“Sen de ben de başkalarının beklentilerini tatmn etmek için yaşamıyoruz. Başkalarının beklentilerini tatmin etmek gerekli değildir.” diyor Filozof.
Genç; ”…son derece kendine hizmet eden bir argüman bu! Kişinin sadece kendisini düşünerek bir biçimde yaşaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?” diyor. Filozof ise şöyle cevap veriyor;
‘’…Hayatını kendin için yaşamıyorsan, kim senin için yaşayacak? Kendi hayatını sadece sen yaşarsın. Hayatını kimin için yaşadığına gelince, tabii ki cevap yine sende. Hayatını kendin için yaşamıyorsan, senin yerine kim yaşayabilir?”
Kitapta bir filozof ve genç bir adamın, Freud ve Jung’la birlikte ve Avusturyalı psikoterapist Alfred Adler’in öğretilerini de içerisine katarak beş gün boyunca yaptıkları sohbetlerini okuyoruz. Okurken bazen filozofla aynı fikirde olduğum fakat bazen de tam zıt şekilde ters düşüğüm ve gencin argümanlarını doğru bulduğum oldu. Onların kendi aralarında yaptıkları beyin fırtınasının içerisine büyülü bir şekilde okuyanı da çekiyor kitap. Bir bakmışsınız sizde farklı bir argüman savunuyorsunuz. İki karşıt insanın düşünceleri birbirlerine kabul ettirmeye çalışmalarını ve bunun üzerine saatlerce yaptıkları tartışmalarını çok keyif alarak okudum. Duygularımızdan, hissettiklerimizden korkmadan yaşamamız, geçmişin arkasına saklanmayı bırakıp zincirlerimizi kırarak özgürleşmemiz ve kendimiz olmanın önündeki en büyük engele yani yine kendimize karşı olan savaşımızdan kurtulabilmemiz için yollar gösteriyor kitap. Kendinle savaşma sanatı beyin açan kitaplardan. Okusanız seversiniz bence.