faydalıdır fakat çizgiyi çekmen gereken yere karar vermen gerekir. İyi bir dinleyici olmak aptal insanları memnuniyetle, sonsuza dek dinlemen anlamına gelmez; bu daha çok, aptalları daha kolay tanıyabilmeni ve aptallıklarından uzak duracak kadar bilgece davranabilmeni sağlar. Ve belki de en önemlisi, dinlemek senin aptal durumuna düşmeni engeller.
Sayfa 200Kitabı okudu
Teknoloji dinlemeyi, gereksiz görünmesini sağlayacak kadar engellemez. Aslında can yakacak derecede yalnız olsak da sahip olduğumuz cihazlar sosyal bağlarımız olduğunu düşünmemizi sağlayarak bizi kandırır. Diğer insanların dağınıklığı ve mükemmel olmayan taraflarından kaçınıp cihazlarımızın görece güvenliğine sığınır, büyük bir kayıtsızlıkla insanları hayatımızdan sileriz. Bunun sonucu olarak sosyal ilişkilerimiz zenginliğini ve çeşitliliğini kaybeder ve biz içimize sinsice sızan bir tatminsizlik hissinin acısını çekeriz.
Dinlememek anlaşma seviyesini düşürür. Dikkatli bir dinleyici- ye yüksek sesle söylerken, kafamızın içinden geçirirken ya da 140 karaktere indirgeyip yazarken sözcüklerimizi farklı deneyimler ve değerlendiririz. Bir dinleyici verdiği tepkilerle konuşan kişi üze- rinde bir etki yaratır. Sonuç olarak dikkatli dinleyiciler konuşma- nın seviyesini yükseltir çünkü konuşmacılar söyledikleri şeylerin daha çok farkına varır ve sözleri hakkında daha çok sorumluluk duyarlar.
Sayfa 200Kitabı okudu
248 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hayatta biriktirdiğimiz hikâyeler bizi tanımlar ve gerçekliğimizin iskeletini oluştururlar. Ailelerin, arkadaşların ve iş arkadaşlarının onları birbirlerine bağlayan hikâyeleri vardır. Rakipler ve düşmanların, onları birbirlerinden ayıran anlatıları vardır. Etrafımız insanlar hakkındaki efsaneler ve öyküler, mitler ve katı gerçeklikler, itirazlar ve abartılarla doludur. Dinlemek hayali olanla gerçek olanı birbirinden ayırmamıza yardımcı olur ve hayatta karşılaştığımız karmaşık kişilikler ve durumlar karşısında anlayışımızı derinleştirir. Bu, kendimizi içinde bulduğumuz sosyal çevreler ne olursa olsun, kabul edilmemizi, bilgi toplamamızı ve bağlantı kurmamızı sağlayan şeydir.
Sayfa 140Kitabı okudu
Belli yazarları çok seven okuyucular, yazarın özgün sesini ya da yazarın hayal ettikleri sesini duyabildiklerini söylerler. Bu okuyucular, yazarın karakterlerine ait belirgin sesleri de duyabilirler. Gerçekten de araştırmalar işitsel korteksin sese duyarlı alanlarının, doğrudan bir konuşmayı okurken daha çok aktive olduğunu yani okuduğun şey bir insanın konuşması olduğunda beyninin daha çok tepki verdiğini gösteriyor. Yani beynin, "Adam, 'Ona âşığım' dedi" cümlesini okuduğunda, "Adam kadına âşık olduğunu söyledi" cümlesini okuduğunda olacağından daha fazla aktive oluyor.
Sayfa 123Kitabı okudu
Yanlış anlaşılmalar da fikir ayrılıkları gibi diğer insanların bize benzemediğini, hatta bizden çok farklı olabileceklerini gösteren çok değerli hatırlatıcılardır. Çünkü aslında biz, sadece kendimizi gerçekten biliriz; dünyaya karşı tekbenci bir bakış açısına sahip ol- mak doğal bir eğilimdir. Yanlış da olsa karşımızdaki kişinin mantığının ve motivasyonlarının bizimkilere benzediğini varsayarız. Fakat elbette onların farklı hikâyeleri, gelenekleri, deneyimleri ve bakış açıları vardır.
Entelektüel olarak bunu biliriz fakat yine de birinin beklentilerimiz ya da hayallerimizin dışında şeyler düşünmesi ya da davranışlar sergilemesi her zaman rahatsız edici bir farkındalık ârıdır. Yanlış anlaşılmalar, birer fırsat olarak görülebilir. Bunlar aslında daha dikkatli dinlememiz ve daha derinlemesine araştırmamız için birer ilham kaynağı ya da itici güçtür. Miles Davis'in sözlerini alıntılayacak olursak, "Söylediğim her şeyi anlasaydın, ben olurdun."
Sayfa 119Kitabı okudu
Paylaşılan espriler, dinlemekten doğan bir bağlantı biçimidir. Bu, düşünce ve duyguların keşfedilip geliştirilmesini içeren, işbirlikçi bir dinamiktir. Aynı doğaçlama oyun becerisi, işbirliği içeren her türlü girişim için gereklidir ve modern iş ortamlarında dinle- menin bu kadar hayati öneme sahip olmasının sebebi de budur. İletişimleri önceden belirleyen, yönlendiren, bunu yapamadığında kesen kişiler, muhtemelen kariyerlerinde başarılı olamayacak ve çok daha az tatmin edici kişisel ilişkilere sahip olacaktır. Mahremiyet, yaratıcı düşünce, ekip çalışması ve komiklik ancak kendilerini anlatıyı kontrol etme ihtiyacından özgürleştirebilen ve hikâyenin nereye gittiğini takip edebilecek sabır ve özgüvene sahip kişilerin elde ettiği becerilerdir
Kahkahalar atarak gülmeni sağlayabilen insanları düşündü- ğünde onların genellikle en yakın ve en güvendiğin arkadaşlarınla olduğunu görürsün. Bunun sebebi onlarlayken kendini istediğin kadar serbest bırakabilmen olduğu kadar, en komik şeylerin genellikle en kişisel şeyler olmalarıdır. Muhtemelen en yakın arka- daşlarınla ya da romantik partnerinle aranda, ikiniz için karnınızı tutarak gülmenize sebep olacak kadar komik fakat başka kimsenin anlamayacağı espriler vardır. Ve bunu onlara anlatmaya çalıştığınızda, ilişkinizi tanımlayan uzun süreli diyaloğu bilmedikleri için hala şaşkınlıklarını korurlar. Onlar aynı ortak ve derin anlayışa sahip değildir. İnsanlar, "Bunu anlamak için orada olman gerekiyordu" dediklerinde genellikle haklıdır. Komiklik dürüstlük, yakınlık ve tanıdıklığın yan ürünüdür.
Sayfa 107Kitabı okudu
Bir espri yapmak aynı zamanda, incinebilir olmayı da gerektirir. Yaptığın esprinin takdir edileceğini umarak kendini ortaya koyarsın. Karşındaki kişinin dikkatli ve tepki veren bir dinleyici olduğunu bildiğinde, bu riski alma ihtimalin artar ve bunun tam tersi de doğrudur. Paylaşılan neşe gerçekten de bağlantı hissinin öncelikli göstergelerindendir. Yakınlık kurmaktan korkan insan- lar genellikle ayrımcı, insanları küçümseyen ya da kaba espriler yaparlar ve bu da insanları savunmaya geçirerek dinlemeyi güçleştirir
Sayfa 106Kitabı okudu
Dinlemek hiçbir zaman, karşındaki kişiyle aynı fikirde olmak anlamına gelmez. Bu sadece karşındaki kişinin bakış açısının geçerliliğini ve belki de bundan bir şeyler öğrenebileceğini kabul etmen anlamına gelir. Bu ayrıca birden çok doğru olabileceği ve hepsini anlamanın seni daha büyük bir gerçeğe ulaştırabileceği ih- timalini kucaklaman anlamına gelir. İyi dinleyiciler anlayışın çeliş- kili olmadığını bilir. Anlayışın ya vardır ya yoktur yaklaşımı doğru değildir. Anlayışını her zaman daha da geliştirebilirsin.
Sayfa 86Kitabı okudu
Birine karşı açık ve meraklı olmak bir zihin durumuyken, biri- nin bakış açısını algılamak ve ona güven ve özeni artıran, duyarlı bir tepki vermek geliştirilen bir beceridir. Noesner'in iyi bir dinleyici olmasının sebebi, çok pratik yapmış bir dinleyici olmasıdır. İletilen şeyin gerçekten ne olduğunu ortaya çıkartmak ve anlamak için farkındalık, odaklanma ve deneyim gereklidir. İyi dinleyiciler bu özellikle doğmaz; bu hale gelirler.
Sayfa 69Kitabı okudu
Ne kadar dikkatli dinlersek dinleyelim ya da kendimizi birine ne kadar yakın hissedersek hissedelim, hiçbir zaman başka bir insanın zihnini bilemeyeceğimizi hatırlamamız önemlidir. Ve gizlice izlemek, birinin bize duyduğu güveni kaybetmenin en hızlı yoludur. Fyodor Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında şöyle yazıyordu: "Herkesin hatırladığı, arkadaşları dışında kimseye söylemeyeceği anıları vardır. Bir de arkadaşlarına bile anlatmayacağı, sadece tek başınayken, gizlice hatırlayacağı şeyler vardır. Ve son olarak, bir insanın kendine bile söylemekten korktuğu şeyler vardır ve doğru düzgün her insanda bu tip şeylerden çok sayıda bulunur.
Sayfa 57Kitabı okudu